Karar

1.5K 30 7
                                    

"Megan? Hiçbir şey söylemeyecek misin?" diye sordu annesi.

Tamam bir şey söyleyeceğim, diye düşündü Megan ve ayağa kalktı. Sırtını onlara dönerek camdan dışarı baktı; kendi kendine sımsıkı sarıldı ve tişörtünün yan dikişlerini avuçlarının içine aldı . Bu çok yanlıştı. Megan her zaman kusursuz bir evlat olmuştu . Ne kadar üzülse , kızsa ya da kuralların birçoğunu haksız bulsa da hislerini hiçbir zaman ailesine yansıtmamıştı. Hayatında bir kez olsun onlara karşı çıkmamıştı. Ve orada günün pop yıldızı gibi giyinip mini eteği ve göbeği açık tişört ile kırıtarak gezmeyen tek kızdı. Ailesi ne kadar şanslı olduklarının farkında değiller miydi?

Megan, pencereden, kusursuzca kesilmiş çimlere ve mükemmel bir şekilde düzenlenmiş çiçeklere bakarken hep kusmadan önce gösterdi belirtileri hissetti. Ve sandıki dışardan bir güç onun üzerine çalışıyormuş gibiydi; olacakları durdurabilecek hiçbir şey yoktu .Döndü ve onların yüzüne baktı . Nefesini tutarak;"Ben gitmiyorum," dedi.

Bunları söyleyebilmek için tüm cesaretini toplamıştı ve söyledikten sonra da bunu yapabildiğine inanamadı.

Kimse yerinden kımıldamadı. Megan, bedeninin dışında bir deneyim yaşıyordu sanki. Tıpkı Amerika'daki yarı final maçında baygınlık geçirip banklara takılarak düştüğünde olduğu gibi. Yani etrafında olup bitenlerin farkındaydı;ama sanku orada olan o değildi. "Ne dedin sen?" dedi babası.

"Ben gitmiyorum. Güney Kore'ye taşınmıyorum," dedi. Megan ve hala ağzından çıkan kelimelere inanamıyordu.

Anne ve babası bakıştılar. Odadaki kişinin Megan olduğuna onlarda inanamıyor gibiydiler.

"Özü dilerim Megan, senin için zor olduğunu biliyoruz," dedi annesi. "Ama sadece iki seneliğine oraya gidiyoruz; üniversiteye gideceğin zaman geri dönmüş olursun."

İki sene. İki sene? Ne biçim bir insan iki senenin önüne ' sadece ' kelimesini koyabilir? "Hayır. Gitmiyorum ," dedi Megan yeniden ve babasının patlamadığı her saniye daha da cesurlaşıyordu. "Bunu bana yapamazsınız.Bu benim hayatım ve ... burada yaşamak istiyorum! Arkadaşlarımla ! Demek istediğim, futbol takımına ne olcak? Ve okul balosu? Ve..?"

Ben Palmer ve mükemmel gamzeleri! diye içinden isyan etti.

"Megan"

"Artık bıktım anne ! Taşınmaktan nefret ediyorum. Artık bunu yapmak istemiyorum. Neden taşınmak zorundayim ki?"

Megan'ın babası derin bir nefes aldı havayı geri sorulduğunda burun delikleri kocaman oldu için. Eşi ile tekrar bakıştılar; her zaman yaptıkları gibi sessizlik içinde iletişim kurdular.

"Belki başka bir seçeneğim olabilir," dedi annesi sonunda .

Megan ümitlenmeye bile korktu. "Nedir? "

"Baban ve ben gitmek zorundayız," dedi annesi alyansı ile oynarken."Eğer gerçekten kalmak istiyorsan..."

"Tracy ile kalabilirim?" diye ağzından kaçırdı Megan.

"Hayır...hayır," dedi babası "Dale-Franklinler'in zaten işleri başından aşkın . Bunu biliyorsun."

Megan gereğinden fazlasıni biliyordu.Tracy 'nin ağabeyi Joe mezun olmuş ve babasının "Yaşasın Karacılar" tavrına rağmen Bahriye Akademisi' ne gitmişti. Joe'nin taşınmasıyle Dale-Franklinler' in üç odalı evinde boşluk olmuştu; ama Tracy hala kız kardesi Brianna 'yla odasını paylaşıyordu ve ağabeylerinden büyük olanı da hala bodrum katındaydı.

"Peki ne o zaman ?"

"Dün akşam baban John McGowan ile konuşuyordu," dedi annesi

"Jogn McGowan mı? " diye tekrarladı. Megan aptallaşmış bi şekilde . McGowan babasının tıp fakültesi eski bir arkadaşıydı.

"Biz Güney Kore'de deyken o ve Regina sana seve seve göz kulak olabileceklerini söyledi." Annesi bu cümleyle sanki Megan'ın aklını başından almamış gibiy; "Senin pek ilgeleneceğini düşünmemiştik. Ne de olsa Güney Kore yeni bir kültürel deneyim için harika bir fırsat. Ama eğer .. bu konu çok ciddi.."

"Jon McGowan," dedi Megan

"Evet. John McGowan," diye yanıtladı babası. "Sen iyi misin? "

Bunlar kafayı mı yemişti ? Bunlar, onaylanmış, tastik almış deliler miydi? İlk önce onu Uzak Doğuya götürmek istediler sonrada Bostan Massashusetts'te McGowanlar' ın evine postalamayı teklif ettiler .

"Erkekleri alışmak biraz zaman zaman alır; ama anlaşacağınızadan eminim," dedi annesi. Erkekler mi? Megan gözlerinde bir anda bir sürü erkek canlandırdı: Dişleri eksik, suratlarına kırmızı boyalı dondurma bulaşmış, bit kadar gözleriyle sinsice gülen bu çocukların , evin arkasındaki köpek yavrusunu göstermek için kendisini kandırıp ağaçtan baş aşağı astıklarını hayal etti. Yağlı saçlı, tombul bacaklı ve şeytanımsı küçük erkekler.

Yerden aldıkları sakızı çiğneyen, saçlarını çeken, cepleri solucan dolar erkekler.

"Kaç kişilerdi?" diye sordu Megan ve titreyerek koltuğun ucuna oturdu.

Annesi ve babası bunu biraz düşünmek zorunda kaldılar . "Yedi kişiler zannediyorum," dedi babası.

"Sıkı bir grup."

Megan da sıkı bir grup olduklarini düşündü.

Hala çamurlu elleriyle onu mıncıklayan veletler olamazlardı değil mi ? En son yedi sene önce görmüştü onları ; çoğu Megan la yaşıttı . Yani şu an -yutkundu- ERGENLİK ÇAĞINDAKİ ERKEKLERDİ.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 05, 2013 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Erkekleri Anlama Rehberi (Basılmış Kitap)Where stories live. Discover now