Bölüm 2

47 5 1
                                    

Karanlık sayılabilecek bir odaya girdik.Uzaktan geldiğini düşündüğüm loş bir ışık yüzünü aydınlatıyor.O kararlı,asabi ve korkutucu bakışlarını üzerimde hissediyorum.Konuşmasa bile benden nefret ettiği başlangıçtan beri yaptığı hareketlerle apaçık ortada.Kim olduğunu benden ne istediğini bilmiyorum.Beni orada yakaladığı andan bu tenha yere gelene kadar düşündüğüm tek şey en son ne yaptığım.Neden bu halde olduğum ve ne hale geleceğim.

Yakalandığımda benimle işi olduğunu söylemişti.Ne işi var,dahada önemlisi kim ? Bulunduğumuz yer buz gibi.Yaralarım ilk anlara göre çok daha kötü canım gerçekten çok acıyor.Ve soğuk bana hiç yardımcı değil.O ise halinden gayet memnun görünüyor.Üşür gibi bir hali olduğunu söyleyemem.

Oturduğum yerin tam karşısında ufak bir pencere var hava karanlık ama ay ışığı sayesinde deniz gözüküyor.Birde çok uzakta,karşı kıyıda yanan ışıklar var.Evlerin ışıkları.Öyle değilse bile kafamdaki gibi olmalarını istiyorum.Şu an o rahat sıcacık evlerden birinde olduğumu hayal etmek bile huzur veriyor bana.

Ama gerçek dünyaya dönmek zorundayım.Karşımda duran bu adamın ne yaptığını,ne yapmaya çalıştığını anlamaya uğraştığım gerçek dünyaya.Onu inceliyorum olduğum yerden.Uzun boyu,biçimli yüzü,güzel elleri ve daha bir çok harika yeri.

Uzaktan fazlasıyla kusursuz.Ama şu kısacık zaman diliminde tanıdığım adam korkunç biri.Ve bu özellik diğer tüm harika yanların üstünü kapatıyor.

Onu izlediğimi anlar gibi gözlerini gözlerime sabitledi.Bu çok rahatsız edici.Bu andan kurtulmak istercesine gözlerimi tekrar pencereden görünen denize diktim.

Sahile vuran hırçın dalgalar,pencereye çarpan asabi rüzgar,yaralarım, ben ve akıbetimi belirleyecek hiç tanımadığım bir adam.Sanırım uzun bir süre sonra ilk kez korkuyorum.

Bu hissi yaşamayalı uzun bir zaman olmuştu.Kazağımın kollarını sanki beni biraz olsun ısıtacakmış gibi ellerime doğru çektim.Bunu yapmamla hafifçe yırtılan omuz kısmı biraz daha büyüdü.

Tekrar bana doğru dönüp,yüzüme alay eder gibi baktı.Ardından yeni bir sigara yaktı.Geleli çok olmadı.Ama geldiğimizden beri bu içtiğinin kaçıncı olduğunu saymam mümkün olmadı.Bu kadar uzun süre konuşmayınca birini beklediğimizi düşünmeye başladım.Yoksa şimdiye kadar isteklerini söylerdi.

Başımın ağrsıyla gözlerimi kapadım.Birden kulaklarımda kaçmaya çalışırken beni yakaladığında söylediği sözler yankılandı.Beni öldürecekti,ama o zamana kadar bana ihtiyacı vardı.

Beni oradan çıkarırken düşündüğümün aksine takım elbiseli adamlar silahlarını çıkarmadı veya kimse önüne dikilip beni götüremeyeceğini söylemedi ona.

Oysa ben beni kaçırdığına emindim.Ama tek yaptığı şey gayet sakince kolumdan tutup beni kapıdan çıkarmak oldu.Bağırmaya yada kaçmaya çalışmadım.Ne yaparsam yapayım yakalanacağıma emindim.Ardından arabaya bindik ve buraya geldik.

''Bana ne olduğunu biliyor musun ? '' Birden ağzımdan çıkan bu hazırlıksız cümle belkide uzun bir konuşmanın başlangıcı olur kim bilir.

''Hatırlamadığına inanacağımı sanmıyorsundur umarım.'' Haklıydı,onun yerinde ben olsam bende kesinlikle inanmazdım.Üstelik benimle ilgili şeyler bildiğinede eminim.Ciddi şeyler bildiğine.

''Adamlarının beni ne hale getirdiğinin farkında mısın ? Sana yemin ederim hiç bir şey hatırlamıyorum.''

Aklımda kalan son şey yok etmem gereken içinde bir çok şirketin geleceğini etkileyen bilgilerin olduğu bir kasaydı.Ona ulaşmam içindekileri yok etmem gerekiyordu.

PİYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin