Pişmanlık

59 3 0
                                        

Keyifli okumalar :)

Annem hep benim babama çektiğimi, erkek kardeşimin anneme çektiğini söylerdi. Asla annem kadar ciddi ve mantıklı düşünmezdim. Anı yaşardım. Tabii bu kaçırılmadan önceydi. O günden sonra Özkan ve Fatih -sonunda ismini söylemişti- her geldiğinde okuduğum polisiye romanları düşünüyor, kaçmak için türlü türlü planlar yapıyordum. Bir gün Özkan beni yine tuvalete getirmek için odaya girdiğinde, olan bütün gücümü kullanarak üstüne atıldım ve dev gibi adamı bir an için yere devirmeyi başardım. Özkan şaşkın bakışlarla beni seyrederken odadan fırladım ve merdivenlerin yanına koştum.
"Buradan asla kaçamazsın küçük hanım. Senin gibi biri için fazla karışık." Özkan arkamdan bağırıyordu ve ayağa kalkması an meselesiydi. Hemen merdivenlerden inmeye başladım. Uzun ve dardı merdivenler. Ahşap iki trabzandan birbirine tutturulmuş, aşağıdaki sayısız odalardan birine uzanıyordu. Sonunda merdivenleri inmeyi başardığımda yukarıdan gelen bir sesle irkildim. Anlaşılan bütün gücüm Özkan'ı sadece birkaç dakika oyalayabilmişti. Önümdeki ilk odaya girdim ve anında pişman oldum. Önümde kolunu ovuşturan sinirli bir Özkan duruyordu.
"Ama sen...Nasıl..? "
"Dediğim gibi, senin için fazla karışık bu ev. Buraya gelen ilk kişi değilsin ve son da olmayacaksın." Sakince yanıma gelmeye başlıyınca geri geri yürüdüm. Fakat arkamdaki masayı fark etmediğimden, soluğu yerde aldım ve kolumun üstüne düştüm.
"Ah, kolum!" Özkan hemen yanıma geldi, kısa bir küfür savurup dışarı çıktı. Onun çıkmasını fırsat bilerek kapının yanındaki masayı çektim. Masa ağır görünmesine rağmen oldukça hafifti. En sevdiğim hırkamı da çıkarıp tuzağımı hazırladım. Masanın altına; içine yastık sokup insana benzettiğim bebeği yerleştirdim. Daha sonra masanın altından geçip, Özkan'ın görmemesini umarak ben de dışarı çıktım. Geldiğim odanın dışında pek çok oda vardı. Hangisine girmem gerektiğini düşünürken pembe kapılı, pembe boyalı, küçük bir oda gördüm. Bu evde iki adamın yaşadığını düşünürsek bu oldukça garipti. Merakıma yenik düşerek odaya ilerledim. Gördüğüm şeyle bir çığlık attım ve bayıldım...

***

"Kendine geliyor." Daha önce beni hiç yatırmadıkları yumuşak bir yatakta yatıyordum. Kendime gelip gözlerimi açtığımda, Özkan ve Fatih'in neredeyse endişeli denebilecek bakışlarla bana baktıklarını gördüm.
" O şey...İğrençsiniz. Pislik herifler! Caniler!" Çığlık atarak tekme savurdum. Özkan ve Fatih'den kaçmam imkansız olduğu halde, yumruklarımı sallayarak bağırmaya devam ettim.
" Nasıl yaparsınız bunu? Ona nasıl kıyarsınız?" Göz yaşlarımı serbest bırakıp tekrar adamlara baktım. İkisi de etkilenmemiş gibiydi. Yattığım yataktan kalkmaya çalıştım ama Özkan sıkıca kolumu tutarak:
" Buradan çıkamazsın küçük kız. Bundan sonra bu yatağa zincirli yaşayacaksın. Biz caniler, seninle işimiz bitene kadar seni serbest bırakmayacağız." Sinsi sinsi gülümseyerek Fatih'e bir işaret yapıp odadan çıktı. Gözlerimi sildim ve bileklerimi ovuşturarak düşünmeye başladım. Neden beni kaçırmışlardı? Neden kimse beni kurtarmaya gelmiyordu? O odadaki ne zamandan beri oradaydı? Tabii ki bu soruların hiçbirine cevap veremedim ve bileklerimin acımasına aldırmadan zincirleri çekiştirip ses çıkartmaya çalıştım. Birkaç dakika sonra da Fatih geldi.
"Kes artık. "
" Asıl siz kesin be! Hem adam kaçırıyorsun hem de uslu durmamı bekliyorsun! Yeter ya yeter. Beni neden kaçırdınız, ne yaptım ben size??" Öfkeli sözlerime karşı kaya gibi sert duran Fatih, biraz duraksadıktan sonra cevap verdi.
" Seni neden kaçırdığımızı söylesem ne değişecek? Sadece daha fazla bağıracaksın. Sen bağırınca da ev değiştirmek zorunda kalacağız. O yüzden kapa çeneni. Bir daha aynı soruyu sorup bağırmayı kesmezsen bedeline katlanırsın." Kapıyı çarpıp gittiğinde, o gün odada gördüklerim aniden gözümün önüne geldi.

