-3-

225 45 30
                                        

( Pachelbel - Canon in d major )

Genç kız ertesi sabah uyandığında, tamamen kendisine yabancı olan bir yerdeydi. Yatağının yumuşaklığı, bu konfor...Odanın içindeki lüks eşyalar... Gözlerini hafifçe açıp yavaş yavaş seyre daldığında anımsıyordu bir şeyler. Dün korkudan karşı çıkmak şöyle dursun, üzerinde düşünmeye dahi cesaret edemeden kâbul etmişti kendisine yapılan teklifi. Sonrasındaysa, önünden geçmeyi dahi hayal edemeyeceği  saraya getirilmiş, kısa boylu adamın arkadaşının verdiği emirle bir odaya yerleştirilmişti. Ayağa kalkıp kaldığı yeri incelemeye başladı. Dün yattığı gibi uyuduğundan fırsat bulamamıştı bunu yapmaya. Her şey öyle temiz, öyle yeni ve düzenli görünüyordu ki...Chaewon kendisini bir pislik gibi hissetti. Ardından yatağın kenarında duran kemanına takıldı gözleri ve bu his daha da arttı. Chaewon buradaki her şeyden ucuz ve kötüydü. Hak etmemişti bunu...Gerçi burada kendisine ne yaptıracaklarından emin değildi. Bir köylü kızını müzisyen değil hizmetçi yaparlardı sadece. Aklına bir sürü düşünce geliyor, kendisini küçük görmeden duramıyordu. En son birkaç saat içinde buradan atılacağını düşünmeye başladığında odanın kapısı açıldı. Düşüncelerine öyle dalmıştı ki bu, korkudan sıçramasına sebebiyet verdi.

"Affedersin, korkutmak istememiştim." Kahküllü bir kızdı konuşan. Gerçekten de kötü bir niyeti yok gibiydi. Chaewon rahatlatmaya çalıştı kendisini, kıza zoraki bir gülümseme sunarken. "Adım Jiwoo. Senin adın ne?"

"Chaewon."  Fakat ismini söylerken gülümsemesi oldukça garip bir hâl almış ve tüm korkusunu belli etmeye başlamıştı. Neyseki Jiwoo pek üzerinde durmadı, içeri girip elindeki kıyafetleri yatağın üzerine bırakırken.

"Bir şeye ihtiyacın olursa bana seslenmen yeter, buralarda olurum. Ama şimdi hazırlansan iyi olur, Beyefendi seninle kahvaltı etmek istiyor. Bekletme bence." Kapıya doğru yöneldi. "Hemen giyin, yolu göstereyim sana." Fakat kapıyı açtığında bir adamla burun buruna gelince bir daha korktu Chaewon. Birkaç adım geriledi fakat Jiwoo onun aksine şaşkın değildi. Kendisine uzatılan kâğıdı alıp cebine sıkıştırdı. Hemen sonra adam ona göz kırpıp uzaklaşırken Chaewon'un neler döndüğünü anlaması uzun sürmedi.

"Affedersin...Anlarsın ya işte...Yakında Sooyoung'la evleneceğiz. Sanırım o zaman sarayda hizmetçilik yapmayı da bırakırım." Artık cümleleri bir açıklama olmaktan çıkmış, hayallerine dalıp gitmişti. Biraz fazla derinlere daldığını fark ettiğinde kendisine şaşkınca bakan kızın önünde eğildi birkaç defa. "Özür dilerim. Ben dışarıdayım."   Bu sefer çıkıp kapıyı kapattı gerçekten de. Chaewon ise odada, yatağın üzerinde uzanan kıyafetlerle bakışıyordu. En üstte duranı alıp üzerine tuttu önce. Kumaşı kendi giydiklerine hiç benzemiyordu. Yumuşacık ve parlaktı. Kaşları çatıldı, yine incelemeye dalarsa kendisini bir zavallı gibi hissedecek ve kahvaltıya da iyice gecikecekti. Üstündeki eski ve yıpranmış elbiseyi çıkardı bir çırpıda ve yeni kıyafetini geçirdi üzerine. Saçlarını da bağladığında, en azından bir enkaz gibi görünmüyordu artık. Oysa nasıl bilebilirdi ki "beyefendinin"  bir ezgi sayesinde o enkaza âşık olduğunu?

Kapıyı açtığında Jiwoo onu baştan aşağı süzdü. "Güzel görünüyorsun. Biraz kilo alırsan yüzün de canlanır." Ardından koluna girip sürüklemeye başladı ötekini. "Bir şey söyleyeceğim ama aramızda kalsın... Beyefendi yani...Hyejoo hakkında garip dedikodular vardı. Yumuşak diyorlardı, anlarsın ya hani."

İşin açığı Chaewon bir şey anlamıyordu. En çok da onun bu aşırı cana yakın tavırlarıydı kafasını karıştıran. Gördüğü her yabancıyla dedikodu mu yapardı bu kız? Üstelik 'yumuşak' da ne demekti? Jiwoo konuşmaya devam ettiğinde anladı, "Zayıf, çelimsiz bir şey. Benimle aynı zamanlarda saraya gelmiş ama ben bile bir erkekle münasebet kurdum o bir kız bulamadı kendisine."   Kısaca Hyejoo'yu, dünkü heriflerin cümlelerinin kibar versiyonuyla itham ediyordu. "Fakat dün dayak yediği hâlde çok mutluydu seni getirirken. Sonra biz odanı hazırlarken başımızda dikildi, komutlar verip durdu. Ah bir de konuşabilse garibim...Her şeyi kâğıda yazmak zorunda kalıyor."

Love in G Minor | HyeWonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin