Bölüm:1

78 7 2
                                    

Nedensiz gidişlerin ardında mutlaka vardır bir gerçek açıklama...

Kavurucu sıcak altında beklemekten çok yorulmuştum ve otobüs bir türlü gelmek bilmiyordu.Yine uyanamamıştım.Hala yaz tatilinin etkisindeydim sanırım.Okulların açılması da hiç iyi olmamıştı üstelik.Çalıştığım kafeden ayrılmak zorunda kaldım.Şimdi nerden bulacağım part-time iş diye düşünürken otobüs geldi.Harika!Yine yer yok.Ne bekliyordum ki sanki bu şansla koltukların boş kalmasını mı?Ördüğüm saçlarım sıcak ve nemden kendinden geçmiş halde omzundan aşağı sarkıyordu.Artık bizi kes diyen saçlarım farkettimde belime kadar uzamışlardı.Hayır , hayır şu an ona verebilecek param yok.Babam öldüğünden beri işler yolunda gitmiyordu zaten.Biricik anneciğim beni bırakıp o adamla gitmeseydi şimdi bende her genç kız gibi yaşayabilirdim.Büyükanneme üç ayda bir gönderdiği yüz elli lira karnımızı doyurmuya bile yetmiyordu.Bana da haliyle sabah akşam çalışmak düşüyordu.Bir gün asla affetmeyeceğim Sevda GÜNERİ benim biricik anneciğim!Bu attığın kazığı hiçbir zaman unutmayacağım.

Sonunda yirmi beş dakikalık yol bitti.Kendimi otobüsten dışarı nasıl attım hatırlamıyorum.Tam derin bir nefes alıp kaldırıma çıkacakken birden kitaplarım yerle bir oldu.Aptal çocuk!Neden önüne bakarak yürümüyor ki?

Sonat:

-Şu gözlerini yola bakmak için de kullan çilli!

Ne sanıyordu bu çocuk kendini anlamıyorum.Benimle böyle konuşma hakkını kim vermişti ona.(Iraz mavi gözlerinden ateş saçarak)

Iraz:

-Bana diyene bak.Önüne baksana kitaplar darmadağın oldu.

Sonat kitapların üstünden geçerek gitti.Iraz sinirden küplere binmişti.Birde pervasızca kitaplarına basmıştı genç kızın.Anlaşılan bu yıl hiç iyi geçmeyecekti.Kitaplarını toplamakla uğraşırken çalan zil sesini duydu.Tam bu kadar da olmaz derken şimdi de derse geç kalacaktı.Koşturarak okul bahçesinden içeri girdi.Müdür yardımcısı gözlerini kısmış bu yılın ilk azarını atmak için sabırsızlıkla bekliyordu.Birde ondan laf yemek istemiyordu Iraz.

İhsan Bey:

-Okulun ilk gününden böyle başladıysan işimiz var seninle.12. sınıfsın ama hala başına buyruk davranıyorsun.Bu yılı iyi değerlendir Iraz.Sevdiğim çalışkan öğremcilerimden birisin.Aramız bozulsun istemem.

Iraz'ın gözleri mavinin en koyu tonuydu.Denizin en çıldırmış haliydi onun gözleri.Şimdiyse müdür yardımcısına mahcup gibi görünmek için kaşlarını eğmiş konuşmasını bitirsin diye bekliyordu.O kocaman mavi gözlerini devirmemek için zor tutuyordu kendini.Sonunda müdür yardımcısının yanından ayrıldı.Hocalar çoktan derse girmişlerdi.

Sınıfını bulur bulmaz kapıyı tıklatıp içeri girdi."Olamaz!" dedi Iraz kendi kendine.Sınıfları karıştıracakları aklının ucundan bile geçmemişti.Zaten arkadaşı yok denecek kadar azdı.Şimdi birde bu.Sınıfa göz gezdirdi Iraz.Tek boş yeren arkada ki camın yanıydı.Tek iyi yanı sıranın tamamen boş olmasıydı.Böylece sıra arkadaşıyla anlaşmaya çalışmak zorunda kalmayacaktı.Iraz yerine geçip oturduğunda sınıfın kapısı çalındı.Bu da ne bu o çocuk.Tanımıştı o mavi gözleri.Bugün kitaplarını yerle bir eden çocuktu bu.Kız bu sabah aklına gelince yeniden sinirlendi.Birden çocuk ona doğru gelmeye başladı.Kızın saçından çıkan perçemleri alnını yalıyordu.Çıkan saçlarını kulak arkası etti genç kız.Sonat ona boş gözlerle bakarak "Kenara çekil çilli." dedi.Iraz önce Sonat'ın ne dediğini anlamasada sonra etrafta başka oturacak yer olmadığını hatırladı.Kız inat yaparcasına "Başka yer bul." dedi.Çocuk kızı kolundan tutup ayağa kaldırdı.Yerine oturduğunda genç kız şaşkınlıkla Sonat'a bakıyordu.Etraftakiler bakışıp kıkırdamaya başlamıştı bile.Çocuk gözlerini baktığı noktadan çevirmeden"Otur yerine çilli.İlla kolundan mı tutup çekeyim?" dedi.Iraz "Benim bir adım var." dedi.Sonat içinde hiçbir duygu barındırmayan gözlerle ona baktı.Iraz'ın kalbi ritim değiştirmişti.Sesini daha net duyabiliyordu artık.Iraz gözlerini Sonat'tan kaçırarak yerine oturdu.Soğuktu çocuğun bakışları ama bir o kadar da sıcak.Kız çocuğu düşündü , çocuğun kalbini sonra kendini düşündü kız.Niye düşünmüştü çocuğu böyle o da bilmiyordu.Kafasını sallayıp kendini bu düşüncelerden sıyırdı.Ölen babasını düşündü sonra , ne çok severdi onu.Kendi canından değildi Iraz ama öz kızını nasıl severse bir baba öyle sevmişti Engin Bey Iraz'ı.Kızın gözleri dolmuştu ama ağlamadı.Babasının ölümünde de ağlamamıştı hiç.Gözleri dolmuştu ama tek yaş düşmemişti gözlerinden.Kız bunları düşünürken omzuna bir el dokundu.Ürpermişti Iraz.Gözlerine bakan çocuğu hissetti birden.Uzun zaman sonra ilk kez gözünden bir damla yaş döküldü.Çocuk ona hiç sıcak bakmıyordu oysa "Çekil de geçeyim çilli." dedi soğuk bir sesle Sonat.Iraz ses çıkarmadan yol verdi.Konuşsa sesi titrer ağlard.Yapmadı bunu.Konuşmadı.Çocuk sıradan çıkmış giderken ani bir hareketle geri döndü.Kız şaşkınlıkla ona bakarken Sonat Iraz'ın kulağına eğilip "Ağlama çilli ,ağlayınca çillerin artıyor ayrıca maymuna benziyorsun." diyerek arkasına bakmadan gitti.Iraz şimdi çok sinirliydi .Bu çocuğa böyle konuşma hakkını kim vermişti.

Iraz'ın kalbi sıkışır gibi oldu birden.Yine aynı şey oluyordu.Annesi gittiğinden beri her gün aynı şey... Kız düşünceler içinde kıvranırken tek yakın arkadaşı olan Murat geldi yanına:

-Noldu sana kuzu?Kim ağlattı seni?

dedi endişeli bir ses tonuyla.Gülümsedi Iraz:

-Bir şeyim yok ,bugün seçmeler başlayacak mı?

dedi Iraz konuyu dağıtarak.Murat:

-Bildiğim kadarıyla yarın.Ne o girecek misin yoksa?İkna edememiştim seni.Iraz:

-Şansımı deneyeyim ,kaybedecek bir şeyim kalmadı sonuçta.Hem sende resim yeteneğimi dışarı çıkarmamı istiyordun.Murat:

-Tabi ki istiyorum kuzu.Sen geleceğin en iyi ressamı olacaksın.

İki arkadaş gülüşürken zil çaldı.Iraz bu sıcakta daha fazla okulda duramayacağını anlayınca çantasını alıp dışarı çıktı okuldan.Gazeteden iş ilanlarına bakmaya başladı bir bankta oturup.Sabahtan beri bir şey yemediğini hatırladı.Yorulmuştu da bugün.Karşıdaki simitçiden simit alıp oturduğu banka geri döndü ama ne dönüş!Bankta oturan o mavi gözlü çocuktu.Hayır hayal ,rüya ya da kabus değidi gördüğü.İfadesiz gözleriyle denize bakıyordu çocuk."Orası benim yerim"diye atıldı Iraz.Iraz'ın elindeki simiti kaptığı gibi ısırdı çocuk kıza bakmadan... Iraz şaşkınlıkla ona bakarken Sonat:

-Çok çirkinsin.On sekiz yaşındaki bir kıza göre de vücudun çok çelimsiz ayrıca öyle bakma bana maymuna benziyorsun yine.

dedi simitini yerken.Iraz:

-Ne zannediyorsun kendini.Asıl kendine bak sen yüzün bembeyaz ,ruhun çekilmiş zombi gibi etrafta dolanıyorsun.Seninle uğraşacak vaktim yok!

diyerek arkasına bakmadan gitti Iraz.Her gittiği yerde bu çocuğu mu görecekti böyle?Onunla bırak aynı sırada oturmayı yüzünü bile görmek istemiyordu bir daha.Sinirle sahilde yürürken durdu bir anda.Karşıda balık tutan adama baktı hüzünle.Babası ölmeden önce neredeyse her pazar buraya gelir birlikte balık tutarlardı.Saatlerce oltanın hareket etmesini beklerlerdi.Babasının yanında mutluydu ,güvende hissederdi kendini.On sekiz yaşında bir kızın yaşamaması gereken çok şey yaşamıştı.O kadar da güçlü olmadığını hissetti birden... Denize döndü yüzünü ,rüzgarı hissetti tüm benliğiyle.Kapattı gözlerini dalga seslerini dinlemeye başladı.Babasının Iraz'a küçük kızına her akşam okuduğu şiiri mırıldandı.

"Avuçlarının arasındaki ufacık mutluluktur hayat;

Fazla sıkma onu ,hep sende kalsın diye zorlama.

Serbest bırak yavrum...

Gerektiğinde gidebilsin.

Gitsin ki

Hüznü de yaşa ,acıyı da ,kederi de...

Ah!Benim ay yüzlü kızım.

Bir gün en büyük acın ben olacağım.

Beni de herkes gibi sevmeyi dene.

İnsanları sevmezsen acı da çekmezsin meleğim.

Hayatı sev ama insanları sevme."

Kızın gözünden yaşlar akmaya başlamıştı.Ağladığının farkında bile değildi.Annesi ,büyükannesi ,çevresindeki insanlar hiçbir zaman sevememişti onu.Iraz da onları sevmemişti hiç.Sevmeyede uğraşmamıştı üstelik.O bir tek babasını sevmişti.Üvey babasını.Tek gerçek buydu Iraz için.Babası Engin Bey'de onu sevmişti üstelik.Çok sevmişti hem de Sevda'ya eşine hiç benzemiyordu Iraz.Sevda Hanım'ın her kızdığında da söylediği gibi" Fazla benimseme onu.Saçları bile Barlas'a benziyor.İlk eşime ; huyu, gözleri , her şeyi...O sana ait değil.Onun asıl babası Barlas!."Engin Bey hiç duymadı eşini , Iraz onun kızıydı.Onun kollarında büyümüştü.Mutluluğu , eşinden görmediği sevgiyi, sıcaklığı hep Iraz'da görmüştü.Iraz babasının çilli prensesi , hayatının son aşkıydı.

"Ne Kadar Seviyorsun Dersen; O Kadar İşte.. Tavanı Kadar Sokağın Ve Dibi Kadar Cehennemin..." Nazım Hikmet Ran








SAUDADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin