Tanrı ninniler eşliğinde bana verdi kalemi, kendi bildiği öyküyü eğlenerek yazdı.
Ağlamayı gülmeyi öğretmemişlerdi henüz, öylece kandım.
Tanıştığım ilk hikayenin her bir zerresini güzel sandım. Her nefes alışımın, güzelliğini öğrendim.
Çirkinlikleri bile güzel öğrendim.
Uslu olmam ödüllendirildi Tanrı tarafından, babam verildi.
Acılar dolu bir ömürün, en güzel nefesi babam.Yanımda kayıp giden ağaçlar ile başladım bu hikayeye. Ne kadar hızlanırsam o kadar gözden kayboldular. Yavaşladıkça, nefes almanın özgürlüğüne kavuştum, ödülümü kaybettim.
Ağaçlar insanlardı, Tanrı'nın dizdiği bu düzen de başarmak için hızlanmam gerekiyordu. Hızlandıkça insanları kaybetmem, yavaşladıkça ödülümden mahrum kalmam.
Asla oyunu bırakamazdım, bu hem ödülünü hem ağaçlarımı bir hiç uğruna yakmak olurdu.
Ödülüm bana bahşedilen en güzel yıldızdı.
Şayet ben gökyüzüysem o, yıldızdı.
Şayet ben denizsem , o benim güneşimdi. İçimde tüm sıcaklığını hissettiren.
Tüm kum tanelerini yorgun bir fırtına ardında dindiren.
Ben bu oyunu oynamak zorundaydım.
Ve;
Bu oyuna ise Kanser dediler. Annemin gözyaşı oldu, süzüldü yanaklarından.
Dostlarımın sessiz hıçkırıkları oldu, dizildi boğazıma.
Ve benim en büyük cezam oldu, ödülüme giden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulut Olmak İçin
RandomKüçücük bir çocukken, Tanrı gözüktü. Ne ağlıyordum, ne gülüyordum. Heybetli yağmurlarını sardı üstüme önce, sicim sicim ağladım. Güneşle kuruladı, uzun saçlarımı, kahkahalar attım. Heybetli gölgesinde saklandım. Ben küçücük bir çocukken, oyunlar oy...