"Hadi Irmak! Aşağı gel!"
Başımı zorlukla yastıktan kaldırıp sağıma ardından soluma baktım.
Benim birşey hatırlamam gerek. Bugün bir yere gidecektim. Ama nereye?
Dur 1 dakika! Bugün okul gezisi günü!
Hızla yatağımdan kalktım ve elime beyaz bir tişört, altıma da kot bir şort aldım. Hızla onları üzerime geçirdim ve makyaj masama geçtim.
Masanın üzerindeki tarağımı alıp saçımı taramaya başladım.
Saçımı taradıktan sonra hızla tepeden topladım.
Dıştan küçük görünen ama içi çok fazla geniş olan siyah çantamı aldım ve içine 4 tişört, 3 ceket, 2 şort, 2 pantolon, 3 çeşit pijama son olarakta iç çamışırlarımı koydum.
Ardından sandalyemde asılı olan küçük çantamı alıp içine şarj aleti, kulaklık, tarak, parlatıcı, eyeliner, nemlendirici ve kurtlarla ilgili kitabımı koydum.
Şarj aletini neden alıyordum hiç bilmiyorum. Ormanlık alana gidiceğiz yani nereye takacağım?
Küçük çantamı büyük çantamın içine koydum ve büyük çantanın fermuarını çekip çantayı odamın kapısının yanına koydum.
Geri dönüp telefonumu yatağımın üstünden aldım.
Ekranını açıp şarjıma baktım. %98. Güzel...
Hemen telefonu cebime yerleştirdim ve kapının yanına gidip çantamı aldım ardından hızla aşağı indim .
Çantayı dış kapının yanına bıraktım ve koşar adımlarla mutfağa ilerledim.
İçeri girdiğimde annem ve babam kahvaltı masasında oturmuş beni bekliyorlardı.
"Niye gelmen bu kadar uzun sürdü kızım?" Diye sordu babam.
"Dün eşyalarımı çantama yerleştirmeyi unutmuşum. Acele bir şekilde yukarıda hazırladım." Dedim ve sandalyeye oturup önümdeki tabağı silip süpürdüm.
Hızla sandalyemden kalkıp lavoboya gittim. Elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Son bi kez aynada kendime bakıp aşağı geri indim.
Aşağı indiğimde annem ve babam kapıda beni bekliyordu.
"Servisin geldi kızım." Dedi annem sanki benden çok ama çok uzun bir süreliğine ayrılıyormuş gibi ağlamaklı bir sesle.
"Anne ağlama!" Dedim ve hızla annemin yanına gidip ona sımsıkı sarıldım.
Ardından "1 hafta. Sadece 1 hafta." dedim.
Annemden ayrıldım ve babama sarıldım.
Babamdan da ayrıldıktan sonra yerdeki çantamı aldım ve kapının önünde bekleyen servisime bindim.
"1 hafta sonra görüşürüz ailem!" Dedim ve el salladım.
Hızlı bir şekilde servisin en arkasına ilerlerken servis ani bir haraket yaptım ve ben yere yapıştım.
Neyseki serviste benden başka kimse yoktu.
Yerden hızla kalktm ve en arka koltuklara ilerledim.
Cam kenarına oturdum ve yanıma çantamı koydum.
Servis her durduğunu içerisindeki insan sayısı artıyordu.
Sonunda okula varmıştık. Çantamı alıp servisten indim ve gözlerimle Yağmur'u aradım.
Tam cebimden telefonumu çıkarmıştım ki sırtımda bir ağırlık hissettim.
3 saniye sonra bu ağırlıktan kurtulmuştum. Arkamı döndüğümde bana alayla bakan bir Yağmur ile göz göze geldim. Ve saniyesinde sarıldım.
"Görüdmeyeli 2 gün oldu ama seni çok özledim Yağmur."
"Bende seni çok özledim."
Sahte bir öksürük sesiyle birbirimizden ayrıldık.
"Hadi kızlar sıranıza geçin. Müdür bey bir konuşma yapıcak." Matematik öğretmenimizin sesi ile yerimize geçtik.
"Sevgili öğrenciler ve öğretmenler..." Müdürümüzün 15 dakikalık konuşmasından sadece bunları anlayabilmiştim.
Hızla Yağmur ile birlikte karşımıza çıkan ilk servise bindik ve en arkaya geçtik.
Hemen çantamdan kulaklığımı ve kitabımı çıkardım. Çantamın tekrardan fermuarını kapatıp ayaklarımın altına koydum. Cebimden telefonumu çıkarıp kulaklığımı taktım.
Rastgele bir şarkı açtım ve kitabımın en son okuduğum kısmını açıp okumaya devam ettim.
'Ben bir kurt'a aşık oldum.'
Okuduğum ilk cümle buydu. Kurtlara ve kurtlarla ilgili kitaplara büyük bir ilgim var ama bu biraz saçma.
Bir insan bir kurt'a nasıl aşık olabilir ki?
Tek kelime. Saçmalık...
Yol boyunca kitabımı okumuştum. Ve yarılamıştım.
Başımı kitaptan kaldırdığımda herkesin ayaklanmış olduğunu fark ettim. Hemen kaldığım sayfanın kenarına katladım. Ardından kitabımı ve kulaklığımı çantama yerleştirdim.
Ayağı kalktım ve çantamı elime aldım. Telefonumu cebime yerleştirip hızla servisten inmiştim.
İner inmez tenime değen ılık hava ile irkildim.
Gözlerim ile Yağmuru aradım. Bir anda omzumda el hissedince ani bir haraketle karnına direğimi geçirdim.
İki büklüm olan Yağmur'u görünce kıkırdadım.
"Hadi çocuklar öğretmenlerinizin kurduğu çadırların etraflarında toplanın! Sinem öğretmenininizin saydığı isimler bir çadırda kalacak."
Hızla çadırların etrafında toplandık ve Sinem hocanın elindeki listeyi okumasını bekledim.
"Evet gençler, 1. Çadırda Eylem, Sude, Burcu ve Çağla kalıcak. 2. çadırda Yağmur, Irmak, Beyza ve Nurcan kalıcak."
Beyza ve Nurcan mı?!
Bu kızlardan nefret ediyorum!