Merhaba benim adım Almila, annem ve küçük erkek kardeşim Bonay ile birlikte Kanada da yaşıyorum.Son zamanlarda hayatımın çok sıkıcı ve monoton olduğunu fark ettim. Yeni birşeyler bulmam gerekiyordu. Arkadaşım Ulya babasının yatında keyif yaparken benim bu sıkıcı evde durmamın bi anlamı yoktu.
Neyse, dışarı çıktım ve biraz yürüyüşün bana iyi geleceğini düşündüm. Çok geçmeden karşıda yeni açılmış bi bakkal olduğunu fark ettim ve satılan gazetelere bir göz attım. İlginçti ki sayfaların birinde önemli bir konudan bahsediyorlardı. Bulunması gereken bir ada ve onun içindeki değerli eşyaları bulana ise 300 bin dolar. Kim şaşırmaz ki? Ben gerçekten çok şaşırdım, ve meraklı bir kız olarak bu adayı ve içindekileri bulmak benim işim olmalıydı. Hem bu monoton hayatım değişecek hemde sonunda çok güzel bir ödül kazanacaktım ama bunu tek başıma yapamazdım.
Ulyayı aramaya karar verdim,telefonu çalıyor çalıyor ama kapanıyordu "nerede yine bu kız?" doğruca Ulya'nın da içinde bulunduğu yat'a gittim. Koşarak yatın merdivenlerinden çıktım ve Ulyayı güneşlenirken buldum. Acelem olduğu için onun güneşlenmesini bekleyemezdim ya "Ulya çabuk kalkk çabukk sana söylemem gereken şeyler var". Ulya telaşlandı ve "Ne olduuu, Almila ne olduu??" Herşeyi anlattıktan sonra, Ulya'nın gözündeki korkuyu hissettim bana endişlei bir şekilde " Böyle bi görevi biz nasıl yaparız bu imkansız, burda basit bir şeyden bahsetmiyoruz ada bu Almila ada, ne kadar kolay olabilirki?" Ulya haklıydı ama ben adayı bulma işini kafama çok fena takmıştım. O sırada Ulya'nın telefonu çaldı arayan babasıydı.
Ulya'nın babası ile konuşmasında sonra yüzündeki boğukluk, çökmüşlük hissi çok belli oluyordu ve hiç düşünmeden "Düşündümde Almila, bence biz bu adayı bulmalıyız kim bilir belki dediğin doğrudur ve gerçekten bulabiliriz" Çok tuhaftı az önce kabul etmeyen kız ne olduda şimdi kabul eder olmuştu. Bir şey sormamakta kararlıydım. Kabul etmişken yola koyulmamız gerekti çünkü her an vazgeçebilirdi.
Gazeteden gizlice kopardığım harita ile işe koyulduk. Plan belliydi akşamdan gidecektik. Saatler geçmek bilmiyordu, erkek kardeşim Bonay canımı sıkıyordu. Annem ise yatmam gerektiğini yarın erkenden alışverişe gideceğimizi dile getirip duruyordu. Sonunda zaman gelmişti, anneme çaktırmadan evden çıkmam gerekiyordu. Işıklar kapalı olduğuna göre uyuyor olmalıydı. Sessiz adımlarla merdivenlerden indim ve "allah kahretmesin! Lavabo'nun ışığı yandı" çok dikkatli olmalıydım. Sessizce kapıyı açtım ve sonunda çıkmıştım. Yat'ın durduğu kısım bizim eve yakın olduğu için oraya gitmem çok zaman almayacaktı. Yat'ın önüne geldiğimde Ulya'yı ağlarken buldum. Hemen onun yanına gittim ve neden ağladığını sorunca, Ulya üzgün ve kararlı bir şekilde "bazen aşk herşeye yetmiyormuş, inanabiliyor musun?
Beni başka bir kız ile aldatmış ben bunu hak edecek ne yaptım ki? Ama ilk defa bu kadar net ve kararlı hissediyorum bu adayı bulalım ödülüde alalım o artık umrumda bile değil" Ulya için gerçekten çok üzüldüm, sevgilisinin ona bunu yaptığına inanamıyorum. Ulya ya sarıldıktan sonra "hadi daha fazla oyalanmayalım, onu boşver bizim bugün çok önemli bir işimiz var hadi yola koyulalım"!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DALGALAR ALTINDA
ActionGenç bir kızın,sırf canı sıkıldığı için adaya gitme kararı aldığından beri hiç birşey doğru gitmiyor.