Munkhbat'in annesinin ölümünün ardından on iki yıl geçmiş, Alangoya'nın hüznü yerini tatlı bir özleme bırakmıştı.Munkhbat üç yaşına gelinceye kadar ona sütannesi bakmıştı.Bu zamanlarda da Batbold kendini içkiye vermişti.Her gece eve sarhoş olarak gelir, meydanda avazı çıktığı kadar bağırırdı:
--Alangoyaaaaaa!
Artık o tuttuğunu koparan, oku her atışta hedefini bulan, düşmanlarına korku salan yağız delikanlı değildi.Kaslarının yerini yağlar kaplamış,eski çevikliği kaybolmuş, yüzünün yarısını sakal kaplamış, rahat hareket edemez olmuştu.Adular güçlü olmasa at onu taşıyamazdı bile.O saygı duyulan bir yiğit değildi artık.Aksine herkesin uzak durduğu, tiksintiyle baktığı biri olup çıkmıştı.
Batbold çocuğunun büyüyüp delikanlı olduğunu gördüğünde Alangoya'ya verdiği sözü yerine getirmek için içkiyi bırakmış ve yağlarını eritmek için her gün idman yapmaya başlamıştı.Paslanmış pusatlarını temizleyip bilemişti.Atıyla tekrar bütünleşmek için gezmeye çıkıyordu.
Munkhbat ile Saranzaya sokakta oyun oynuyorlardı.Munkhbat'in uzun saçları alnını örtüyordu.Saranzaya'nın kısa saçları ise kulağına kadar anca geliyordu.Saçının tepesine taktığı rengarenk tokası ebemkuşağını andırıyordu.O sırada Batbold atının üstünde onlara doğru yaklaşıyordu.Munkhbat'e seslendi:
--Haydi Munkhbat.Ava çıkıyoruz.
Munkhbat elini göğsüne yapıştırıp:
--Pekala Baba.
Çevik'e atlayıp babasının ardına düştü.
Ormana girince çok güzel bir geyik gördüler. Bu geyik daha önce avladıkları hiçbir hayvana benzemiyordu.Boynuzlarının kıvrılarak oluşturduğu şekil Saranzaya'nın renkli ilmeklerle örülen saçına benziyordu.Gözleri güneş gibi parlak, dişleri inci tanesiydi.Ot yemekten bıkmış bir halde geviş getiriyordu.En başta kendisini izleyenleri fark etmedi.
Batbold okunu kirişe taktı, yayını omuzundan aldığı güçle gerdi.Okunu tam olarak o ay parçası geyiğin kalbine doğru hedefledi.Oku göndermek için derin bir nefes aldı.Oku geyiğin kalbine doğru yollamıştı.Fakat garip bir ses duyuldu.Munkhbat yayın büyük bir güçle attığı oku havada kapmıştı.Batbold şaşırarak:
--Ne yaptığını sanıyorsun sen!
--Onun ölmesine izin veremezdim.O kutsal bir yaratığa benziyor.
--Ne saçmalıyorsun sen!
--Hiçbir şey saçmalamıyorum!Delgirmaa bana hepsini anlattı.Gök Tengri'nin nasıl bizi gördüğünü.Yaptıklarımızı uçtuktan sonra bize nasıl soracağını.Ayrıca Yüce Ruhlae'8n koruduğu bazı yaratıklar varmış.O geyik kesin onlardan biriydi.
--O vakit o geyiği öldürürsem orunlu bir savaşçı olabilirim.Hadi, beni takip et.
--Baba! Ohoooooo.Tamam geldim.Ama ben karışmayacağım.Sen hallet.
Batbold o güzelim geyiği takip ediyordu.Munkhbat oku haada tutunca geyik korkup kaçmıştı.Batbold onu bomboş bir arazide yakaladı.
--Gel bakalım ufaklık!
--Huva, --Huva --Huva!!!!!!!
--Babaa!O sesler de ne?
--MER-KİT-LER!!!!
