'Beni Tanısana!'

1.9K 88 26
                                    

Dalgın dalgın bakıyordu genç kız bar tezganımda ki iki halkaya.

'Birinde sayılar birinde aylar...' diye mırıldandı.

'Bu yüzüklerin bir  anlamımı var? kafasını kaldırıp soran kişiye baktı yarı sarhoştu.  Durduk yere güldü ardından gözyaşlarını akıttı. Acıklı bir hayat öyküsü dinlemeye hazırlanan adama gözyaşlarını silerek  cevap verdi.

'Hayır yok.'

Adam şaşkınlıkla kıza baktı. 'İyi de neden gülüp ağladın o zaman?'

Omuzunu silkip masumca 'Bilmem' dedi genç kız. 'Hep bir anlamları olsun istemiştim. Onları bu yüzden almıştım'

Adam kızın çocukluğuna ve kulağa aptalca gelen itirafına güldü.

'Nasıl yani?'

'Hiç unutulmamak istemedin mi? Daima hatırlanmak... Çok sevilmek ve belki biraz da sevmek?'

adamın cevabını beklemeden devam etti konuşmasına 'Ben istedim o kadar kötü biriyim ki beni asla unutamayacak biri olsun istedim bu değersiz yüzükleri gördükce ben aklına geleyim istedim' gözyaşları ardı ardına akınca sildi.

'Sevmek istedim!' Adam ona inanmıyormuşta sanki inanmasını istermiş gibi gözlerini ona dikti aynı çocukca bir tavırla 'Gerçekten' dedi.

Bu haliyle liseli bir kız gibi gözüküyordu gençkız. Gençlerin aşkları hep duygu yoğunluğu ile olmaz mıydı zaten? İlgisini cekmesede içten bir gülümseme armağan etti adam bu küçük kıza. 'Eeee? sevebildin mi?' kendini soru sorarken bulmuştu. Belki de kızın etrafında ki samimi havanın esiri olmuştu.

'Evet ama söylemedim. Söylersem çok severim diye korktum.' dedi ciddiyetle 'Çok sevince insanın canı çok yanar'

Adam kafasını usulle salladı. 'Anlıyorum' halbu ki anlamıyordu. Sevgi ona göre insanların bencillik duygularını masum hale sokmak için koydukları bir maskeydi.

Genç kız adamın yüzüne sol elinin parmak uçlarıyla dokunmak için kaldırdığında adam geri kaçtı. Kızın kırılgan bakışlarını görünce boş vererek dokunmasına izin verdi. Kızın parmak uçları tüy gibi dokunmasına nazaran soğukluğunu hissetmişti. Bar sıcaktı oysa. İçkiden olmalı diye düşündü.

'Sen çok soğuk bir adamsın dimi?'dedi dolan gözlerle. Adam bu ironiye başta gülmek istese de son anda kendini toparladı. Soğuk olan bir şey varsa o da kızın parmaklarıydı.

'Böyle soğuk bir adamı sevmek istemiştim biliyor musun?'

Adam hafifce güldü. 'Ne oldu?' yine soru sormuştu. Galiba bu günlerde çok sıkılmış olmalı zira izlediği filmin fragmanına benziyordu insanların aşk ve sevgi hakkında anlattıkları her hikaye. Bir birinin kopyası gibi seri üretime alınmışlardı. Aynı model aynı işlev ve aynı arzalarla...

Kızın suratı asıldı bir anda. Elini adamın yüzünden çekerken 'Gitti' dedi alıngan bir ses tonuyla.

Adam güldü. 'Aptallık etmiş seviyorsa kalmalıymış' kendi sözleri de ezberden okuduğu monologlar gibiydi.

Kızın gözleri ışıldadı. 'Bir gün bunu ona da söylermisin?' Adamın hoşuna gitmişti kızın samimi itrafları ve doğal tavırları 'Elbette' dedi. Yorucu bir günün ardından dinlendirici çay keyfini andırıyordu. Sıcak samimi... Aklına bir reklam geldi. Anne eli değmiş gibi. İşte kızın sohbeti öyle çıkarsız ve bencillikten uzaktı.

'Adım Cengiz' dedi geç kalmış tanışmayı gerçekleştirmek için. Kız içkiden dolayı hıçkırdı bardağı barmene doğru salladı. 'Sek' Ardından adama döndü 'Bora'

Kızın hayal  kırıklığı yüzünden okunuyordu.

Adam güldü. 'Bora mı bir kız için oldukça ilginç'

Suratını buruşturdu genç kız 'Hayır şapşal sevmeye çalıştığım adamın adı'

Adam tekrar güldü. Şapşal ha... Bakalım bu kızdan daha ne hakaretler duyacaktı. Gece ilerledikçe kızın durumu daha da kötü oldu bir şişe devirdiğinde oturduğu yerde duramıyordu.

