Bir hayat girer hayatınıza, ya siz onun hayatını hayatınıza katarsınız ya da o sizin hayatınızı. Bu ilginç tamlama birbirine mükemmel bir uyum sağlar. İkisininde birbirinden kopamayacağı düşünülür. Bir gün hayatınız olan insan başka birinin hayatına karışmak için gitmek ister. Onu başka birinde gördüğünüzde hayatına hiç girmediğini sadece bir masaldan ibaret olduğunuzu anlarsınız. Ve birbirine çok yakışan bu tamlama uzak kalır. Ama unutmayın ki hala birbirlerine çok yakışırlar. Bakamazsınız artık gözlerine, mahrum kalırsınız gözlerinden. Her şey onu hatırlatır olur. Siz ummasızca kanat çırparken o daldan dala konar. Siz kafesine mahkum , o da özgürlüğüne düşkün bir kuştur artık. Umut bağlamak akıl işi değildir. Ve zaten o da hiç gelmez. Aşk işte uçurumun kıyısındaki dünyanın en güzel çiçeği, uğruna ölmeyi göze alarak o çiçeğe sahip olma isteği. Ve en önemlisi de o çiçeğe kavuşamadan ölümü tatmaktır. Hep içinizde bir ukteyle sürer gider hayatınız. Bir kitabın sayfasında, bir şarkının nakaratında, bir şiirin en güzel dizesinde karşılaşmak umuduyla bekleriz hep. Bekleyişten ibarettir sevenlerin hayatı. Gelmeyecek olanı beklemekten...
Sana raslantılardan bahsetmeyeceğim sevgilim. Benim kalbim sana rasladığından beridir ki hiçbir raslantı sana rastladığım kadar güzel olmayacak. Ve hiç bir yürek seni hem deli gibi hemde korkarak sevmeyecek. Ve hiç bir şehir bu kadar güzel gözükmeyecek. Başkasıyla yürüdüğüm her sokakta adımların kovalayacak beni. Ve en önemlisi sende çarptığı kadar şiddetli çarpmayacak yüreğim. Tınısını değiştiremeyecek kimse. Her çiçek kokunu getirecek. Her kitapta sana rastlayacağım. Her şarkıda sana koşacağım... Sonra, kaybolmuş hayatımda kendimi kaybedeceğim. Ve kaybolmuş bir hayatta seni arayacağım. Çaresizlikten başka bir şey değil bu! Bu kadar yakınken o kadar çok uzağız ki ne anlatılır ne de anlatmak isterim. Açelyam, uçurumumun en güzel çiçeği,kalbimde çimlenen tohumum. Gel de kurtar beni sayfalarca sensizlikten...
