SÜRTÜK#1

2.5K 12 0
                                    

SÜRTÜK#1

#Küfür ve yazım yanlışları içerir#


"Evet Peri, bu elbiseyi nasıl buldun? Tam bir sürtük elbisesi! Yani sana göre."

"Bu oyun bittiğinde sana tüm bunların bedelini ödeteceğim biliyorsun değil mi?"

"Ayıp ediyorsun Peri. Patronuna 'siz' demen gerekiyor."

Ben kin tutamazdım ve Ceylin'den nefret ediyordum. Bu sıradan bir nefret değildi. Nefretten de öteydi. Bu kadar iğrenç bir karakter olamazdı.

"Peri, patronuna cevap ver!"

"Soru sormadın ki?"

"Bu elbiseyi giyeceksin. Bir Arda hikayesi daha mı yaşamak istiyorsun?"

"Senden nefret ediyorum!"

"Elbiseyi giydiğinde aşağı in sürtük."

Elbiseyi alıcı gözüyle süzdüm. Ama elbise yok gibiydi. O kadar açıktı ki. Giymekle giymemek arasında pek bir fark yoktu.

Ceylin Arda hikayesi dediğinden daha da sinirlenmiştim. Arda benim aşık olduğum çocuktu. Ceylin yokken çıkmaya başlamıştık ve Ceylin'in sayesinde Arda beni bir sürtük sanıyordu. Sanki her gece bir başkasıyla yatıyorum imajını vermiştim. Hala onu seviyordum ve okulda koridorlarda gördüğümde kalbim hızlanıyordu ama o yeni sevgilisiyle gayet mutluydu.

"Hadi ama Peri! Alt tarafı bir elbise giyeceksin."

Oflayarak siyah ve her yeri açık elbiseyi giyip aşağı indim. Ceylin bana sırıtarak baktı ve çenesiyle sandalyeyi işaret etti. Elinde makyaj fırçaları vardı.

"Şimdi seni tam bir sürtük yapalım. Gözlerini kapat Peri."

Gözlerimi kapattım. Birkaç dakika sonra yüzümü tuvale dönüştürmüştü. Tam bir boya kutusuydum. Sonra parfümü üstüme boşalttı.

"Hadi bakalım küçük sürtük! Oyun başlasın!"


#


Bara geldiğimizde Ceylin "Seni izliyor olacağım." diye fısıldadı. Gözlerimi devirerek tabureye oturdum. Barmen "Ne alırsın?" dediğinde "Hiçbir şey." diye mırıldandım. Barmen başka birine yöneldi. Şu an kendimi cidden berbat hissediyordum. Arda beni tam bu noktada başkasıyla görmüştü. Gözlerim dolmaya başladığında saçlarımla yüzümü kapattım. Aklıma o an geldikçe çığlık atasım geliyordu. Zihnimi boşaltmaya çalıştım. Olmuyordu. Unutamıyordum.

Gözlerim daha da dolmaya başlayınca tuvalete koştum. Bir kabine girip kapıyı kilitledim. Cidden olmuyordu. 5 ay geçmesine rağmen alışamamıştım.


#


İçimden bugün bitsin temalı yüz bininci duamı ederken sinirden patlamak üzereydim. Bana emir verilmesinden nefret ederdim. Cidden kendimi baskı altında hissederdim. Ve şu an hayatım biri tarafından yönetiliyordu. Bugün biraz fazla uzun sürmemiş miydi?

Ceylin yanıma gelip "Aktifleş biraz. Böyle sürtük mü olur?" dediğinde sinir katsayım daha da arttı. Sabırlı biri olmasam Ceylin beni öldürürdü. Neyseki sabırlıydım.

Ceylin'in aktifleşme emri üzerine barda boş boş yürümeye başladım. Ceylin olduğu yerde bana gözlerini devirdi. Barda yürüyen tek kişi bendim sanırım. Telefonumun bildirim sesini duyduğumda dikkatimi oraya verdim. Ceylin "Aktifleşme derken dans etmeni kastettim." yazmıştı. Oflayarak dans edenlerin olduğu yere ilerledim. Tam dans edecekken biri beni dürtükledi. Karşımda iki erkek duruyordu. Ceylin'e kısa bir bakış attım. Bana konuş der gibi elini salladı.

Karşımda duran iki erkeğe 'ne var' der gibi baktım. Mavi gözlü olan "Ben Deniz bu da Egehan." dedi. Bakışlarımdan en soğuğunu ona gönderdim. Ve soğuk bir ses tonu kullanmaya çalışarak "Yani?" dedim. Egehan "Deniz uğraşmayalım. Boşver kanka ya aldatmışsa aldatmış ben onun seviyesine düşemem." dedi sakince. Deniz sinirlenerek "Boşvermiyorum. O nasıl seni üzdüyse sen de onu üzeceksin. Bu kadar!" dedi. Bense tip tip onlara bakıyordum. Egehan'ın bakışları bana kaydı. Tam gözlerimin içine bakıyordu. Sonra arkadaşına dönerek "Deniz uzatma." dedi. Deniz ise uzatarak "Lan neyi uzatmayayım! O kız sana neler yaptırdı. Yaptırdıktan sonra elin erkeğiyle yattı! Seni siklemeyen biri için sen neden üzülüyorsun!" diye bağırdı. Konu dağıldığından ben oradan uzaklaşacakken bir el bileğimi sıkıca kavrayıp kendine çevirdi. O kişinin Deniz olduğunu gördüğümde sinirden kuduracaktım. "Nereye sürtük?" dedi sakince. Ona iğrenirmişçesine baktım. Egehan "Deniz ne yapıyorsun? Bırak kızın kolunu." dediğinde Deniz "O zaten alışkındır. Adın ne senin?" dedi bana yönelerek. Hala bileğimde olan elini göstererek "Bırak." diye tısladım. O ses benden mi çıkmıştı? Sanırım Ceylin'e olan öfkemi dışarıya yansıtıyordum. "Adın Bırak mı?" dedi dalga geçercesine Deniz. "Adımdan sana ne?" diyerek bileğimi sertçe çekip barın çıkışına koştum. Bugün yeterince uzun sürmüştü. Bir taksiye atlayarak evin adresini verdim. Ceylin bir sürü laf edecekti ama şu anda umrumda değildi. Şu an kendimi cidden kötü hissediyordum.

Selin'in evinin önünde duran taksiye parayı verip dışarı çıktım. Bugün Selin evde yalnızdı. Umarım uyumamıştır diyerek zili çaldım. Selin kapıyı şaşkınlıkla açtı. Sonra "Peri! Geç içeri bu ne hal?" dedi. İçeri geçtiğimde gözlerim dolmuştu. Selin benim tek gerçek arkadaşımdı. Başıma gelen her şeyi biliyordu. Bende onunkileri. Olanları kısaca Selin'e özet geçtim. Sonra bana temiz kıyafetler verdi. Yüzümü iğrenerek temizledim. Biraz zor olmuştu. Selin ile biraz dertleştikten sonra "Bugün sizde kalsam sorun olur mu?" dediğimde "Tabii ki hayır. Sen benim kardeşimsin Peri. Bunun için izin istemene gerek yok. Her zaman yanındayım." dedi. Gülümseyerek ona sarıldım. Selin'in saçma tesellisini düşündüm. İddiasına göre 15 günlük dönem ortası tatilinin sonu olduğundan yarın okula taş çocuklar gelebilirmiş. Gelse sanki bana bakacaklar. Selin'e bakabilirlerdi. Mavi gözlüydü ve sarışındı. Fiziği dahil her şeyi çok güzeldi. Benim fiziğim de kıvrımlı ve güzel olsa da ben kendimi beğenmiyordum. Kahverengi saçlarım ve yeşile çağlayan tam olarak bok renginde gözlerim vardı. İğrenç.


#


Okul servisini beklerken sıkıntıdan patlayacaktım. Ciddi anlamda çok sıkılmıştım. Her zaman olduğu gibi Asım abi yine geç kalmıştı. Selin'e baktığımda telefona gömülmüştü. Telefon demişken ben de telefona baktığımda gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Ceylin'den 23 cevapsız arama vardı. "S-Selin." diye kekeledim. Bana baktığında telefonu gösterdim. Selin "Sıçtık. Kanka bence daha fazla geciktirme ara şu kızı." dediğinde onu onayladım. Ceylin 24. kez aradığında bekletmeden açtım. Ceylin'in cırtlak sesi "Peri!" diye çığlık attığında o anki özgüvenle "Ne var?" dedim. Selin bana korkuyla baktı. Sonra ne yaptığımın farkına varıp "Yani efendim?" diye toparlamaya çalıştım. Ceylin "O telefon açılacak!" diye bağırdığında sadece sessizce "Tamam." diyebildim. Eğer bahanemi söylersem daha da sinirlenirdi. "Dünkü kaçışının nedenini öğrenebilir miyim?" dediğinde içimden 'hayır' demek gelse de "Özür dilerim." diye mırıldandım. Ki benim özür dilediğim anlar çok nadirdir. Ceylin kısa kesip "Bunun hesabını sonra soracağım. Bugün bara gideceksin. Gitmeden önce evime uğra sana elbise verip makyaj yapacağım." dediğinde sessizce "Peki." dedim ve telefon yüzüme kapatıldı. Aslında genelde ben 'hoşçakal' demeden insanların yüzüne kapatırdım fakat söz konusu Ceylin olunca yapamıyordum.

Sonunda Asım abi gelince Selin'le her zamanki yerimize oturduk. Selin'e Ceylin'in dediklerini anlattığımda bana "Takma kafana. Yeni gelecek taş çocukları düşün." dedi. Ona gözlerimi devirmekle yetindim.


#


Sınıfa vardığımızda matematikçi daha yerleşemeden herkesi ayağa kaldırdı ve "Yeni oturma planı!" diye bağırdı. Sensin yeni oturma planı diye geçirdim içimden. İlk önce tüm kızları tek tek dizdi. Neyse ki en arkada pencere kenarındaydım. Ama Selin benden uzaktaydı. O da arkalardaydı ama uzaktaydı işte. Matematikçi bunu bilerek yapmıştı. Ama biz Selin'le burdan bile konuşurduk.

Birden içeri giren Deniz, Egehan ve iki kızla tüm gözler oraya döndü. Bir dakika. Deniz ve Egehan mı?!

SÜRTÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin