Derin düşüncelere dalarken, düşecekmişsin hissi veren o uyanmayla irkildim. Başıma sinir bozucu bir ağrı girdi. Bu ağrı bana çok başka bir şeyi anımsattı. Babamın sabah bağrışlarında korkarak uyandığım zamanlar da bütün gün yoklardı beni bu ağrı. Korktuğumu fark eden aynı banliyo da oturduğumuz teyze, bana bir bardak su uzattı. Öncesinde biraz tedirgin oldum. Ben bu korkuyu da tanıyordum. Neyse kadının yüzündeki o tatlı gülümsemeye dayanarak, aldım içtim suyu. Çok susamışım. Nerdeyse evden çıkıp kaçtığım zamandan beri ağzıma bir lokma bir şey koymamıştım. Zaten heyecanla korku arasındaki o çalkalanmış duygularla midem de sızı şeklinde bir ağrı vardı. Suyu içtim, boğazımdaki o kuruluğun yumuşamasıyla biraz ferahladığımı hissettim.
Yolculuğun ilerleyen zamanlarında, birden flaş gibi bir aydınlanmayla nerede olduğumu kestirmeye çalıştım. Kaçtım ve o trene bindim.
Küçük bir köyde, derme çatma kerpiç bir evde büyüdüm. Aslında büyümek için çok çaba sarf ettim. Dedemin vicdansızlık vurgununa uğrayan annem, babamla zorla evlenmiş. O zamanlar babamın durumu çok iyi olduğu için dedem hiç tereddüt etmeden, yağlı kapı bulmanın sevinciyle annemi apar topar evlendirmiş. Annem babamla evlendiği ilk günden bu yana çok zulüm görmüş. Beni kucağına aldığı gün, babamın değişeceğini umut etmiş hep. Neden bilinmez, adım sanırım ondan dolayı Ümit. Ben annemin ümidi olarak doğmuşum.Ama ne anneme bir ümit oldum ne de biçare kendime. Babam en başlarda bir oğlu olduğu için çok mutlu olmuş, uzun bir süre anneme de bana da çok iyi davranmış. Sonrasında ne olur bilinmez, yani ben ne olduğunu bilmiyorum. Babam o eski günlerine geri dönmüş, ne çalışmış, ne bizi sevmiş. Zamanla varını yoğunu kaybetmiş.Her kaybedişinde daha çok dibe çekmiş, daha çok işkencelere maruz bırakmış benim gül kokulu annemi.
Büyümek için bekledim hep. Büyüyüp çok güçlü olmayı istedim. Yaşayamadığım çocukluğumun üstüne, bir de anne acısını ekledim küçük bedenime. O gün büyümekten vazgeçtim. Çünkü bu acı beni büyütüp ellerinin arasına almıştı çoktan.
Annemi derin derin düşünürken trenin durmuş olduğunu farkettim. Kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı, korkuyordum ama bir yandan da çok heyecanlanmıştım, dizlerimin bağının çözüldüğünü oturduğum yerden kalkamadığımı hissettim. Derin bir nefes aldım ve doğruldum. İndiğim zaman yüzüme sıcak bir rüzgarın vurduğunu hissettim. Daha önce hiç böyle bir hisle okşanmamıştım. Elimdeki kağıda baktım uzun uzun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Tren
Short StoryYaşanacak her ne varsa yaşadığını düşünen insanlara dönüp bir bakmak istedim. Belki de yaşanacak daha çok şey varken kaçmak isteyen o insanların aslında var olan o kaderden kaçamadığını anlamak, o anda o trenin beni oradan uzaklaştırmadığını, aksine...