UYANMA ZAMANI

11 5 5
                                    

-Adel-

Tüm yaşananların üzerinden bir hafta geçmişti. Yang Toprak'ın bedenini ele geçirmiş ve Ying tarafında olan herkesin hayat enerjilerini almıştı. Bu süre zarfında bana her gün bir iğne yapıyor ve böylelikle düşündüğüm bazı şeyler o iğnedeki ilaç yüzünden saniyeler içinde kaybolup gidiyordu. Birçok kısıtlmama getirmişti. Yaptırdığı malikaneden dışarı adımı atamıyordum, dışarıya bakamıyordum. Bulunduğum odada pencere yoktu. Sadece havalandırma sistemi vardı.

Bilekliği taktığımdan beri bir sürü şey gerçekleşmişti. Kuraklık başlamıştı. İzlediğim bir habere göre, bebekler artık ölü doğuyorlardı. İç ve dış savaşlar çıkmaya başlamıştı. Bunları Ying ve Yang yapıyorlardı. Şu çok bahsedilen kıyamet günü yaklaşıyordu. Bunu öğrendikten sonra Yang sinirle gelip televizyonu odadan alıp götürmüştü.

Kapım çalındığında bakışlarımı balkondan çektim ve kapıya döndüm. İçeri bir dilek girdi ve masaya yemekler bıraktı ve dışarı çıktı. Yemeğe yaklaşıp bugünün menüsüne baktım başladım. Tavuk ve patates vardı. Önce tavuğu yedim, sonra ise patatesi. Karnım doyunca yatağa doğru yürüdüm ve yatakta sırt üstü uzandım. Tavanı seyrederken aklımın bomboş olması beni rahatsız ediyordu. Düşünmek istediğim çok şey vardı ama düşünemiyordum. Sinirle iç çektim ve şu aralar çok yaptığım bir şey yaptım, uyudum.

-Ying-

Aşağı doğru inerken yaşadığım mutluluğu kelimeler tarif edilemezdi. Tam üç hafta sonra bileklikten kurtulacaktık. Ama kardeşim beni anlamıyordu. Aşağı kata, kavanozların olduğu yere girdim ve Yang'ın enerjisinin bulunduğu kavanozu elime aldım. Bem beyazdı. Eskiden olduğum renkteydi. Ama şimdi o Yang'tı bende Ying'tim. Kavanozun camını okşadıktan sonra onu yerine koydum.

"Az kaldı kardeşim, az kaldı." Dedim ve bir süre daha ona bakıp dışarı çıktım. Odama doğru giderken beynimde artık alıştığım baskıyı hissettim. Bu Toprak'ın direnciydi. Onun bedenini tam anlamıyla elle geçirmem çok uzun sürmüştü ama hala onu tam anlamıyla kontrol edemiyordum. Bazen kolumun ve bacağımın kontrolünü çok kısa bir süreliğine kaybediyordum.

Onlar senin değil, benim.

Ne fark ederdi di, bir aydan kısa bir süre sonra onları tam anlamıyla kaybedecekti, hayatıyla birlikte. Odama girip Adel için özel olarak hazırlattığım şırıngayı ve ilacı aldım. İlacı şırınganın içine çektikten sonra bir tane yara bandı aldım ve sakin adımlarla odadan dışarı çıktım. Yavaş adımlarla onun odasına yürürken Toprak her zama ki gibi kontrolü almaya çalışıyordu. Ne kadar güçlü olursa olsun, bedenin kontrolünü artık benden alamazdı. Adel'in odasına girdiğimde onu uyurken gördüm. Yemeklerini yemişti. Gülümseyip yanına gittim ve oturdum. Adel'in uykusunun ağır olması işime geliyordu. Sol kollunu kendime çektim ve iğneyi içine doğru ittim ve ilacı enjekte ettim. Verdiğimiz yemekler sayesinde hiçbir şey hissetmiyordum. Bunu o uyurken yapmak aklıma şimdi gelmişti. Adel uyanıkken fazla gergin oluyordu. Şırıngayı kolundan çekip yara bandını yapıştırdım. O mışıl mışıl uyumaya devam ederken bende odadan çıktım. Toprak tüm bunlar olurken sonunda direnmeyi kesmişti. Rahat bir nefes alıp odama gittim. Bedensel ihtiyaçların beni kısıtlaması sinirimi bozuyordu. Sinirle iç çektim kendimi yatağın üstüne attıp derin bir uykuya daldım.

Ertesi sabah büyük bir mutlulukla uyandım. Esneyip gözlerimi ovuşturdum ve yataktan kalkıp etrafa baktım. Yatağımın hemen yanından duran kırmızı düğmeye bastım. Düğmeyi mors alfabesini kullanarak bastım. Hizmetçi harflerini yazdıktan sonra beklemeye başladım. Oda dağılmıştı ve toplanması lazımdı. Güçlerimi kullanabilirdim ama o zaman işin eğlencesi kaçardı. Başkaları temizleyip morali bozulurken ben niye güçlerimi kullanıp kendimi yorayım ki?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 25, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dönüşüm... (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin