Ağzımdaki lokmayı yavaşça çiğneyip yuttum. Ortama sessizlik hakimdi, ta ki kapı gürültüyle açılana kadar... "Efendim, isyancılar..." Bu iki kelime o zamanlar benim için bir anlam ifade etmiyorlardı ama babam için önemli gibiydi. Oturduğu yerden hızla kalktı ve yemek salonundan çıktı. O andan sonra ortama bir kargaşa hakimdi. Ben ise herkesin ortasında, etrafımda olanları anlamaya çalışıyordum. Sonra biri gelip elimden tuttu ve beni kargaşadan uzağa sürüklemeye başladı. Marcus. "Neler oluyor Marcus?" diye sordum. Beni yemek salonundaki gizli bölmeye götürdü ve dizlerinin üstüne çöktü. "Hiçbir şey tatlım. Babamın arkadaşları gelmiş, onlarla konuşacak." Yavaşça başımı salladım. "Şimdi senden bir şey isteyeceğim, ama yapacağına söz vermelisin." "Söz veriyorum." diye fısıldadım. "Biri gelip seni alana kadar sakın buradan çıkma, tamam mı?" Başımla onayladım.Karanlıkta ne kadar bekledim bilmiyorum, belki birkaç dakika. Belki de daha az.
Dışarıdan bağırışlar geldiği zaman merakıma yenilip kapağı hafifçe araladım. Babam, annem ve abim Marcus dışarıda birileriyle konuşuyorlardı. Adam bağırmaya devam etti, sonra annemi kolundan tutup kendine yasladı ve bir hançeri boğazına dayadı. Sessizce olanları izliyordum. Babam adamla uzlaşmaya çalışıyor gibi görünüyordu. Adam onu dinlemedi ve hançerle annemin boğazında büyük bir kesik açtı. Annem gözlerimin önünde dizlerinin üstüne düşerken sol gözümden bir damla yaş düştü. Bir tane daha. Ve bir tane daha. Diğer adam kılıcını çekerken Marcus da aynı şeyi yaptı. Birkaç dakika dövüştükten sonra Marcus karşısındaki adamın kılıcını düşürdü ve kendi kılıcını adamın karnına geçirdi. Adam yere yığıldıktan birkaç saniye sonra Marcus'un ağzından kan geldi ve babamın ayaklarının dibine yığıldı. Sırtında bir hançer vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seçim
Historical FictionSiz 12 yaşındayken, akşam yemeğinin ortasında kalenizi kuşatıp ailenizi öldürürlerse, yapabileceğiniz tek bir şey vardır. Saklanmak. Ve zamanı gelince, intikam almak...