° Şeytan, günah tohumlarını onların ruhuna saldı. Ve kurbanlarının dipsiz dehlizlerinde, gün geçtikçe dallanıp budaklanan eserini seyrederken kendiyle gurur duydu.
Hiçbiri masum değildi. Üzerinde ucu kor, kirli oyunlar dönen Çakıl dahi boğazına kadar çamura batmıştı.
Bu hikayenin kazananı yoktu. Çünkü onlar en başından kaybetmişlerdi. Bu hikaye; benliklerini iblise satan acizlerin, daha çoğunu kaybetmemek adına verdikleri bir ölüm kalım savaşıydı.
Burası Karavan'dı.
Burası küçük çocukların cinayetini her bir çıkmazında hissedebileceğiniz bir idam sahasıydı.
Burası kan kokardı.
Ve burada ancak kana susayanlar iktidar kurabilirdi. °
3 Kasım 2017
Bugün benliğimin; bütün işlediğim günahlardan, kendi ellerimle tutuşturduğum ve onu geçmişimle harladığım cehennem nârıyla cayır cayır yanarak arınma günüydü.
Çünkü Kutup Saygıner cehennemin ta kendisiydi ve yüreğindeki intikam ateşi soğumadan o ateşe bin mislini ekleyerek önüne çıkan herkesi yakıp kül etmeye devam edecekti.
Ben ise onun en hassas noktasına - kendi değimince - geçmişine ihanet etmiştim ve bu ihanetim, zamanı geldiğinde ellerimle yarattığım cellatımın hiç acımadan boynuma dolayacağı ipin en büyük habercisiydi.
Zaman bütün yaralara devadır derler. Oysa geçen her saniye onun öfkesiyle aynı safta olduğundan kabuk bağlaması gereken yaralarımı, daha da derin bir hale getirmekten başka bir işleve yaramıyordu.
Yine kendimi olası her ihtimale karşı hazırlamıştım. Zehrini akıttığı kelamlarıyla ruhumu kanatmasına izin verecek ve beni en ağır zaaflarımla hedef almasına karşı koymayacaktım.
Edeceği her hakareti sineme çekecek ve onların idam ettiği masumane düşüncelerimi, zamanında çocukluğumu ve hâyallerimi gömdüğüm mezara yollayacaktım. Hep böyle olurdu zaten. Onunla olduğun her an senden bir parçayı daha kökünden kurutması ihtimaliyle yaşardın.
Haket ya da haketme; sana biçtiği ömür ve inşaasının temellerini, ona ilk yanlışını yaptığın günden beri atmış olduğu hazin sonun gerçekleşmesi yalnızca iki dudağı arasından özgür bırakacağı tek bir lafına bakardı.
Lakin tek bir şeyi sarsmasına ve ona zarar vermesine izin vermezdim. Ruhuma doğrulttuğu namlunun ucunu tek bir şeye çevirmesine - şimdiye kadar nasıl fırsat vermediysem - ne bugün ne de daha sonrasında olanak tanımayacaktım.
Beni herşeyle yaralayabilirdi.
Fakat onu koruyabilmek pahasına önüne hiç kuşkusuz gözümü bile kırpmadan siper olduğum aşkımı, asla!3 sene önce
Sağır edici sükunete nazaran beynimde bir türlü susmak bilmeyen çığlıklar ellerimi kulaklarıma bastırarak başımı sertçe iki yana sallamama neden oldu. Ellerine bulanan kana aç ruhu, ona ölümü ihtiraslı sunan adamın; Azrail'in ayak seslerini anımsatan komutları bedenimdeki tüm kanın çekildiği hissine kapılmama neden oluyordu. Ben daha önce kimseyi öldürmemiştim.
Karşımdaki acıdan kıvranan ve şaşkınlığı simasındaki her bir kareye ilmek ilmek dokunan oğlana bir anlık olsa da mahçubiyetle baktım. Ellerime sinen kan kokusu başımı döndürüyor, mantıklı düşünebilme ihtimalimi tepetaklak ediyordu. Hemen sonra yüzümdeki pişmanlık ifadesini hiç düşünmeden silip attım. Bu işe bir kere başlamıştım ve sonunu getirmeden geri dönersem kendi ellerimle ölüm fermanımı yazmış olurdum. Henüz adını dahi bilmediğim en fazla ondokuzunda gösteren oğlanın üzerine binip tüm ağırlığımı bedenine verdim ve onu yerle aramda sıkıştırdım. Daha az önce hiddetle omzuna sapladığım çakıyı tereddüte mahal vermeden boğazına götürdüğümde gözlerindeki acı, iktidarını korkuya devretmişti. Çakıyı boğazına yaslar yaslamaz kulağına doğru eğildim ve hayatına son vermeden önce bir kez olsun onunla iletişime geçmeyi denedim. Sakin ama tehdit yelleri estiren sesimle " Adın ne? " diye sordum. Altımda inleyen bedeni kasılırken soluk soluğa kalmış nefesini kendini zorlayarak düzene soktu ve dudaklarını araladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruha Sirayet #Wattys2018
Teen FictionBölümler düzenlemeye alınmıştır. Başlangıç: 5 Ocak 2018 ~¤~ --- ----- ------- --------- Sessizliğin ezgisine kulak kabartarak şarkı olup ruhuma dokunmasına izin verdim. Öyle bir ezgiydi ki bu, kelimeler yanında dilsizdi. Kutup'un biribirine kenetle...