Çocukluğuma hiç inmeyeceğim,
güzel bir lise hayatı geçirdim, mutluydum, arkadaş çevrem genişti ve geyiğin de ciddi muhabbetin de her türlüsünün yapıldığı harika bir grubum vardı.
kızlarla aram her zaman iyi olmuştur, sınıfın sevilen çocuğuydum diyebilirim. iyi niyetliydim, sınıfımdan hiç bir kıza yan gözle bakmadım, sevgililerim oldu,
reddettiklerim oldu, reddedilmelerim oldu,her şeyi yaşadım lise sıralarında.. yaşadığımı sanmışım oysa, oysa hayat daha yeni başlıyormuş da haberim yokmuş benim..
dediğim gibi, iyi bir lise, iyi bir ortam, mutlu bir ergenlik dönemi,netice itibariyle bu da iyi bir öss başarısı getirdi, kalburüstü bir üniversitenin iyi bir bölümüne girdim,
işte benim, bugünkü ben olma hikayem de o zaman başladı
ilk günümü hiç unutamam,herhalde kendini kasmaktan 1-2 cm genişlemiştir vücudum,
düşünsenize, o sıcak arkadaş ortamından çıkmışsınız, leb demeden leblebiyi ağzınızdan alan kankalarınız, karı kız ortamınız, gittiğiniz kafeler, oturduğunuz pastaneler, ananız babanız, hepsi ardınızda kalmış.
ve sizinle benzer duyguları yaşayan, farklı kültürlerden, yurdun farklı köşelerinden, farklı yaşantılardan, farklı ortamlardan 60 küsür insanla aynı sınıfa konmuşsunuz. o atmosferin elektriğini hayal edebiliyor musunuz?
üniformalar gitmiş, herkes deyim yerindeyse cicilerini giymiş, o gün üniversitenin ilk günü..
önceki iki geceden yurtta tanıştığım elemanlarla sınıfa girdik,
eşyaları koydum, daha pek kimse yoktu, erken gelmişiz.sonra bu çocuklardan birinin tanıdığı kızlar ve onların da arkadaşları var, neyse biz 4 e 4 grupça takıldık biraz dışarda,
ben de bir yandan diyorum ki "iyi lan gene ilk günlerden insan tanımaya başladık" ama inanın içimde öyle dalgalı bir deniz var ki anlatamam, yeni bir ortamın ve yeni insaların verdiği o tuhaf "aman sikko bir hareket yapmayayım" telaşı bir yandan, bütün bunların güzelliğinin verdiği heyecan bir yandan.
neyse ki herkes sıcakkanlıydı da * benim de gerginliğim azalıyordu böylece.dersin başlamasına yakın sınıfa bir gittik, tribün gibi dolmuş, söyle bir göz gezdirdim ki daha ilk anda gözüme çarpan olay şu "sınıfın en az 3 te 2 si kız"
gözlerim yaşardı aq..böyle olacağından haberim yoktu, cennete düşmüş olmalıydım.
geçtik sıraya oturduk, muhabbettir gidiyor, ön sırakiyle laflaşıyoruz, arka sıradakiler bir şey soruyor derken her şey harika.. sınıfta o yeni tanışan insan kalabalığının iç gıcıklayıcı uğultusu filan..
tüm bunlar akıp giderken onu gördüm, hani bizim klasik deyimimizle hayatımı siken kızı..
gerçi artık hayatımın sikildiğini düşünmüyorum şimdiki aklımla,
sadece değişmiş işte, bu değişimden memnun muyum? eski ben, bozulmadan, yaralanmadan, kirlenmeden bu yaşıma gelseydi nasıl olurdu? bilemiyorum,ama bundan şikayet edecekte değilim..
işte, onu gördüm, cam kenarında, benim sırama göre ön çaprazımda oturuyordu.
bense duvar kenarında, huyum olduğu üzere duvara yaslanmış, son derece rahat, kahvede gibi takılıyorum. aramızda orta sıralar ve en azından 3-4 metre var,ama o büyülü an da, öyle bir kitlenmiş ki gözlerim, sanki hemen yanıbaşımdaymışcasına, sanki sınıfta sadece o ve ben varmışcasına..
etrafımdaki uğultu iyice anlaşılmaz olmuştu, yanımdaki adamların konuştuğunu duymaz, anlamaz olmuştum.. sadece o ve heyecanlı heyecanlı etrafa gülümseyip birileriyle laflaşan o sevimli surat vardı gözlerimin önünde.. kitlenmiştim, dalıp gitmiştim adeta..
size yalan söylemeyeceğim,
ben lisede çok fazla kızla çıkmadım beyler, hele aşık olmak? sevmek? teğet bile geçmedi emin olun..