7. BÖLÜM, GİZLİ PLAN

234K 9.6K 1.6K
                                    

MERHABA...

Benim için farklı olan şeyler, başkaları için normal olabilirdi. Birbirimize yapışık bedenlerimizin verdiği etki ile şaşkınlığım fazlasıyla artmıştı. Geri çekilmek istiyordum. Onu tüm gücümle itip, onu orada bırakmak istiyordum.

Kolları etrafımda birleşikken kısık bir ses ile konuştum. "Yusuf?" Sarılmayı bırakmayıp, başını hafifçe oynattı. "Esra?" Söylediği şey yüzünden gülümsedim. İsmimle hitap etmişti. Bu hareketi yüzünden duygularımı belli edememiştim.

Kızmalı mıydım?

Kesinlikle evet.

Kızacak mıydım?

Hayır.

Biraz daha durduktan sonra geri çekildi. Karanlıkta zor da olsa, birbirimize bakıyorduk. "Kızdın mı?" Daha önce bir erkekle yani 'Yusuf gibi bir yola çıktığım erkekle' bu derece yakınlık kurmamıştım. Kızmam olasıydı. Fakat içimden bir ses bunun normal olduğunu bağırıyordu.

"Hayır. Yani biraz kızmış olabilirim. Haber verseydin daha iyi olurdu." Öylece suratıma bakıyordu. Ona ne olduğunu deli gibi merak ediyordum. Onunla bir şeyler paylaşmak istiyordum. Onun içini görmek istiyordum.

"Ne olduğunu anlatmayacak mısın?" Yüzünde ki ifade daha da sertleşince başını biraz kaldırdı. "Canını yakacağımı düşünüyorsun. Haklısın." Ağacın altına rahat bir şekilde oturdu. Biraz uzağına gidip yanına da ben oturdum. Gecenin en karanlık olduğu zamandı. Odamın ışığı biraz olsun önümüze yansıyordu.

"Benden nefret etmeni istemem." Ben hiç konuşmuyordum. Gözlerini bir yere sabitledi. "Sandığın kadar iyi birisi değilim Esra." Belki de hiçbir zaman yapmayacağım şeyi yaptım. Elimi elinin üzerine koydum. Yüzüme gerçek bir gülücük yerleştirdim.

"Yusuf seni tanımak istiyorum. Kolayı seven bir insan değilim." Elimin altında ki eli kasıldı. Elimi çekip ona bakmaya devam ettim. "Neden?" Onun baktığı yere bakmaya başladım. "İçimden bir ses buna değeceğini söylüyor." Histerik bir şekilde güldü. "Sana karşı fazla hassasım. Bu duygunun geçici olacağını biliyorum." Bu sefer kasılma sırası bana geçmişti. "Gerçekten," dedim bacaklarımı kendime çekip. "Böyle birisi olduğun için canın yanıyor olmalı."

Uzun bir süre cevap vermedi. Söylediği şeyden çıkardığım ise şu olmuştu: Bana karşı oluşacak olan duygularının geçici olacağı.

"O duyguyu çok uzun süre önce kaybettim ben." Bu derece ne yaşamış olabilirdi ki? "Yusuf, artık ne olduğunu anlatacak mısın?" Başını iki yana salladı. Başını bana doğru çevirince gözlerimi kaçırmak istedim. Eli havalanınca eline baktım. Başparmağı boynuma gelince yutkundum. Dokunduğu yerler yanmıştı. Bu etkinin oluşmaması lazımdı.

Olduğu yerden biraz daha bana doğru yaklaştı. Kalbimin atışı hızlanmıştı. Yüzü yüzüme yaklaşınca kulağımın altında olan bir yere öpücük bıraktı. Geri çekilip ifademi ölçerken hızla ayağa kalktım. "Ben gideyim," Bu kadar yakınlık fazla gelmişti. "Teşekkür ederim." Arkama bakmadan içeri girerken en son duyduğum ses bu olmuştu.

*

Bu sabah, gün benden yanaydı. Tüm enerjimi depolamış, harcamak istiyordum. Mutfakta kahvaltı hazırlarken ağzıma birkaç şey attım. Toprak'a mesaj atıp kahvaltıya gelmesini söylediğim de omlet istediğini söylemişti. Onu kırmayıp omletini hazırlıyordum.

"Abi! Uyan hadi." İçeri doğru bağırdım. Masa da her şey tamamdı. Abim, tek gözü kapalı halde geldi. Bu haline gülerek konuştum. "Günaydın."

IŞIĞIN GELDİĞİ YER l KASABA GÜZELİ (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin