Gizemli Kız

30 3 4
                                    

Pazartesi günü Esila'yla konuşmak istemiştim; ama Esila okula gelmemişti. Esila neden okula gelmiyordu? Bu durum artık canımı sıkmaya başlamıştı. Bizimkileri topladım; Esila'nın evine gitmek istiyordum. Bu düşüncemi onlara da açıkladım. O sırada Yiğit beni kenara çekti:

-Biz, harabelere gidecektik. Seni o kızla tanıştıracaktım. Unuttun mu?

Gerçekten de unutmuştum. Nasıl unuturdum böyle bir şeyi? O kızla tanışmayı çok istiyordum; ama bu durumda Esila daha önemliydi:

-Şey, yarın gitsek olur mu? Evet, tanışmak istiyordum o kızla ama Esila'nın yanına gitsek bugün? Onu çok merak ediyorum.

Birden Yiğit'in yüzü asıldı. Üzülmüşe benziyordu. Zaten Pazar günü de tanışamamıştık onunla... Okuldan çıkana kadar Yiğit benimle bir tek kelime bile konuşmadı; bir kelime bile. Haklıydı, sadece benimle tanıştırabileceğini söylemişti; ama iki gündür tanışamamıştık şu gizemli kızla...

Okul çıkışı toplandık ve Esila'nın evine gittik. Annesi açtı kapıyı; Esila'nın evde olmadığını, ablasıyla birlikte teyzelerini ziyarete gittiklerini söyledi. Ben annesiyle konuşmak istedim Esila hakkında, ama diğerleri belki annesi bilmiyordur diye sormak istemediler. Bence annesi kızını o halde görüp sormamazlık etmezdi. Mutlaka öğrenirdi.

Akşam olmuştu. Neden bilmiyorum ama ben bugün başka bir gariptim. Yine okumuyordum kitap; ama hayal de kurmuyordum. Yalnızca düşünüyordum. Yiğit'i...

Ertesi gün uyandığımda çok mutsuzdum. Sanki ben uyurken biri bana negatif enerji yüklemiş gibiydi. Hiç okula gitmek istemiyordum. Ama gitmeliydim, bugün tanışmalıydım o kızla. Bugün çok istiyordum; fazlasıyla hem de.

Okuldayken Yiğit sürekli bana bakıp gülümsüyordu. Anlayamadığım bir şekilde mutluydu, çok mutluydu. Sanırım sevdiği kızla tanışacak olmam mutlu ediyordu onu. Aslında ben de mutluydum ama nedense onun kadar mutlu değildim. Merak ettim Yiğit'in bu denli mutlu olmasının sebebini; başka bir nedeni de olabilirdi:

-Neden bu kadar mutlusun ki?

-Neden mi? O kızla tanışacaksın işte. Sonunda öğreneceksin benim yüzümü bu kadar güldüren kızın kim olduğunu, anlayacaksın mutluluğumun sebebini. Az kaldı. Çok az...

Okul çıkışı Yiğit'le birlikte yine harabelere gittik. Yine etraf bomboştu. Yine kimse yoktu ortalıkta. Yiğit yine cebini aradı. Bu sefer bulmuş olacaktı ki aradığını, yüzü güldü. Cebinden bir kağıt çıkarttı:

-Al, oku bunu. Seni o kızla tanıştıracağım.

Anlamamıştım. Ama aldım kağıdı elime. Ürküyordum sonuçtan. Ben yüz yüze bir tanışma bekliyordum; bu kağıt parçasını okuyarak mı tanışacaktım yani onunla? Peki bu kağıtla nasıl konuşacaktım ki ben? Nasıl daha iyi tanıyacaktım bu gizemli kızı?

Yavaş yavaş açmaya başladım kağıdı. Açacaktım, okuyacaktım ve tanışacaktım o kızla, öyle mi? Ama bu çok saçmaydı. Yani o kağıtta ne yazıyor olursa olsun, böyle tanışmamam gerekirdi o kızla. Sonuçta, çok özeldi bu kız.

Açmıştım kağıdı, okumaya başlayacaktım ama telefonum çaldı. Esila arıyordu beni. Kağıdı Yiğit'in eline tutuşturdum:

-Esila arıyor açmam lazım.

O sırada kapandı telefon. Aradım, tekrar tekrar aradım ama açmadı. Açmıyordu işte. 5 kereden fazla aramışımdır onu ama yok, açmıyordu işte...

Tekrar o harabelere dönmüştüm. Yiğit'in elinden aldım kağıdı, alır almaz da okumaya başladım:

Evet, artık okuyorsun bunu Yağmur. Eğer sen bunu okuyorsan kendimi yeterince hazır hissediyorum demektir. Aslında bunu daha önce söylemem gerekiyor olabilirdi sana, ama olmadı; yapamadım. Evet, şimdi her şeyi anlatabilirim sana. Ama sadece sana... Benim yüzümü o kadar güldürebilen, saçlarına baktığımda gökyüzünü gördüğüm, gözlerine bakınca içinde kaybolduğum, ve yine gözlerine bakınca güzel anılarımın; o üç saniye içinde gözümün önünden geçtiği o kişi sensin. Evet, sensin. O gizemli kız, henüz senin bile tanımadığın ama senin içinde olan; bir gün birisine aşık olabilecek olan o küçük kız.

