NPOA-2

1.2K 2 1
                                    

"-selam" dedim, jest ve mimiklerimle de desteklemeye çalışarak,

"-merhaba" dedi gülerek, harika bir ses tonu.. hayal etsem o kadar güzelini, o tipe yakışanını bulamazdım.

"- ismin ne? tsigalko ben"
"- ayşen ben de, memnun oldum, nerden?"

"-bursa, sen? (gene gülümsemeye çalışıyorum, o ara elde kitap defter yürüyoruz bir yandan)

"-istanbul benimde"

bursa ya gelmiş bir kaç kere, kapalı çarşıyı, zafer plazayı filan konuştuk, eh tabi ben de istanbul gezilerimden bahsettim biraz.

neyse biz böyle konuşa konuşa servislere kadar geldik nerdeyse, o ara yanındaki tipsiz arkadaşı demesin mi;

"ya ayşen ben senden fotokopi alacaktım, onu halledelim mi?"

diye, vay aq..ne güzel yan yana gidecektik, yol da merkeze kadar en az 25-30 dakika, iyice tanırdım, tam da ideal bir başlangıç olurdu işte..

ama illa birileri hayatınıza limon sıkmak zorundadır ya beyler, bu her zaman böyledir işte, sen plan yaparsın, birileri gelir içine sıçar
dedim ben de bekleyeyim sizi,

öbür kaltak hemen atıldı, "yok yaa gerek yok valla" diye, ulan sana mı sorduk? yolda muhabbet sırasında bunla da tanıştım ama pek siklemedim tabi, benim gözüm dünyayı görmüyor zaten..bu da aklı sıra gıcıklık mı yapıyordu ne bok yiyordu anlamadım.

bu öyle diyip kız da nezaketen "cidden gerek yok beklemene" filan deyince, ne yapayım bende, yavşak değilim ya..zaten göt soruyla gelmişim bin bir bahaneyle tanışmışım, ben de üsteleyecek yürek nerde?

içimden söve söve bindim minibüse, o gece gene tavanı seyrettim sabaha kadar..
hafta sonu bizim tayfadaki çocuklardan en yakın olduğuma bahsettim konudan,
abi ben anlamıştım zaten, paso o tarafa bakıyordum dedi, güldü.

dedim la ne yapayım, biraz taktik ver, bir şeyler paylaş, ben harbiden kaptırdım galiba kendimi,

kız sınıf arkadaşın, muhabbeti de bir şekilde kurmuşsun, artık işin zor kısmı geride kaldı, her şekilde bahane bulursun, dışarı filan da çıkardan mı 1-2 kere, zaten olacağı varsa olur kanka, dedi.

doğru, ama ben şehirde yabancıyım bir bok bildiğim yok ki?..

neyse hafta sonu bunla çıktık dışarı, adam şehrin yerlisi.. öğretti bana 2-3 mekan, aklıma yazdım.

ne var yani ayıp mı aq, bir arkadaş olarak onu dışarı davet edeceğim, bu kadar basit.. bunda ne ayıp var ne de günah, seviyorum beyler, duyguların en saf ı, en asili..
bu ara bizim tayfadaki piçlerden biri de msn den bizim sınıfta olan ama ilk hafta gelmeyen bir hatunla tanışmış, diyor onu da alırız gruba filan, o ara tabi facebook macebook yok, yonja diye sikik bir şey var, bilirsiniz..

her neyse, tabi ben ayşenden hoşlanıyorum filan ama o ara da mecbur gruba uyacaz diye yine o 4 e 4 grupla takılıyorum, gruba alırız dediği de o grup işte..

hafta sonu geçmek bilmedi, yahu insan okul başlasın, sabah erken kalkayım, okula gideyim ister mi? istermiş.. yemin ediyorum sabahın altısında kalkıyordum saçımı başımı düzelteceğim diye..

günler geçti, pazartesi geldi, o sabah gene içim içime sığmıyor, bir şekilde kontağı sağlamışım, artık işi ilerletmeye bakacağım, ortak noktalar bulacağım falan filan..

geldik okula, o ara bizim piç, serhat, bu bahsettiği kızla beraber binanın önünde, bir önceki minibüsle gelmiş heralde,

ben sınıfa gideyim, ayşen i göreyim diye kuduruyorum, ama bir yandan da adamlar, hatunlar kapının önünde, götümü dönüp nasıl gideyim..

yeni kızla tanıştık biz de, ebruymuş adı, hoş kız, izmirli, tiki desen dersin ama iyi bir kız gibi duruyor, sanki yaramızlık yapabilme çabasında olan muhallebi çocuğu gibi, beceremeyecek yani belli, tiki olmayı, cool olmayı beceremiyor..

biraz kapı önün muhabbetinden sonra girdim sınıfa,
direkt girişte pencere kenarını görüyorsun zaten, ayşen, ay gibi parıldıyor tam karşıda, selam vereyim diye sıralardan birine oturana kadar ona doğru baktım, az daha sivri yer sikime giriyordu, görmedi, yine gülümseye gülümseye, heyecanlı ifadesiyle birşeyler konuşuyor etrafındakilerle..

kös kös oturdum aq sıraya..
bir şarkı daha vereyim,
http://fizy.com/tr#s/2b7hc1

oturduğum yerden paso buna bakıyorum gene tabi,

o ara bizim çocuklar-kızlar da geldiler,
gruptaki kızlardan 4 ü bizim sınıfta, biri aynı bina ama başka bölüm, bizim sınıftan bir tanesinin liseden arkadaşıymış.

neyse yerleşiyor millet, ebru geldi yanıma oturdu, "oturdum ama böyle, gelecek yoktu demi?"
"yo yo önemli değil, hoş geldin (malca gülümsedim)"

önemli aq..önemli, sana kalk diyecek halim yok herhalde oturduktan sonra..

ders başladı, ben gene duvar kenarındayım, ama gözler paso pencere tarafına bakıyor..

tabi ben o ara hiç farkında ya da hesabında bile değilim ama şimdi düşününce anlıyorum ki, ebru bütün ders yan gözle onu izlediğimi düşünmediyse adımı değiştiririm..
ders bitti,
grupla dışarı çıkıcaz gene, ayşenden tarafa baktım, gördü bu sefer, gülümsedim, gülümsedi..

dedim "ben geliyorum şimdi siz çıkın" bunlar gitti, ben de o ara ayşen in sıraya kadar gittim, ulan ne cesaretli adammışım ha şimdi düşünüyorum da, toy-salak cesareti varmış demek ki,

tipsiz arkadaşıyla oturuyorlar, "naber?" dedim.
o da iyi falan filan derken biz gene kaynaştık orda, yanına filan oturdum, simitinden ikram etti. bu sefer arada arkadaşına da laf atıyorum ki gene arıza çıkarmasın.

biz konuşurken ders arası çoktan geçmiş bile, zaman nasıl aktı anlamadım..

bizimkiler döndüler, ben de o ara sırama gitmiştim durumu çakmasınlar diye, olayı sadece yakın olduğum arkadaşım yani okan biliyor, o çaktı tabi durumu da, serhat piçi hemen, "abi niye gelmedin ya dışarı" bilmem ne diye laf yaptı iki dakikada,
bir şeyler uydurdum, aq sanki hesap vermek zorundayım, ama kafa işte..o zamanlar kim böyle düşünebiliyor.

o ders ebru paso espiri yapmaya çalıştı yanımda, ben de gülmeye.. hoca az daha dersten atacaktı konuşuyoruz diye, ayşen kim bilir neler düşündü.. belki de sikinde bile olmadı..ama sonuçta istemediğim dallar budaklanıyor gibi bir his oluşmaya başlamıştı içimde..
günler geçti..

3. haftanın ortalarına geldik diye hatırlıyorum,

ben o ara ayşen e her geçen gün daha fazla tutuluyorum, ama grupla da aynı oranla daha samimi oluyorum, beyler, henüz gitmeyenlere ya da yeni başlayanlara tavsiyem olsun,

üniversite de grup her şeydir..sen, etrafındaki adamlar kadar sensin..ya bir gruba dahil olacak, ya da kendi çevreni kendin yaratacaksın.. yoksa 4-5 sene boyunca yarak gibi elde defter gider gelirsiniz okula loserlar gibi.. öyle yalnız, ıssız adam havaları işe yaramıyor bilesiniz.

bizim grubun bir kötü özelliği vardı.. inanılmaz sigara içiyorlardı. o zaman da tabi kapalı alanda yasak filan yok, bunlar da baca gibi çekiyorlar anasını satayım, ben nefret ederim, ağzıma filtresini sürmemişimdir hala daha, çok rahatsız oluyorum.

öyle ki arada bir 5 dakika yanlarından ayrılıp nefesleniyorum filan..

Nasıl Piç Oldum AnlatıyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin