"Anne." "..." "Anne!" "Dur kızım, bir dakika." "Beyfendi şu elbisenin bir beden büyüğünü alabilir miyim?" "Tabi ki efendim." "Anneee!" "Kızım biraz sabret. Elbisemi alayım gideceğiz dedim ya." "Anne." "Ne anne anne! Ne diyorsun? Bekle iki dakika, Çatladın mı?" Annesinin sert çıkışı üzerine küçük kız çocuğu orada bulunan pufların üzerine oturdu ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Sadece arkalarındaki sert bakışlı bir amcanın onlara baktığını söyleyecekti. Ama küçük kızın annesi giysileri gördüğünde dünyaları unuttuğu için kızının söylediği sözleri dinlemiyordu.
"Buyrun Nihal hanım istediğiniz elbise." "Teşekkürler." Nihal hanım kızının ağlamasını umursamadan elbisesini denemek için kabinlerin olduğu tarafa yöneldi. Bu sırada küçük kızın annesine yardımcı olan Emre küçük kızın ağladığını gördü ve küçük kızın bulunduğu tarafa yöneldi. Boylarının aynı hizada olabilmesi için küçük kızın karşısında diz çöktü. Bu masum kız çocuğuyla çok oyun oynamıştı, hala da oynamaya devam ediyordu. Çok tatlı bir kızdı.
Küçük kızın ailesi varlıklı kişilerdi. Nihal hanım sürekli bu mağzadan alışveriş yapardı. Bu yüzden onları tanıyordu mağaza çalışanı. Hoş, bu mağazada çalışmasa bile her gün magazin dergilerinde görüyordu onları.
"Şşş, güzellik! N'oldu sana? Neden ağlıyorsun?" Şimdiden rahatsız olmuştu mağaza çalışanı sorduğu sorudan. Çünkü cevabını biliyordu. Nihal hanım kızına kızmıştı. Önceden olduğu gibi.
Küçük kız eğmiş olduğu başını kaldırdı ve Emre abisine baktı. Ama şuan onunla bile konuşmak istemiyordu. Aslında bir daha hiç konuşmak istemiyordu.
Ne zaman annesine bir şey anlatmak istese ya annesi saçını yaptırıyordu ya da bilgisayarda magazin medyasını takip ediyordu. Kim kiminle çıkıyor, kim kime boşanma davası açmış, kim nerede konser verecek ve daha fazlası. Sırf bu yüzden küçük kız içine kapanmıştı. Okulda ne öğretmenleriyle ne de arkadaşlarıyla konuşuyordu. Öğretmeni kaç kez onunla konuşmaya çalıştıysa da o da bırakmıştı artık. Zaten küçük kız sadece Emre abisiyle isteyerek konuşuyordu.
Emre abisi onun için bir başkaydı. Hiç olmayan abisinin yerine koymuştu onu. Sırf Emre abisini görebilmek için annesiyle beraber alışveriş yapma saçmalığına katlanıyordu.
"Annenle mi tartıştın yine güzelim?" Küçük kız sanki bu soruyu bekliyormuş gibi daha fazla ağlamaya başladı. O koyu kahverengi gözlerinden çıkan her bir gözyaşı yumuşak teninde bir yol olup akıyordu. Buna daha fazla dayanamayan mağaza çalışanı küçük kıza yaklaşıp onu kucağına aldı. Her zaman yaptığı şeyi yaptı. Küçük kıza sıkıca sarıldı ve kulağına her zaman söylediği şarkıdan bir bölüm fısıldadı.
'Yum usulca gözlerini.
Uzat üşümüş ellerini.
Sakla o masum yüreğini.Zaman gibi sessiz uyu
Bu dünya dipsiz bir kuyuPamuktan kalbin solmadan
Hayat yüzüne vurmadanUyu yavrum uyu
Bu dünya dipsiz bir kuyu
Uyu melek yüzlüm uyu
Bu dünya dipsiz bir kuyu...'Küçük kız son kez çok sevdiği Emre abisinin kokusunu içine çekti ve o güzel kahverengi gözlerini usulca yumdu.
Mağaza çalışanı küçük kızın aldığı derin nefesten uyuduğunu anlamıştı. Çünkü ne zaman şarkının o kısmına gelse derin bir nefes alıp uyuyordu küçük kız.
O mis gibi kokan çikolata kokusunu içine çekti ve şarkıyı söylemeye devam etti mağaza çalışanı.
'Yum usulca gözlerini
Uzat üşümüş ellerini
Sakla o masum yüreğiniZaman gibi sessiz uyu
Bu dünya dipsiz bir kuyu
Pamuktan kalbin solmadan
Hayat yüzüne vurmadan
Uyu yavrum uyu
Bu dünya dipsiz bir kuyu
Uyu melek yüzlüm uyu
Bu dünya dipsiz bir kuyuUyu melek yüzlüm uyu
Bu dünya dipsiz bir kuyu...'Arkadaşlar bu benim ilk kitabım. İlk kez böyle bir şey yapmaya karar verdim. Eğer yanlışlarım varsa ya da şurayı şöyle yapsaydın dediğiniz bir yer varsa yorumlarda belirtin. Kendimi geliştirmemde bana yardımcı olun. 😃😃
Melek'in hayatına hoşgeldiniz...
Multimedya: Toygar Işıklı-Ninni~Menekşe ile Halil
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBEDİŞ
Teen FictionHayat sadece beş harf, iki hece... Ama o beş harfin içinde neler yaşıyoruz, neler yapıyoruz? Ne kadar kolay değil mi söylemesi; hayat. Hep ezberden dilimizin alıştığı gibi, hiç öğrenipte söylemiyoruz. Hayatın acı kırbacını yiyipte söyleyemiyoruz. ...