5 yıldır Belieber'ım ve hayallerim gerçek olmak üzereydi.. Justin Drew Bieber sonunda Türkiye'ye geliyordu. Bunu ilk öğrendiğimde kalbimin sesini bi kaç metre öteden duyabilirdiniz, çığlık attım,ağladım,anırdım,aklınıza gelebilecek bütün saçma davranışları sergiledim de diyebiliriz. Hâla yaşıyor olmamın sebebi geliyordu. Bu.. bunun mutluluğu,sevinci,heyecanı anlatılamaz bir şey. Bütün güzel duyguları yaşadıktan sonra içime birden büyük bir korku geldi. Ya ailem göndermezse ??? Ya gidemezsem ??? Bunları daha fazla düşünüp his patlaması yaşamak yerine gidip aileme söylemeye karar verdim. Heyecandan elim ayağım titriyordu,salona gittim gözlerim yaşlı bir şekilde gülümseyerek anneme bakıyordum. Annem şaşkınlıkla ''Ne oldu,niye ağlıyorsun?'' tarzında tepkiler verdi. Bende ağlamaya devam ederek ''Justin geliyor'' diye bağırmaya başladım. Bi yandan bağırıyordum,bi yandan ağlıyordum,bi yandan anneme yalvarıyordum. Annem ise sadece ''Akşam babana söylersin.'' demişti. 4 Şubat'da biletler satışa sunulacaktı ve hemen biteceğini biliyordum akşam olur olmaz koltuğa geçip babamın gelmesini bekledim. Ve kapı çaldı ! Koşarak kapıyı açtım ve hemen babama yapıştım. Babam bana sakin olmamı söyleyip düzgün bir şekilde olayı anlatmamı söyledi. Her neyse koltuğa geçtik ve ben gözlerim dolarak durumu anlattım, ve işte babamdan o geleneksel sözü duydum ; ''Bakarız.'' -,- İçimden köpüyordum ona olan sevgimi bilip nasıl bana bakarız diyebliyordu ?? Sinirlenip odama geçtim hiçbir şey belli etmemeye ve söylememeye çalıştım. Yorganın altına girdim,kulaklığı taktım ve son ses ''Be Alright'' dinledim. O şarkıyı her dinleyişimde biraz da ümidimi kaybettim daha fazla olumsuz şeyler düşündüm ama inanmam lazımdı. Hayaller inanmak içindir. Telefonumdan Justin'in 2008'deki resmini açıp kendi kendime inan diye sayıklamaya başladım. Aradan bi kaç gün geçti ben ne yemek yiyordum ne de konuşuyordum.. En sonunda dayanamayıp bu konuyu babamla tekrar konuşmaya karar verdim. Bu sefer ise bana ''Bi dahaki sefere gidersin bu sefer olmaz'' dedi. İşte o gün yaşayan ölü duygusunu tattım. Kendimi durduramıyordum göz yaşlarım yeterince dolmuş bulutlar gibi salıyordu kendini. O üzüntüyle kendime zarar vermek yerine odama geçip elime bir kağıt ve bir kalem aldım ve Justin'e mektup yazmaya başladım bir yandan da bilgisayardan kelimelerin anlamlarına bakıyordum. İşte mektupta şunlar yazıyor ; ....