Mazhar, kızı ile güneşli bir havada bir parkta oturuyordu. Kızı Leyla, çok şirin bir kızdı. Daha dokuz yaşındaydı. Uzun kahverengi saçları, hafifçe esen rüzgarda dalgalanıyordu. Babası Mazhar ise 29 yaşındaydı, fakat yaşından genç duruyordu. Saçları kestane koyusu, gözleri kahverengiydi. Parkta biraz eğlendikten sonra havanın kararmasıyla eve döndüler.
Saat 6 olmuştu, Mazhar mutfağa girip yemek yaptı. Yorgun ve halsizdi. Sofrayı saldı ve kızını çağırdı. Birlikte akşam yemeğini yediler.
Saat geç olduktan sonra Leyla uyudu, Mazhar ise haberleri izlemeye başladı. Biyoloji profesörleri ve biyomühendisler ile yürütülen bir çalışmanın başarısız olmasının ardından yeni bir genetik hastalık ortaya çıkmıştı. İzlediği haberlerden yalnız bu haber ona ilginç gelmişti. Haberde verilen röportajlar bu deneyin, insan direncini arttırmaya yönelik olduğunu ve korkacak bir durum olmadığını söylüyordu, biyoloji profesörleri; "Genetik hastalıklar bulaşıcı değildir." diyorlardı.
Mazhar televizyonu kapattı ve yattı. İnsan direncini arttırmak için yapılan bir deney olduğundan, biyolojik bir koruma sistemi üretilmeye çalışılmıştı ve akyuvar hücreleri örnek alınmıştı. Savunma sistemi olduğu için de bu savunma hücreleri kendi aralarında çoğalabilir şekilde düzenlendi. Çoğalma şekli bölünmeyle oluyordu. Bu çoğalma şekli umulduğunun aksine hem vücut içi hem de vücut dışında çoğalabilmelerine neden oldu. Hücreler vücut üstünde baloncuklar halinde yaralar oluşturuyordu ve hastalık bu yüzden de vücudun belli yerlerinde ağrıya sebep oluyordu. Bu ağrılar insanı saldırgan ve agresif hale getiriyordu. Genetik hastalıklar bulaşmazdı fakat bu hastalık bulaşıcı bir hastalıktı. Kan ve tükürük ile bulaşıyordu.
Bu hastalık bir hafta içinde yayıldı ve tüm laboratuvar çalışanları bu hastalığa yakalandı. Mazhar bu olayı yakından takip etmeye çalışıyordu lakin halkın telaşlanmaması için hiç haber verilmiyordu. Her ne kadar önlem alınsa da hastalık laboratuvarın dışına yayıldı ve hemen yakındaki sivillere bulaştı. Gün geçtikçe evlere kontrole gidiliyordu. Mazhar durumun kötü olduğunu anlamıştı ve bu yüzden bir an önce memleketine, Trabzon'a, gitmek istiyordu. Kızı için endişeleniyordu. Sonunda kararını aldı. Abisi ile konuştu ve Trabzon'daki evlerine taşınma kararına vardı.
Altı aya yakın bir zaman geçmişti. Leyla'nın okulu çoktan bitmişti ve yaz tatilindeydiler. Bir akşam Mazhar'ın komşusu olan Macit Bey ve eşi Gülseren Hanım hastalığa yakalanarak kendi çocuklarını parçalamış ve Mazhar'ın bahçe kapısına dayanmıştı. Mazhar ise hazırlıklarını sabah, erkenden yapmıştı, polisi aradı ve hastalıklı komşularının etkisizleştirilmesinin ardından abisine telefon etti. Abisi Çağatay, onlar gelene kadar hazırlanacağını söyledi. Mazhar, Çağatay'ı da yanına almak için Üsküdar'dan Ümraniye'ye doğru yola çıktı. Trabzon'a gitmeyi düşünüyorlardı ve bunun için birbirleri ile haberleşiyorlardı.
Bir süre sonra trafik arttı. Şehirdeki insanlar şehri terk etmeye başlamıştı. Kalabalık arasında yürümek dahi güçtü. Mazhar kalabalığın kaçışmasını gördü, kızı Leyla'yı kucağına alarak koşmaya başladı. Leyla'ya durmadan:"Bana bak. Gözlerini benden ayırma."diyordu. Görmeselerde seslerden arkada ne olduğu anlaşılıyordu. Bir süre sonra peşlerine takılan hastalıklıları görmek mümkün hale geldi, hatta sesleri de, kalabalık içinde, öncekine göre çok daha net duyuluyordu. Mazhar yorulmuştu. Koşarken yere düştü, bir ara sersemledi ve sonra kendini toparlayarak kafasını kaldırdı. Leyla'yı yerde ağlarken görünce kalktı. Tekrar onu kucağına alarak yolun götürdüğü yere kadar koştu, en azından bir çıkmaza denk gelene kadar koştu. Arkasına dönüp baktığında beş-altı hastalıklı gördü. Köşeye sıkışmıştı. Sağında küçük evler, solunda ise tek tük ağaçlar, ve karavanlar vardı. Hastalıklılar ona doğru koşmaya başladı. Mazhar pes etmiş gibi kızını arkasına aldı. Leyla ağlıyordu. Tam bu sırada sert ve büyük ellere sahip olan birisi onu kolundan tutup çekti. Mazhar ve kızı arkalarındaki eve savruldular. Kapı hızla kapandı. Mazhar ne olduğunu daha anlayamadan adam kapının önüne, hemen orada bulunan bir dolabı devirdi. Sonra onları kaldırıp salona götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLLET
Science Fictionİnsan dayanıklılığını arttırmaya yönelik yapılan bir çalışmanın patlak vermesi sonucunda dünyaya yeni bir hastalık yayıldı. Hastalığın çaresi bulunamadı. Ordu, sağlıklı insanları, kontrol noktalarına topladı. Mazhar'ın tek hedefi ise kızına tekrar k...