* * * * * * *
* * * * * *
Hayattan kopmuş bağlar...Yeni bir başlangıç, yeni bir hayat.Göz yaşlarım benden bağımsız akarken, kulaklığımı takıp
Kelly Clarkson-Because Of You şarkısını dinlemeye başladım.Sonra yutkundum, neden ağlıyorum?*Bu senin için de benim için de iyi olacak Başak.Güven bana.
Her şey iyi olacak.Senin annenin yerine geçmeye çalışacak emin ol.Hayata tekrar yeniden tutunacaksın.*Babamın başka birisiyle evlenmek istediğini duyduğum an
içimde;kin ve nefret duygusu oluşmuştu.Ben başkasına anne diyemezdim, yapamazdım.Tam bu düşüncelere kapılıp dalmışken,"Başak! Kalk ayağa ! " dedi biyoloji öğretmeni.
Öğretmenin sesini duyunca ayağa kalktım.Kulaklıklarımı çıkardım.
"Biraz önce ne dedim ben?"
"Im, bilemiyorum biraz dalgındım.Özür dilerim." diyerek kulaklıklarımı çantama koydum.Biyoloji ders kitabını ve defterimi çıkarıp masanın üzerine koydum.
"Çık dışarı! " dedi elini kapıya doğru yönelterek.
"Şey , özür dilerim öğretmenim.Bir daha olmaz."
"Dersi senin gibilerle boşuna harcayamam."
"Şey , ama-"
"Çık dışarı!"
Öğretmen bağırınca biraz sinirlenip çantamı tek omuzuma aldım.Aldırmadan kapıya doğru ilerledim ve dışarıya çıktım.Başım dönüyordu, kafam çok karışıktı.Bugün okula neden geldim onu bile anlayamıyorum.Bu halle nasıl geldiysem....
Okul çıkışına doğru ilerledim.Eve gitmek istemiyordum.Evde kalmak dahi istemiyordum, hiçbir şey istemiyordum.Sadece herşeyi geriye çevirmek istiyordum.
Yeniden doğmak istiyordum.Çantamda duran telefondan ses gelince , telefonu çantamdan çıkardım.Babamın aramaması için binlerce kez dua ederken, arayanın babam olduğunu fark ettim.
Açmalı mıydım?
Yavaşça elimi kırmızı tuşa basılı tutup uzattım.Babamın tok sesi kulaklarımı doldurdu.
"Alo? Başak ? " Sesi sakindi.Boğazımı temizledim.
"Baba?"
"Okulda mısın?"
"Evet, okuldayım." Dedim kaşlarımı çatarak.Bu sabah beni okula getiren de kimdi? Telefonun arkasından biraz ses geldi ve babam tekrar telefona döndü.
"Başak, Ceyda ablan evimizde.Birazdan seni almaya geliyorum."
"Ne , Ceyda mı?"
Sesim biraz tuhaf çıkmıştı.Normal değil mi? Üvey annem evimize gelmişti.Kahretsin ki evimize gelmişti.
"Şey , kapatmam gerekiyor baba." Diyerek babamın cevap vermesini beklemeyerek telefonu kapattım.
Bu kadar hızlı olmak zorunda mıydı? Bana da söylemesi gerekmez miydi? Benim fikrimi de alması gerekmez miydi?
Ama doğru ya, babam evlenirken bile bana haber vermemişti.Gözyaşlarım kendini bilmezcesine akarken, geniş bir sokakta yürüyordum.Ayaklarım bir sağa bir sola gidiyordu.
Yere hafifçe düştüm ve sonra tekrar ayağa kalktım.İyi değildim.Olamazdım da zaten."Önüne bak!"
Bir el sertçe kolumu kavradığı gibi kenara çekti.Çekmesiyle birlikte düşmem bir oldu.
Yanımdan geçen arabalar içeriden bana küfür ederken, önümden müzik dinleyen birisi geçti.Olduğu yerde durdu ve hafifçe başını bana çevirdi.
"Önüne bakmayı bilmiyor musun sen?" Diyerek yoluna devam etti.Kulağında küpe vardı ve elleri cebindeydi.
Siyahlar içerisinde giyinmişti ve saçları dağınıktı."Dalgındım." Dedim ve yürümeye devam ettim.Beni duymamıştı.Hızla ilerleyerek başka bir sokağa saptı.Ben de cep telefonumdan saate bakarak , ağır çekimle eve doğru yürümeye başladım.Eve gitmek istemiyordum.O manzarayı görmek dahi istemiyordum.En önemlisi o kadını görmek istemiyordum.
Hayattan kopmuş bir bağ, hayata en istemediği birisiyle tutunabilir miydi? Hayat denen şey bu muydu? Eğer hayat denen şey bu ise, üstü kalmalıydı.
Eve geldiğimde zili çalmamak için çantamda duran anahtarı çıkardım.Kapıya doğru uzatıp kapıyı açtım.Fark ettirmeden odama gitsem iyi olacaktı.
Ama , babam ve o kadın oturmuş gülerek sohbet ediyorlardı.Babam beni çabucak fark etmişti.
"Aa, Başak geldi.Başak kızım neredeydin? Sana okula geleceğime dair mesaj attım ama cevap vermedin.Ben de okula gelme gereği duymadım."
Yanında oturan kadın, bal rengindeki iri gözleriyle bana gülerek bakıyordu.Kalem etek ve gömlek giymişti.
Gülümsemesi bana samimi geliyordu."Evet , biraz hava almaya ihtiyacım vardı.O yüzden yürüyerek gelme gereği duydum.Ben yukarıya çıkıyorum."
Babam tamam işareti yapıp başını salladı ve ben de merdivenlerden odama gitmeye başladım.Hemen arkamdan zil çalmıştı. Sanırım oğlu gelmişti.Babam kütüphane yapmaya karar verdiğim odamı , onun odası yapmıştı.Bu hiç adil değildi.
Ben bu düşüncelerimden koparken odama girdim.Aşağıdan ise o kadının sesini duydum.
"Çağın, neredeydin oğlum? Neden geç kaldın?"
Sesi çok yumuşaktı ve iyimserdi.İyi birine benziyordu.Çağın da sanırım onu aldırmadan içeriye gelmişti.
Odamın dağınık olduğunu aldırmadan yatağıma kendimi attım. Biraz uykuya ihtiyacım vardı.Yoksa gözlerimin altında mor halkalar oluşacaktı.
Telefonumu elime alıp saate baktım.Saat 18.00'ı gösteriyordu.Aşağıdakiler herhalde birazdan yemek yerlerdi.
Karşı odamdan ses geldiğinde , sanırım üvey kardeşim odasına giriyordu.Acaba nasıl birisiydi.Kapıya yönelip kapıyı yavaşça açtım.Çantası kolunda olan , bugün gördüğüm siyah küpelere sahipti.Yoksa, bugün beni iten miydi? Arabadan kurtaran mıydı?
"Kardeşim de beni dikizliyormuş." Dediğinde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.Odasına girdiğinde kapıyı kapatırken onu gördüm.
Bugün gördüğüm...Yere düşerek yerin dibine girdiğim an , ellerini cebine koyarak yürüyen...
Üvey kardeşim miydi?
Biraz önce ne yaptım ben?
Merhaba arkadaşlar :) Yeni hikayem, umarım beğenirsiniz.Votelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.
Hoşçakalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sapık#Wattys2016
Teen FictionUyuşturucu , sigara , alkol ... Daha ne kadar zararlı şey varsa. Hepsine sahip.Karanlık bir yolda tek başına yürüyen ve ışığa ihtiyacı olmayan birisi o. O , Çağın Duman.Tek sorun ise, onun benim üvey kardeşim olmasıydı. " Işıkları kapat ! " dedi ban...