•••

Bazı kızların "şirin" diyebileceği tatlı bir pembeye boyanmıştı oda. Renk renk oyuncaklar sırayla dizilmiş, yatak örtüsü özenle serilmişti. Yatağın hemen arkasında bir dolap ve dolabın yanındaki masada şırıngalar duruyordu. Bir adım daha atınca, masada sadece şırıngalar olmadığı, bedeni ortadan ikiye ayrılmış minik bir kız çocuğunun bedeni de olduğu görülüyordu.

•••

Gözlerimi kapattım ve annemin beni her dolaba kilitlediğinde korkup yaptığımı yaptım. Masal yazdım kendi içimde. Başrolde benim olduğum, babamın daima beni kurtardığı, yemyeşil ormanların renk renk çiçeklere ev sahibi olduğu masal. Devlerle dövüşür, kötü adamları yenerdim. Masalın sonunda ise annem beni dolaptan çıkarır, yaptıkları için özür dilerdi. Her ne kadar onu affetmiş gibi görünsem de asla onu affedemedim.

Görüntü ne yaparsam yapayım gözümün önünden gitmiyor, başıma ağrılar saplanıyordu. Kollarımı kaldırabildiğim kadar yukarı kaldırdım ve kirden yağlanmış saçlarımı ensemde topladım. Sonbahar mevsiminde olsak da beni getirdikleri oda adeta fırın gibi yanıyordu. Odaya sanki ilk defa bakıyormuş gibi baktım. Yatak hariç hiç eşya yoktu. Kapı yatağın hemen önünde duruyor, üç ayrı kilitle korunuyordu. "Lanet olsun." Diye mırıldandım. Adamları atlatmadan buradan kaçamazdım.

Biraz sonra Özkan elinde plastik bir tepsiyle geldi.
"Bunları ye." Kaşlarımı çatarak zincirleri gösterdim. Uflayıp puflayarak sanki ben yapmışım gibi zincirleri çözdü. Bileklerimi ovuşturarak ona baktım ve çatal aradım.
"Çatal getirecek kadar aptal olduğumu düşünmedin sanırım." Cevap vermeden önümdeki kaşığı aldım ve çoktan soğumuş olan pilavı yedim. Ben yemeğimi yerken beni izliyordu.
" Yaptığın bebeği gördüm. Eğer o odaya girmeseydin ve ben senin çığlığını duymasaydım, o bebeğin sen olduğunu düşünürdüm. Zekiceydi doğrusu." Ben nereden çıkardığını anlayamadan, artık içinde yastık olmayan hırkamı uzattı.
" Bunu al. Daha sonra sana lazım olacak."
"Neden lazım olacak ki? Alt tarafı bir hırka. Bıçak verseydin keşke."
"Sonra öğrenirsin neden lazım olacağını."
"Ya sen..." Daha fazla konuşmama izin vermeden zincirleri takıp çıktı.

Gece olduğunu düşündüğüm bir vakitte, bir ses duydum. Sanki bir yaratık pençeleriyle tahtaları çizerek ilerliyordu. Bu sese dayanamayarak artık az çıkan sesimle bağırdım.
" İmdat! Biri yardım etsin. Susturun şu sesi!" Sanırım yaratık beni duymuştu. Ses geldiği gibi aniden kesildi. Bu ev benim için gerçekten çok karmaşıktı...

Hafta sonu olmamasına rağmen uzun süre yazmadığım için şimdi yayınlıyorum. Umarım hoşunuza gider. 😊 Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 04, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AYNENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin