Seçim - Değişik Yüzler

469 33 1
                                    

Gözlerimi açtığımda herşey yerli yerindeydi. Temiz kıyafetlerim soyunma perdemin üzerinde, en son 17. yaşıma girerken giydiğim cinsten kabarık ve bir o kadar saçma kırmızı bir elbise ve o elbiseye tamamen uyumsuz renkteki lacivert korse özenle yerleştirilmişti, buharı hala tütmekte olan sıcak su kovalarının yanındaki küvetin içine mor renkte 3 şişe ve 'benden bir tane daha olsa rahatça yüzeriz' küvetim çokta normal sayılmayacak büyüklükteki odamın baş köşesinde bana göz kırpıyordu. Kocaman gülümseyerek 'benden bir tane daha olsa rahatça yüzeriz' küvetime adeta sürünerek ulaştım.  

Teşekkürler ayağıma dolanan çarşaflar. Sizi unutmak mümkün mü Yorgan Beyleri.. Ve onur konuğumuz Batteniye.

Küvetime asılarak yarın sabah için sözleştikten sonra yavaşça ayağa kalktım ve sıcak su kovalarından birini alıp yarısını küvete dirseğimi küvetteki suya dokundurdum. Ilık. Biraz daha suyu boşalttıktan sonra gecelik giymeye üşenen aciz bedenimdeki iç gömleğin düğmelerini açmaya başladım. Oldum olası üşengeçtim. Hiçbir işimi yapmaz herşeyi Anastasia'ya yıkar, elimde kılıçla Ken'in peşinde beni eğitmesi için dolanırdım. Düğmelerimin hepsini açtıktan sonra gömleği çıkarıp sağ ayağımı yavaşça suya soktum. Sıcak. Kovadaki suyu yavaşça boşalttım suya tekrar ayağımı sokmadan önce. Sıcaklığının iyi olduğuna karar verip diğer ayağımı da soktum. Su gerçekten iyiydi. Kıkırdadım suya hızla oturup boynuma sıçrattıktan hemen sonra. Küvetin içinde dolaştığını düşündüğüm mor esansları aradım biri sağ dizimin yanındaydı, diğeri sırtımdaydı ve biride omzumla göğsüm arasınfa vapur seferi düzenliyordu. Lavanta esansları. Annem için hazırladığımız esanslar. Marcus'la birlikte. Marcus. Abim. Annem. Ve o hain babam. Oh Marcus. Canım abiciğim. Güzeller güzeli annem. Hayatını adadığın adam bizi mahvetti. Nasıl sevdin onu ? Marcus'um bir bebeği olacaktı. Ufacık, masum bir bebek. Alastair'in seni aldattı anne. Oğluna kıydı. Gelinine. Ve henüz hiç birşeyden haberi olmayan doğmamış torununa.  

Gözlerimin dolduğunu burnum akana kadar anlamamıştım. Gözlerim çabuk dolmazdı ama istediğim zaman ağlayabilirdim. Ama şimdi kesinlikle zamanı değildi. Abimle dağlardan topladığımız lavantalardan yapmaya başlamıştık bunu. Annem lavantayı çok severdi. Güzel kokan herşeyi çok severdi. Ama lavantanın yerinin onun için farklı olduğunu söylerdi. Marcus'la çok çalışmıştık. Yağını çıkarmak zor değildi ama ama içki seviyesini tutturmak için çom çalışmıştık hatta abim beni denek olarak kullanmıştı. Günlerce lavanta bahçesi gibi gezmiştim. Lavanta esanslarından birinin kapağını açıp yarısını saçıma döktüm ve geri kalanını omuzlarıma döktüm.

Üstümü giyinip yemek yiyeceğimiz alana ilerledim. Birkaç iri adam kapıyı koruyordu. Ben gelirken kapıyı açıp, başlarıyla selam verdiler. İçeri girerken herkes ayağa kalkıp başlarını öne eğdi. İnsanların hiçbiri yemeğine el sürmemişti. Hızlı ama kibar -ki bu annemin katı kurallarından biriydi- adımlarla yerime geçip başımla selam verdiğimde herkes yerine oturmuştu. Sağımda halam solumda ise Ken onun yanında Anastasia, halamın sağında ise Anastasia'nın kardeşi Arthur vardı. Anastasia ile aramızda çok fark yoktu o hiç sahip olmadığım ablam, Arthur hiç sahip olmadığıö erkek kardeşimdi. Marcus vardı ama o abimdi zamanla yerini Ken almıştı. Ana ve Arthur'un annesi de benimki gibi öldürülmüştü, babaları benimki gibi değil aksine ailesi için canını feda etmişti. Yemek yerken konuşmak yasaktı. Diğer milletlerin aksine görgü kuralları ve namus herşeyden üstündü birde kraliçeleri. Çünkü derler ki ; İskoç erkekleri herzaman sert ve sinirlidir. Onu mutlu edende sakin ve sabırlı İskoç kadınlarıdır. Yemek masalarında oturmuş kavhaltı eden birçok çocuk vardı. Mutlulardı. Birkaç kişi ileride bir oğlan karşı taraftaki kıza bakıyordu. Kızda arada bir oğlana kaçamak bakışlar atıyordu. Mutlulardı. Benim tam karşımda oturanlar ise yeni bir çift sayılırdı. Kadın oldukça genç ve güzeldi. Adamda genç kadından en fazla 2 - 3 yaş büyüktü ve birde şu küçük ufaklık. Annesinin karnında yeni yeni büyümeye başlamıştı. Mutlulardı. U şeklindeki masadaki herkesi süzerken yabancı iki yüz görmüştüm. Birini tanıyormuşum gibi hissettim. Gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım. Kimdi bu ? Olaylar gözümün önünden geçerken hatırlamıştım. Marcus'un öldürdüğü adamın arkasındaydı. Annemin boğazını kesen adam.

Annemi. Öldüren. Adam. Benim. Soframda. Yemek. Yiyordu.

Yerimden hızla kalkıp adamın önüne ilerledim. Uzun zamandır konuşmuyordum ama emrim belliydi. "Çocukları çıkartın!"

SeçimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin