Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun sesiyle açtım gözlerimi. Hemen kalkıp terliklerimi giyinip penceremin önüne koştum, yağmurun cama vuruşu kalbime hitap ediyordu adeta. Gülümseyerek cama dokundum, nedendir bilmiyorum ama yağmur beni hep mutlu ediyordu. Yağmurun uğur getirdiğine inanırım her zaman, öyle de olurdu zaten ne zaman yağmur yağsa hayatımda hep güzel şeyler olurdu..
Yağmurun şiddetini azaltmasıyla düşüncelerimi bırakıp masada duran telefonumdan saate baktım. Saat daha çok erkendi, kahvaltı saatine daha çok vardı. Fırsattan istifade aklıma gelen düşünceyle Telefonumu bırakıp hemen aşağıya indim, henüz kimse uyanmamıştı. Salon ve mutfak boştu, anlaşılan yardımcımız Macide de uyanmamıştı. İvecen adımlarla vestiyerden ayakkabılarımı alıp dışarıya çıktım. Her yerde toprak kokusu vardı, huzur vardı. Bahçede oradan oraya koşarak yağmurun tadını çıkartmaya başladım. Yüzümü gökyüzüne çevirip kollarımı açtım, dönmeye başladım. Bugün bir türlü ısınamadığım şehre veda ediyordum, mutluydum. Son saatlerin tadını yağmurla çıkarıyordum..
Yağmurda sırılsıklam oluşumun sevinciyle kahkaha atarken annemin bana seslendiğini farkettim. Kafamı indirdiğimde annemi görünce elimle ağzımı kapatıp gülümsedim, o an yaramazlık yapmış sevimli çocuklara benzediğime eminim.
" Nefes, hasta olacaksın kızım gel buraya çabuk!"
" Bir şey olmaz anneciğim küçük değilim ben 20 yaşına geldim, baksana şu yağmurun güzelliğine. Hadi anne sende gelsene."
Deyip kendi etrafımda dönmeye başladım. Annem bu halimi görünce dayanamadı gülerek yanıma geldi, buz gibi olan yanaklarımı avuçlarının arasına alıp öptü.
" Güzel kızım benim, hasta olacaksın haydi gel içeriye geçip son hazırlıklarımızı tamamlayalım. Yolculuk vakti bugün unuttun mu."
Kafamı sağa sola çevirdim unutmadığımı belirtmek istercesine, sonra annemin avuclarının arasından sıyrılıp koşmaya başladım , sevincimi dışarı vurmak hoşuma gidiyordu.
Annemi daha fazla üzmemek için fazla kalmadan içeriye girdim, Annemde girdi benden sonra, bu halim güldürmüştü onu. Uzun zaman sonra böyle mutlu olmuştum çünkü..Hemen odama çıkıp güzel sıcak bir duş aldıktan sonra siyah keten pantolon ve şifon beyaz gömleğimi giyip saçlarımı kuruttum, hazır olduğumda kahvaltı için aşağıya inmek üzere odadan çıktığımda annemin kapısının aralıklı olduğunu gördüm. Henüz inmemisti aşağıya sanırım. Odasının önüne geldiğimde kapıdan içeriye baktım, aynasının önünde oturmuş saçlarını tanıyordu. Yavaşça girdim içeriye, yanına yaklaşıp tarağı aldım elinden. Aynadan bana bakıp gülümsedi, bende gülümsedim. Simsiyah uzun yumuşacık saçlarını taramaya başladım. Sonra birden annemin hüzünlendiğini farkettim, yüzüme bakarken gözleri doldu. Tam bir şey söyleyecekken sustu, saçlarını taramaya ara verip Aynadan anneme dikkatlice bakmaya başladım.
" Bir şey mi oldu anneciğim, söylemek istediğin bir şey mi var ?"
" Adını sorsam kırılır mısın bana güzel kızım ?" Derken yaş aktı annemin gözlerinden, mahçup bakışlarla yüzüme bakmaya devam ediyordu Aynadan . Annemin sorduğu soru karşısında mahvolmuştum, paramparça olmuştu yüreğim annemi böyle görmek acı veriyordu bana lakin güçsüz bir kız değildim ben, hemen karamsarlığa kapılamazdım. Annemin hastalığı için elimden gelen her şeyi yapmaktan asla vaz gecmeyeceğim. Bu yüzden acıyan kalbimi Gülümseyerek kamufle ettim,annemin gözlerine bakarak
" Neden kırılacakmışım, sorabilirsin tabi. Nefes benim adım. Üzülme, Doktor böyle unutkanlıkların olabileceğini söylemişti zaten. Hem neden ağlıyorsun, biz birlikte Alzheimer hastalığını yeneceğimize söz vermemişmiydik? " diyerek güç vermeye çalıştım anneme , en değerli varlığıma, üzüntümü belli etmedim ben güçlü bir kızdım. Kadere boyun eğmek yerine sonuna kadar mücadele etmekten yanaydım hep, öyle büyüdüm bu yaşıma kadar!Annem benim bu sözlerimden sonra ellerinin tersiyle sildi göz yaşlarını. Ayağa kalkıp sarıldı bana
" Nefes'im, yalnızlığımın adı! Bana öylesine güç veriyorsunki senin yanında iken umutsuzluğa kapılamak mümkün değil Sağol bir tanem."
" Umutsuzluk yok anne, ben hep senin yanında olacağım" deyip bıraktım tarağı elimden, sonra annemin elinden tutup kaldırdım yerinden.
"Güzel annem benim haydi gel birlikte güzel bir kahvaltı edelim, sonra yeni düzenli bir hayata adım atalım. "
Tamam der gibi kafasını salladıltan sonra birlikte aşağıya indik. Macide hazırlamıştı çoktan kahvaltıyı.
"Günaydın Macide"
" Günaydın Nefes Hanım. Günaydın Sare Hanım "
" Kahvaltı çok güzel görünüyor ellerine sağlık, haydi hemen kahvaltımızı yapıp yola çıkalım zira ben çok sabırsızlanıyorum"
Diyerek oturdum masaya, yüzümden gülümseme eksik olmuyordu. Bugün çok güzel bir gündü, yağmur uğur saçmıştı üzerimize üzülmek haksızlık olurdu.
" Nefes Hanım ben siz gelmeden atıştırdım bir şeyler, izninizle eksik kalan hazırlıklarımı tamamlamak istiyorum "
Dedi sevecen tavırlarıyla Macide.
" Tabi Macide müsade senin." Dedim gülümseyerek.
Macide bizim iki yıllık yardımcımız. Benden 5 yaş büyük olsada ona ismiyle hitap etmemi istiyordu. Kimsesiz olduğu için bizimle kalıp bize yardımcı oluyordu, özelliklede bu hastalıktan sonra bir tek ona emanet edebiliyordum annemi. Bu yüzden onu da bizimle Aydın'a götürmeye karar vermiştim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZLERİ
De TodoGeçmiş geçmişmiydi sahiden ? Yoksa bir yerlerde unutulmayacak izler bırakmışmıydı? Aşk bu kadar basit olmamalı, basit insanların iftiralarıyla karalanmış sıradan duygu değildi çünkü aşk. Ve tesadüf değildi hiçbir şey, rastlantı olabilirdi ya da ka...