Multi 🌙 ( Çakıl, Kutup, Ayvaz )
°°
Ruh, nefsin her daim kaybedeceğini bilerek oturduğu bir kumar masasıydı. Bir uca nefis yerleşirken öbür uca şeytan kurulur,malzemesi elem ve göz yaşı olan kadehlerini tokuşturarak şeytanın seçtiği kurban üzerine bahis oynarlardı. Bütün malvarlığını kaybeden nefsin kirli parmakları son olarak aşka uzanırken aşk ise diğer aşamalardan galip gelen şeytanın, üzerine oynayacağı en büyük kozdu. Eğer başarılı olursa rakibini nakavt ederdi.Kaderim, yaşam avizesinden sarkıtılarak geleceğin boynuna dolanan bir ipti. Zaten asıl korkutucu olan da gelecekte öleceğini bilmek değil, geleceğinin ölü olduğunun farkına varmaktı.
İşte ben buydum. Üzerine şeytanın bahisler oynadığı, geleceği ölü olan ve dahi ebedi ölüm olan aciz kız.
Beni yaşamda yenmiş olabilirsin hilekar ifrit, ama inine geri tün zira aşkın dizginleri ancak benim elimde. Ne sana ezdiririm ne de varlığıyla ezilirim. Ben Çakıl Meran, aşkı kumar oynamadan kazanıp vuslat bulunca şeytana kıçıyla gülecek olan kendisi ölü, aşkı diri kız.
İşte duy sesimi ölüler, de haykırır.
Duy ve anla, aşk benim cenettim ve beni kendinle cehenemme sürükleyemeyeceksin. Elbet bu kumkuma misali zemheri dinecek.
O zaman nihayi kazanan ben olacağım!¤
Başımda hissettiğim hiddetli ağrıyla yüzümü buruşturup açılmamak için direnen göz kapaklarımı araladığımda çehreme nüfuz eden yoğun ışık, gözlerimi kısmama neden oldu.
Bir kaç saniyemi saf ışığa alışmak için geçirmenin ardından görüş açıma Arel girdi. Yatağın yanındaki benj rengi koltukta, yumruk halindeki elini çenesinin altına yaslamış bir vaziyette uyuyordu.
Anlaşılan başımda nöbet beklemişti.Arel, benim en eski dostumdu. Geçmişime tanıklık eden tek insandı. Oldukça ketum bir kız olduğu için onun varlığı beni rahatlatıyordu. Kimseye geçmişimle alakalı bilgilerimi paylaşmayıp her koşulda yanımda ve acıma ortak olan yegane arkadaşımdı.
Onunla ilk ortaokulda tanıştığımızı hatırlıyorum. Ondört yaşında falandık o zamanlar, oysa şimdi Arel de ben de yirmi üç yaşımıza ayak basmış ve bir ömrü yarılamıştık.
Bakışlarımı ondan alıp nerede olduğumuzu algılamak adına etrafı dikkatlice taradım. Soft tonda duvar kağıtları, bir kaç eski mobilya ve duvardaki lekeli, boydan aynayı görünce buranın bizim monotonlaşan durağımız; Vebal olduğunu anladım.
Vebal, Karavan'ın merkezi sayılırdı.
Bütün gürültüden uzak, sakin bir mekan olmasına rağmen Karavan'da kuş uçsa ilk burada duyulurdu.Karavan, illegal işlerin şah damarı olan topraklardı. Karavan'da adalet kavramı işlemez, kuraldışı olan her şey sıradanlaştırılırdı. Birisi adam öldürse üzeri örtülür, hırsızlık yapsa görmezden gelinir, sabahlara kadar içip sızsa tebrik bile edilirdi. Ve burada bir kişinin sözü geçerdi; Karavan'ın her bir karışında ayak izleri bulunan adam, Kutup Saygıner'in.
Aslına bakılırsa Karavan, Vebal ve Anka'yı matruşka bebeklere benzetiyordum. Her biri iç içeydi ama ortak bir amaca hizmet ediyorlardı; kötülüğü meşrulaştırmak.
Anka.. İstesem de istemesem de bel bağladığım tek insan topluluğu, ailem. Ben ve benim için Anka'da bulunanlar ile Kutup ve sayılı çevresi tarafından oluşturulmuş yedi kişilik uyuşturucu çetesine, Kutup tarafından verilen uçarı ad.
Karavan'ı canlı kılmak ancak bizim elimizdeydi. Eğer Anka görevini yerine getiremezse bunun ceremesini tüm Karavan halkı çekmek zorunda kalırdı. Bundandır ki Kutup bir söz söylerse o kanun kabul edilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruha Sirayet #Wattys2018
Novela JuvenilBölümler düzenlemeye alınmıştır. Başlangıç: 5 Ocak 2018 ~¤~ --- ----- ------- --------- Sessizliğin ezgisine kulak kabartarak şarkı olup ruhuma dokunmasına izin verdim. Öyle bir ezgiydi ki bu, kelimeler yanında dilsizdi. Kutup'un biribirine kenetle...