Okumuştum kağıdı. Evet, artık tanıyordum o gizemli kızı, ama sonuçtan hiç mutlu değildim ki. Yüzüm gülmüyordu. Mutsuzdum. İnanamıyordum bu olanlara. Yiğit... Yiğit beni mi seviyordu? Daha doğrusu Yiğit bana mı aşık olmuştu? Ağlamak geliyordu içimden; ama yapmayacaktım. Kağıdı yere fırlatarak eve doğru koştum. Koştum; çünkü onunla konuşmak istemiyordum. Bu, imkansızdı. Olamazdı böyle bir şey, Yiğit ve ben olamazdık. Bu gece hiçbir şey düşünmedim. Kitap da okumadım, hayal de kurmadım. Unutmak istiyordum bu geceyi; hiç yaşanmamış gibi.

Sabah uyandım, ama uyanmak istemiyordum. Sonsuza dek uyumak istiyordum. Hiç uyanmamak... O gün gitmedim okula, görmek istemiyordum onu. Koydum kafamı yastığa, uyudum yine. Uyudum. Sadece uyudum. Ama sonra ne oldu? Annem uyandırdı beni. Peki neden? Neden? Çünkü Yiğit gelmişti. Evet, bu olmamalıydı. Yiğit beni görmeye gelmiş, annem de içeri almış onu. Annem çıktı odadan. Birden odamın kapısı çaldı. Biri kapıyı tıklatıyordu. Kim olabilirdi ki, tabi ki Yiğit... Hemen yorganımın altına girdim, görmek istemiyordum onu. Sonra yatağıma oturdu:

-Bugün okula benim yüzümden gelmedin değil mi? Ben, senin böyle bir tepki verebileceğini tahmin etmemiştim. Özür dilerim. Ama. Ben sana aşığım.

Bu son sözü duyduktan sonra gözümden yaşlar süzülmeye başladı. Gizliden ağlıyordum yorganın altında. Yiğit devam etti:

-Seni seviyorum. Ne kadar istemesem de sen özeldin artık benim için. Böyle, seni her gördüğümde kalbim daha hızlı çarpıyor. Her gün düşünüyorum seni, her gün. Yanındayken bile özlüyorum seni, sen hiç böyle hissetmiş miydin? Ben hissediyorum işte. Senden önce hiç hissetmemiştim; senden sonra da hissetmem herhalde. Neyse, ben gideyim artık... Ha, bu arada Esila'nın neden öyle olduğunu öğrendik. Babası vefat etmiş.

Sonra çıktı odadan. Kapıyı yavaşça kapatmıştı. Ben de yorganın altından çıkmıştım. Gerçekten Esila'nın babası mı vefat etmişti? Of ya, demek o yüzden o kadar üzülmüş benim kuzum. Çok üzüldüm şimdi. Keşke önceden öğrenseydim.

Ertesi gün müzik dersimiz vardı. Aslında bugün de gitmeyecektim okula, sırf müzik dersi olduğu için gidiyordum. Kalktım, hazırlandım. O sabah mutluydum. Evet, Esila'nın babasının vefat ettiğini öğrenmek altüst etmişti beni, ama o gün başka bir sebepten dolayı çok mutluydum, senenin başından beri eklediğim tarih çok yaklaşmıştı. Öyle ki tam üç hafta kalmıştı Ankara'ya gitmemize.

Okula gittiğimde herkesin yüzünden düşen bin parçaydı. Esila malum. Enis de kıymetlisi üzgün olduğu için üzülüyordu. Yiğit de belli zaten, üzgündü. Bana sorarsan, bir gün boyunca uyuyup, uyandığında da ağlayan biri nasıl mutlu olabilirdi ki? Ama Merve ve Mustafa neden üzgünlerdi ki? Merak etmiştim doğrusu. Ama bu üzücü bir durumdu. Her ne kadar bir hafta sonra yılsonu gösterimiz olsa da herkes çok üzgündü. İlk teneffüste Merve beni yanına çağırdı. Konuşmaya başladı:

-Yağmur ben ne yapacağım? Nasıl çıkacağım bu işin içinden? Hiç mi yapacak bir şey yok? Ben çok utanıyorum kendimden. Neden sen okulda yokken söyledim ki bunu ona? Neden!

-Merve n'oldu? Kime ne söyledin canım ya n'oluyo?

-Ben Mustafa'ya onu sevdiğimi söyledim Yağmur.

-Ne! Nasıl söylersin ona böyle bir şeyi! Hani onun sana söylemesini bekleyecektin? Ne oldu da fikrini değiştirdin.

Kızın gözünden damlalar süzülmeye başladı. Ben konuşmayı sürdürdüm:

-Peki, o ne dedi?

Kız artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Daha fazla sormadım. Onunla birlikte yangın merdivenine gittim. Orası bizim konuşma yerimizdi. Çok özel bir şey konuşmamız gerektiğinde veya rahatlamak istediğimiz zaman buraya gidiyorduk. Gittiğimizde Esila'yı da orada gördük. O da ağlıyordu. Hep birlikte konuşacaktık. Esila babasını anlattı. 'Nasıl oldu anlayamadık. Birden babam fenalaştı. Ben ve annem hemen yanına koştuk. Ablam da o sırada ambulansı aradı. Annem, babamın kravatını gevşetti; daha iyi nefes alabilsin diye. Biraz geçmeden ambulans geldi. Evden ambulansa taşıdılar hemen. Ama n'oldu biliyor musun Yağmur; babam öldü.' Sonra Merve anlattı. 'Ben Mustafa'yı seviyordum ya hani, söyledim işte. Ama o ne dedi? O ne dedi biliyor musun? Biz olamayız dedi. Evet, sadece bunu dedi. Ben ona onu sevdiğimi söyledim ve o bana biz olamayız dedi. Sadece bunu söyledi. ' Peki ben. Ben ne söyleyeceğim, Yiğit'le ilgili... En iyisi şimdilik kimseye söylememekti. Ne kadar az kişi bilirse o kadar iyiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 29, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yağmur'un SesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin