Onsuz mutluluğu öğrenmiştim ben. Gülmeyi öğrendim, eskisi gibi saçmalamayı öğrendim, insanlara güler yüzle bakmayı öğrendim. O olmadan eskiden yaptığım şeyleri tekrardan yaptım. Onunlayken ağlıyordum, sırf onu kaybedicem diye. Sırf başkalarına seni seviyorum der diye ağladım. Gitmesinden korktum. Eğer giderse ben daha da içime kapanırdım biliyordum. Onunlayken onunla konuşan tüm insanlardan nefret ederdim. Sonra insanlar onu görüyor diye herkesten nefret ettim, unuttum. Evet zaman hiç bir şeyin ilacı değil. Ama işte. Ben onun kalbinden tamamen çıktığımı anladığımda, gideceğini biliyordum ama gitmesin diye her gece dua ediyordum. Benim başka sorunlarım da vardı, ama o daha önemliydi sanki. Onu herşeysen, herkesten üstün tutmuştum. Değmezmiş. Çünkü o beni hiç bir zaman herkesten üstün tutmadı. Onun için istediği zaman gelebilen, istediği zaman hayatından çıkartabilen bi salaktım. Şimdi kalbimde onu taşımıyorum. Evet. Çok güzel. Ama, anlıyorum şimdi onu severken ne kadar salakmışım diyorum. Onu pişman etmek istiyorum, yalvarsın istiyorum onunda geceleri uykusu gelmesin düşünmekten istiyorum. O da beni yada başka kızın hayatından gitmesinden korktuğu için ağlasın istiyorum. Şimdi döndü ya özledim dedi ya, özlemedi. Çünkü onu tanıyorum, özleyen kişi değil o. Özlediğinde daha farklı şeyler yapardı. Hayatımda değil ya şimdi, iyi ki de değil. Dediğim gibi gülmeyi öğrendim ben. Küçük bi çocuk dizlerinin üzerinde düşer ya, bende düştüm. O küçük çocuk 'anne' diye ağlıyordu. Ben ise onun adını sayıklıyordum. O çocuğun annesi geldi ama o hiç gelmedi. Hiç gelmicekte. Çünkü o beni hiç sevmedi.