Birden içeri giren Deniz, Egehan ve iki kızla tüm gözler oraya döndü. Bir dakika. Deniz ve Egehan mı?!
Deniz'in gözleri beni bulduğunda kaşlarını hafifçe kaldırdı. Sonra Egehan'ı dürtükleyerek çenesiyle beni işaret etti. Egehan'ın bakışlarını üzerimde hissettiğimde o tarafa bakmamaya özen göstererek hocaya döndüm.
Hoca "Siz yeni gelenler olmalısınız. Bayanlar sizi şu iki sıraya alalım." dediğinde bahsettiği sıralara baktım. Biri yanımdaki sıraydı yani en arka ve orta. Diğeri de Selin'in önüydü. Kızlardan sarışın olanı bana yakın sıraya oturdu ve bana bakarak "Selam." diye fısıldadı. Ben de ona gülümsedim ve önüme döndüm. Hoca erkekleri oturtmaya başladığında Deniz'i de benim yanıma oturttu. İçimden hocaya en içten dileklerimle küfrederken Deniz bana bakarak pis pis sırıttı. "Düne kıyasla bugün biraz sade gibisin?" diye fısıldadığında sinirden ellerimin titrediğini hissedebiliyordum. "Hiçbir şey bilmiyorsun." dediğimde "Öğret o zaman" diye karşılık verdi. Ona dönerek "Bak, şu anda senden tek isteğim bu küçük sırrı nefes alan hiçbir canlıya söylememen. Anlatabildim mi?" Deniz kaşlarını kaldırarak alayla sırıttı. "İlk dakikadan bir sır ha? Seninle çok işimiz var. Ama merak etme, söyleyecek bir durum olursa söylemeden önce seni tehdit ederim. Sırın yayılması sana bağlı kısacası." Gözlerimi kısarak ona baktım ve derin bir nefes alarak önüme döndüm.
Hoca yenilerden kendini tanıtmasını istediğinde yanımdaki kız umursamadan kendi hakkında birkaç şey söyledi. Adı Petek. Tek ilgimi çeken şey bu olmuştu. Diğer kızın adı da Derin ve Deniz'in ikizi. Sonra Egemen bir iki şey söyledi. Deniz direk "Kendim hakkında sizi ilgilendirecek bir şey olduğunu düşünmüyorum." dedi. Bu cesaret nerden geliyordu cidden merak etmiştim. Sonra kolundaki parlayan saate baktığımda cevabın para olduğunu anladım.
Tüm ders hocanın ikinci dönem hakkında salak salak konuşmasıyla geçti. Teneffüs zili çaldığında içimi huzursuzluk kapladı. Her çalan zil akşam olacak işgenceye daha da yaklaşmam demekti.
Deniz yerinden kalkmayınca dürtükleyip kalkması için bir işaret yaptım. Bana boş boş bakmaya devam edince "Kalksana!" dedim. Bunu sadece onun duyabileceği bir sesle söylemiştim. "Sana ne istediğimi yaparım?" Oflayarak yerimden kalktım ve sonra aklıma gelen şeyle tekrar yerime oturup Deniz'e "Şu arkadaşına da söyle. Aynı şey onun için de geçerli." diye fısıldadım. Anladığını belirten bir işaret yaptı ve ben yerimden kalktım. Selin'in kolundan çekiştirip kantine götürdüm. İlk teneffüs olduğundan kalabalıktı. Boş bir masaya oturup sadece onun duyabileceği bir sesle "Yeni gelen iki erkek o Deniz ve o Egehan." dedim. Selin'in gözleri yavaş yavaş büyüdü. "Deniz'e söylememesi gerektiğini ve Egehan'a da söylememesi gerektiğini söylemesini söyledim." dediğimde gözleri küçüldü ve kaşlarını çattı. "Az önce kaç kere söylemesi dedin sen?" dediğinde gözlerimi devirerek "Sanırım dört." dedim. Sonra Selin Deniz ve Egehan'ın ne kadar taş olduğundan bahsetti ve zil çaldı.
Sınıfa geldiğimde yeni asılmış olan ders programına baktım ve dersin yine matematik olduğunu gördüm. Bu da yine Deniz'in yanıma oturması demekti. Yerime geçtiğimde Deniz de oturdu. Sonra Petek Deniz'e bakarak "Çıkışta birşeyler yapalım mı?" dedi. Deniz "Bildiğim güzel bir bar var." dediğinde bedenim kasılmaya başladı. Petek yüzünü buruşturarak "Hayır be ben bara gitmem." dediğinde rahatladığımı hissettim.
