Bir çırpıda telleri geçtim ve sırt çantamın ağırlığıyla yere kapaklandım. Üstümü silkeledim ve Londra’nın sert havasından dolayı hırkamın iki düğmesini daha ilikledim. Şunu diyebilirim ki sonunda burada olduğumdam dolayı mutluyum. Avustralya’dan kurtulduğum için ayrı seviniyordum, oradaki zorbalarımı, ailemi her şeyimi bırakıp İngiltere’ye kaçmıştım. Ve şimdi hem sevdiğim One Direction ile tanışacak, hem kuzenimi görecek hem de eğlenecektim. Liz Teyzemi ikna edersem eğer Avustralya’ya onlarla dönebilirdim. İçiden kabul etsin diye dua ede ede otobüslere ilerledim ama “Dur, hayranların girmesi yasak “ sesiyle irkildim. Bu Paul Higgins olmalıydı, One Direction’ın koruması.”Ben hayran değilim”. Dedim azıcık yalan söylerek, amacım 1D ile tanışmak değil kuzenimle turneye çıkmaktı. “Ya tabii hepsi öyle der.”
“Hayır ciddiyim.” Dedim ağırlığımı tek ayağıma verdim “Ben Luke’un kuzeniyim.”
“Luke?”
“Luke Hemmings , 5 Seconds Of Summer grubundan.”
“Üzgünüm buna inanamıyorum.” Dedi ve beni arkamdan ittirmeye başladı. Tüm sesimle bağırarak “LUKEE “ dedim “LUKEEEEEY BENİM DENISE.”.Bağırtılarım duyulmuş olmalıydı ki 2. otobüsten Luke çıktı ve “Denny?” diye bağırdı. Koşturarak yanımıza gelip Paul’a “Tamam Paul sorun yok o kuzenim.” Dedi ve Paul sonunda beni rahat bıraktı. Kafamın bir köşesine onunla daha sonra resim çektirmeliyim diye nok ederken Luke boynuma sarıldı. Görüşmeyeli uzun zaman olmuştu ve ben neredeyse onun boyundaydım. Onunla aynı renk olan saçlarımdan öptü ve “Seni çok özledim.” Dedi “Burada ne arıyorsun?”
“Ben evden kaçtım.” Dedim masumca bakmaya çalışarak. Gözlerini gözlerime dikti ve “Nasıl?” dedi “Neden?”
“Ah Lukey, tatildeyiz ve beni durmadan ders çaluıştırmaya zorluyorlar ve lisedeki zorbalarım hala peşimi bırakmadı ve ve bilmiyorum sadece oradan uzaklaşmam gerekiyordu.” Bana tekrar sarıldı ve “Teyzem bunu biliyor mu?” dedi. “Hayır” dedim, sesim boğuk çıkmıştı.Saçlarımdan tekrardan öptü ve “Hadi o zaman anneme götüreyim seni.” Dedi ve elimi tuttu.
Otobüse bindim,sırt çantamı çıkarmama yardım etti ve “Annem Lou ile dolaşmaya gitti, otur biraz bekle.” Dedi. Otobüste sadece Calum vardı. Gülümseyerek el salladım ve “Aa Denise gelmiş.” Dedi, yanıma gelerek yanaklarımı şap şap öpünce gülümsedim. “Bende seni özledim Cally.” Kaşlarını çatarak baktı ama aldırış etmedi. Ona Cally dememi sevmezdi, hem de hiç. Bir zamanlar benimle çıkmak için Luke’a çok yalvardığı olmuştu elbet ama Luke 5SOS üyelerine “Ailemden her hangi biriyle çıkmanıza izin vermiyorum.” Emrini vermişti. Hatta Ashton “Kahretsin, annen çok seksi dostum.” Demişti ve Luke onu boğacaktı. Buna güldüm.
Otobüs kapısı tekrar açıldı ve “Hey çocuklar.” Dedi “Ben geldim.”
Sesi tanımam ile arkamı dönüp göz göze gelmemiz bir oldu. Yeşil gözleriyle beni soyarcasına süzdü ve “Denise’nin süprizini kaçırmışım,hay aksi.” Dedi. “Ne haber Denise? Uzun zamandır görüşmüyorduk özledim ama.” Sahte bir tavırla bana sarıldı ama onu iğrenç bir şeymiş gibi geriye ittirdim ve Calum’un yanına çöktüm. Beni omuzlarımdan kendine çekti ve tekrar öptü,buna itiraz etmedim. Kıskanç tavırlar denebilecek türden hareket eden Michael’a bakmadım çünkü bakarsam ve göz göze gelirsek ona karşı olan hareketlerimden korkuyordum. Bana yaptıklarından dolayı onun testislerine dizimi geçirmek istiyorum ama bir yandan da gözlerinde kaybolarak beni sarmasını. Nefret-aşk ilişkilerinden gram anlamam ve inanılmaz odun bir kızımdır ama lanet olsun ona karşı koyamıyorum. En azından denemedim, zaten hiç öpüşmedik bile. İlk seksimi Harry Styles ile düşlemiştim çünkü. Öyle bakmayın,gerçekten Harry Styles tapılası biri, biliyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To The Moon | Michael Clifford.
FanfictionNon-au: Luke'un kuzeni Lisa Michael'ın dikkatini dağıtır.