-- Munkhbat hemen uzaklaş buradan.
--Ben demiştim baba.Yüce Ruhlar sana kızdı.
--Çabuk,çabuk, çabuk git hemen kaybol!
--Seni burada bırakamam!
--Hadi, çabuk kaybol!
Atası Munkhbat'e Çevik'e atlayıp gitmesini söylemişti.Fakat o kalmak, atasına yardım etmek istiyordu.Hemen yandaki meşe ağacına çıktı.Enli yaprakları arasında kolayca saklanma şansı bulmuştu.Atası yiğitçe savaşıyordu.Kalkanını beline asmış, elinde kılıcı, öbür elinde de uzun hançeri cenk ediyordu.Bir Merkit askeri atasının kılıcını düşürdü.Munkhbat'in içini korku kapladı.Merkit askeri kılıcını Batbold'un uzun boynunu hedefledi ancak boynuna saplanan ok onu acundan sıyırıp öbür aleme yollamıştı.
Merkitler şaşırmıştı.Okun kaynağını arıyorlardı.Birisi Munkhbat'i görüp, avazı çıktığı kadar bağırdı.
--İşte orada!
--Nerede?
İşaret parmağını devasa meşe ağacının yaprakları arasına gizlenmiş gibi duran kalın dala götürdü.
--Bak işte dalın üstüne çıkmış gizlenmeye çalışıyor.
--Ha şimdi gördüm.Sesinden komutanları olduğu anlaşılan biri gür sesle bağırdı:
--Kesin gırgırı benim işim o veletle değil benim işim Batbold'la.Değilmi Batbold.
--Seni lanet pislik Hammer.
--Şşşt, ağzını bozma Batbold.
--Ne var ne istiyorsun.
--Hiiç, öyle dolaşıyordum seni görünce uğradım.Ama bir daha karşıma çıkarsan seni yaşatmam. BATBOLD gülmeye başlamıştı.Hammer sinirlenmişti.
--Gülme köpek! dedi ve karnına okkalı bir tekme savurdu.
Batbold'un sesi kesilmişti.Munkhbat yukarıdan olanları izliyor.Adamı vurmamak için zor duruyordu, derken sinirine yenik düştü, yayını gerdi nişan alırken ayağı kaydı ve sendeledi.Ok vınlayarak Hammer'ın ayağına saplandı.
--Aaah! Yakalayın o kancığı Yakalayın!Batbold onun Munkhbat olduğunu tahmin ediyordu.İçinden "Babanın sözünü dinlesene Munkhbat."diyordu.Munkhbat'i yakalamaya çalışıyorlardı.
Munkhbat o ağaçta kısılıp kalmıştı.Daha da yukarı çıkmaya çalışıyordu.Canla başla tırmanıyorken botunun tam altına ok atıldı.
-- Aşağı in diyorum sana! Bak bir ok daha geliyor pis kancık!
-- Bırakın babamı! Bırakın diyorum size!Ne yazıkki Munkhbat ağzından kaçırmıştı.Şimdi onu veya babasını sağ komazlardı.
Bu sırada Hammer Batbold'a tekme atmaya devam ediyordu.
--Senin çocuğun mu var Batbold?Ha? ÇOCUĞUN MU VAR!!HEMDE ALANGOYA'DAN!Hammer'ın son tekmesi çok sert olduğundan Batbold zor konuşuyordu.Bu sırada Hammer'ın tekmeleri dur durak bitmiyordu.Ve uzun uğraşlar sonucu Munkhbat yakalanmıştı.Munkhbat'i çocuk olmasına rağmen neferler onu tutmakta zorlanıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moğollar
Historical FictionAnnesi doğum sırasında ölen, babası Merkitler tarafından kahpece arkadan oklanan, moğol ordusuna katılmakla aşkı Saranzaya arasında kalan, Türklerin adaletini ve temiz kalbini görünce yolunu değiştirip islama giren, birlikleriyle Merkitlerin soyunu...