Hoca geldiğinde ilk gün olduğundan serbest bıraktı. Deniz tam kalkacakken kolundan çekip tekrar oturttum. "Bildiğim bir bar var diyerek sırrımı anlatmakla aynı şeyi yaptığının farkında mısın?" Deniz gözlerini kısarak "Sen bizi mi dinledin?" dediğinde "Dibimdesiniz, istemesem de dinlemek zorundayım. Ve konuyu değiştirme." Oflayarak "Tek bildiğim bar seninki değil." dedi. "Bak, bu iş ciddi. Ve gerçekten en son isteyeceğim şey yayılması. Hatta en son isteyeceğim şeyler arasında bile değil!" Yüzünde meraklı bir ifade vardı. "Bu senin seçimin. Yayılsa ne fark eder ki?" Yavaş yavaş sinirleniyordum. "Tekrarlıyorum, hiçbir şey bilmiyorsun." O da "Tekrarlıyorum, öğret o zaman." diye karşılık verdiğinde başımızda dikilen Egehan'ı yeni fark etmiştim. Deniz "Lan! Sen ne zamandır burdasın?" diye bağırdığında tüm sınıf bize baktı. Sonra onlara attığım bakışla herkes önüne döndü. Tabii, Selin hariç. O buraya doğru geliyordu. Egehan Deniz'e bakarak "Kindim hikkindi sizi ilgilindiricik bir şiy ildiğini dişinmiyirim." dediğinde gülmemek için kendimi kastım. Ama Selin hiç kendini kasmadan gülmüştü. Sonra gözüm tekrardan Deniz'in kolundaki parlayan saate takıldı. Saate baktıkça aklıma bu akşam geliyordu. Yüzümün asıldığının farkındaydım.
Egehan bana kısa bir bakış atıp "Eee, kötü çocuk. Nasıl gidiyor bakalım?" dediğinde Derin ve Petek'in yanımıza sandalye çektiğini gördüm. Selin ve Egehan zaten karşımızda oturuyordu. Altılı bir grup oluşturmuştuk. Petek heyecanla bana dönerek "Ben seni tanıyor muyum?" diye sordu. Yüzünü inceledim. Saçları açık kahverengi, gözleri yeşilin en güzel tonu ve çilleri çok tatlıydı. Tanıdık gelmemişti. "Sanmıyorum." deyip gülümsedim. O da gülümsedi. Selin Derin'e bakarak "Şimdi siz ikiz misiniz?" dedi ve Deniz'in yüzünü inceledi. Sonra Derin'in yüzünü inceledi. İkisininde masmavi gözleri vardı ve ikisininde saçları dalgalıydı. Derin gerçekten güzeldi. Deniz de yakışıklıydı ama tabii ki de bunu ona söylemeyecektim.
Egehan beyaz tenli, koyu kahverengi, dalgalı saçlı ve sıcak bakan kahverengi gözlere sahipti. Deniz'in de Egehan'ın da boyları uzundu. Tahminen Deniz 1.80 Egehan 1.78 di. Derin de uzundu. O da 1.75 vardı. Ben 1.73 tüm ve Derin'den çok az kısaydım. Sanırım şuan en kısalar Selin ve Petek'ti. Petek 1.62 gibiydi. Selin zaten 1.57'ydi.
Derin "Evet öyleyiz." dedi. Şu sorudan bıkmış gibi söylemişti. Bedenimin titrediğini hissettiğimde yakalanmamak için saklayarak telefonuma baktım. Ceylin Dağlar yazısını görünce fısıltıyla "Siktir." dedim. Tabii tam karşımda oturan Egehan ve yanımdaki Deniz bunu duymuştu. İkisi de bana bakmaya başladı. Şirince gülümseyerek Selin'e "Ceda alarmı?!" dedim. Ceylin'in cesi ve Dağlar'ın dasından geliyordu. Selin başkalarının yanında olursak diye böyle bir şey söylemişti. İlk başta saçma gelse de şimdi gayet mantıklıydı. Tabii Selin malı "O ne be? Ne diy- heee." demeseydi her şey daha hoş olurdu. "Açayım mı?" dediğimde "Hayır! Evet! Bilmiyorum. Açma ya. Sen okuldasın sonuçta açmaman gayet normal?" Cidden ağlayacaktım. Derin merakla "Kim kız?" dediğinde sadece ona bakabildim. Selin "Şey ya..." diye toparlamaya çalıştı. Ama bir şey bulamamıştı. Derin bana baktı ve "Ben konuşabilir miyim?" dediğinde gözlerimi büyüterek "Yok yok! Hiç gerek yok cidden çok sağol ama yok ya." diye saçmaladım.
Gün boş derslerle geçmişti ve her ders aynı altılı toplandığımız için Derin'in ve Egehan'ın meraklı bakışlarına maruz kalıyordum. Çıkış zili çaldığında oflamaya başladım. Egehan bana tuhaf bir şekilde bakarak ilk defa benle konuştu. "Okul bittiği için ofluyor musun?" Ona baktığımda kaşları daha da çatıdı. "Kısmen." diyerek sınıftan ayrıldım.
#
Yine aynı tabureye oturduğumda Ceylin'e sövmeye devam ettim. Üstümdeki şey elbise olmak için fazla kısaydı. Egehan ya da Deniz'in gelmemesi için neler vermezdim. Fakat yanımdaki taburede hareketlenme olduğunda oraya baktım. Egehan'dı. "Lütfen bana yanında o gruptan kimsenin olmadığını söyle." dediğimde Egehan gülümseyerek "Hayır, sadece ben varım." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜRTÜK
Teen Fiction#Küfür içerir# #SÜRTÜK# Bu sefer olmazdı. Bu sefer hikayelerdeki herkesin sürtük deyip geçtiği kız olmayacaktım.