'Beni evine götürsene' dedi kelimeleri yuvarlayarak genç kız. Eh Cengiz de zaten bunun için gelmişti ya bara. Biraz kafa dağıtmak ve enerji atmak iyi gelirdi.

***

Evin içi Loştu. Parlement kokusun adamın ceketine sinmişti. Tanıyordu bu kokuyu Bora da kokardı böyle. Gözleri yarı açık halde adamın kıravatını tutup çekti sendeleyip eğilmek zorunda kalan adamın dudaklarına yapıştı. Büyük bir şehvetle başlayan öpücükler durulmak yerine daha da arzuyla yanıyordu. Adam kızı koltuğa doğru yatırıp üzerine eğildi. Dudaklarını zorlukla ayırıp kızın beyaz gerdanında gezdirirken bir yandan parmakları artık rutin bir hareket haline dönüşmüş sürekli yaptığı birşeymiş gibi kızı kıyafetlerinden kurtardı. Kız  kendini beklediğinden de çabuk ve zorlamadan teslim etmişti ona. Sarhoş olmuş olmalıydı. Onun bedeni dokunuşu farklı gelmişti diğer kızlardan. Fark belirgin değil daha çok bir güdü...

***

Sabahın ışıkları adamın yüzüne vururken suratını buruşturaarak açtı gözlerini perdeyi örtmeyi unuttuğu için kendine lanet okudu. O küçük beden ondan beklemicek şekilde kendisini yormuştu bütün gece. Bu yüzden ona hediye olarak bir kaç gün takılıp birde pahalı bir kolye aldın mı tamamdır. dedi. Yan tarafa dönüp beklediği gibi kızın geceden dagılmış halini göreceğine bomboş yatağa bakıyor halde buldu kendisini.

Alışmış biri olmalıydı. Belki de yaptığı hatanın farkına varıp gizlice kaçmıştır diye düşündü. Böylesi daha iyi en azından uğraştırmayacak. Yataktan kalkacağı sıra çarşafda ki kırmızı lekeyi gördü. Madem bakireydi o halde neden evlenelim diye tutturmamıştı. Ağrıyan başını ovdu 'amaan banane' dedi. ne diye düşünüyordu ki boş yere başına bela olmadan gitmişti işte duşa girecekken gözüne konsolda ki yüzükler çarptı. Anlık duraksadı. yüzüklerin yanına iliştirilmiş notu gördüğünde 'al işte başına belayı kesin seni sevmeye çalışcak orada da numarası var' diye kızdı.

Kağıtta yazanlar dün akşam ki küçük kızdan başkasına ait cümleler gibiydi başından aşağı kaynarsular döküldü sanki, not elinden yere düşerken...

'Hoşgeldin İstanbula Cengiz Bora ... Ailen ve ben senin dönüşünü uzun zaman boyunca bekledik. Unutmayacağını söylemiştin giderken. Ben de seni sevmeye çalışacağımı... Değişik bir son oldu bizimkisi ben sevdim. sense beni unuttun! . Bugün evleniyorum. Lütfen  düğünüme gelme... Alev saçlın Feraye'

Nasıl unutabilmişti onu? olduğu yerde çöktü. İki halkayı avuçunun arasına aldı.

Bu yüzüklerin anısı bu olmamalıydı. Dün geceki sözleri kulağında çınlarken artık o kadar da eğlenceli gelmiyordu. Aksine anlamsız aptalca gelen itiraflar hemen verilen teslimiyet sadece tek bir şeyi haykırıyordu Beni Tanısana!

- 'Bu yüzüklerin bir  anlamımı var? 

 +'Hayır yok''  

+ 'Hep bir anlamları olsun istemiştim. Onları bu yüzden almıştım'

+'Hiç unutulmamak istemedin mi? Daima hatırlanmak... Çok sevilmek ve belki biraz da sevmek?'

---

+'Sen çok soğuk bir adamsın dimi?'

+'Böyle soğuk bir adamı sevmek istemiştim biliyor musun?'

.- 'Ne oldu?'

+ 'Gitti' 

-'Aptallık etmiş seviyorsa kalmalıymış'

+ 'Bir gün bunu ona da söylermisin?' 

-'Elbette'

.....

Aptallık ettin seviyorsan kalmalıydn dedi titreyen bacakları yüzünden yatağa çökerken Bitmişti... Şimdi sahip olmadığı için inanmadığı sevgi gerçek olmuştu ancak o çoktan kaybetmişti.

SON

'Beni Tanısana!'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin