Birinci Bölüm

8 0 0
                                    

Lise üçüncü sınıf öğrencisiydim. Tamamen derslere odaklanmıştım o yıl. Dışa dönük yapım sayesinde çevrem epey genişti. Fakat kalıcı olan tek Gaye'ydi. Aşk mı? Yanımdan uğramazdı kendisi. Şimdiye dek sevenim oldu tabi hemde çok ama onları takmayan kızlardandım. Belki de bunun sebebi de hayatım boyunca hiç kimseye aşık olmamamdı.

***

Yine sıradan okul günlerinden biriydi. Ama o gün içimde bir his vardı sanki hayatımda büyük bir değişiklik olacaktı sanki. Böyle kaçmak isteyip kaçmamak, unutmak isteyip unutamamak gibi...

Ne olduğunu bir türlü çözemedim. Sonra kendi kendime "salla" dedim. Yalnız bir his ne olabilirdi ki?

Sınıftan çıktım. Koridorda ilerlerken kalbimde bir korku belirdi. Sanki olduğundan daha bir hızlı atıyordu kalbim. Sanki önüme bir şey çıkıp bana her duyguyu tattıracaktı. Kalbimde müthiş bir ağrı hissettim. Kendimi birazda olsa sakinleştirdikten sonra tekrar yürümeye başladı. Etrafıma bakınırken bir yandan da yürüyordum. Bir an irkildim. Ne oluyordu, neydi bu içimdeki saçma sapan his? Bu sorularla kendimi oyalarken önüme biri çıktı kırmızı şişme montlu sarı saçlı biri. Arkasından yürüyordum. Hiç dönüp bakmadı. Bende pek umursamamaya çalıssam da içimdeki o his beni bir türlü rahat bırakmıyordu. Bir şey vardı... Onda bana ait bir şey... Dikkatimi çekmişti çünkü. Fazlasıyla...

Kafamdaki soru işaretlerini biri gidiyor biri geliyordu. Şimdide Gaye'ye anlatsam mı diyordum. Anlatmadım, bir kaç gün geçti içimdeki o yalnızca basit olan his gitgide büyüdü. Sonra Gaye'ye anlattım...
Herşeyi anlattıktan sonra oda bana bir şey anlatmak istedi. Oda aynı duyguları yaşıyormus oda bi çocuğu görmüş ve o da benim gibi bir labirentin içine düşmüş. Şimdi rahatladım. Beni anlayan biri var hiç yoktan.
Bir türlü çözemedik. Acaba biz aşık-... Yok canım saçma. Ama...

***

Artık birşeyler anlaşılır hale gelmeye başlamıştı. Hatta bi sifremiz bile vardı. 'Biri biri' Bu şifre bizim işimizi kolaylaştırıyordu. Çünkü daha biri biri'lerin adını bilmiyorduk.

Yeni bir macera daha başlıyordu.

Nerden öğrencektik. Gidip 'Adın ne senin?' mi diyecektik? Bizde sınıfta onu tanıyabilecek birini aradık. İkimizinde aklına yatan bir tek Ece vardı. Yanımıza çağırdık. Önce yemin ettirdik, daha sonra anlattık ve ne yazıkki ikisinide tanımıyordu. Sonra Gaye'nin sevdiği çocuk bizim sınıftan Esma'yla konuşuyordu. Konuştuktan sonra Esma'yı yanımıza çağırdık konuştuğu çocuğun adını sorduk oda "Ömer" dedi. Ama nedenini de sordu her şeyi merak eden hiç sevmediğim insan evladı. Ama takmadık. Yanından acelemiz varmış gibi hızla geçtik gittik. Sıra benim biri birime geldi. Onu nasıl öğrenecektik ki. Çok aradık sonra bizim sınıftaki Ali'ye sorduk. Oda bize Umut galiba dedi. Bizde hep onu Umut olarak bildik. Sene sonuna dek hep onu izledim. Hatta bir ara sakız falımda onun adı çıktı. Onun olduğu kısmı okudum sadece 'Umut diyor sana umut'. Okulun son günü bile gözlerim onu arıyordu. Bir an gördüm. Sonra bidaha göremedim. Karneleri aldık. Yaz başlıyordu.

***

Yaz boyunca yalnız onu düşündüm. Adımı söyleyeceği zamanları, benimle sohbet edeceği anı. Hep onun gözlerini düşündüm. Düşünürken hep o çimen gözlerinde kayboldum. Her anım onu düşünmekle gecti. Tüm yaz böyle düşünürken okulların açılmasına bir hafta kala düşüncelerim 360° döndü. Dedim kendi kendime "kızım ne yani sanki dönüp sana bakacak, aşk filmlerindeki gibi o da seni sevecek sanki"
Onsuzluğa alışmak belki çok zor olacak, ama kavuşamayacağını bile bile sevmek çok daha kötüydü.

Aşktan umut kesilmezdi belki ama beni hiç görmeyen, bir yerde görse tanımayacak insandan ne gibi bir umut bekleyebilirdim ki.

***

Okul açıldı. Son anki duygularımı Gaye'ye anlattım. Oda bana "umudunu kesme nefes aliyorsan hala umut vardır." dedi ama zaten kesemiyordum.

Sınıfları bulmaya çalıştık. Sonra Gaye ile aynı sınıflarda olduğumuzu öğrendim çok sevinmiştim. Sonra sınıfa gittim. Gidip orta kümede 4. sıraya oturdum. Önümde iki erkek vardi. Gaye ile oturduk. Önümde ki erkeklerden biri-... O... O... Umut'tu. Onu görünce birden paniğe kapıldım sonra bir hoca geldi. Birbirimizi tanırken onu büyük bir dikkatle dinledim ama ilk önce adını duyamadım.Gaye'yi dürttüm. Oda şaşırdı. Sonra ikinci derse girdik. Bu kez çok dikkatli dinledim. Adı... Adı... 'Enes'. Ne yapacaktım ben şimdi. Tam umudum tükenmişken ne diye karşıma çıkar ki. Ne yani acı çektirmekten zevk mi alıyordu. Ama onun da bi suçu yok. Nerden bilecek ki sevdiğimi. Bazen düşünüyorum onunla birlikte olacağım zamanları. Kavga edeceğiz. Sonra ben onun masum bakışlarına kıyamıyacağım. Ve barışacağız.

***

Bayağı bir zaman geçti. Haliyle çocuk adımı da öğrendi. Ama hiç onun ağzından adımı duymadım. Duymayı o kadar çok isterdim ki. Duymayacağımı anlayıp umudun son noktayı koyacağı anda adımı söyledi. "Deniz fazla kalemin varmı?" dedi. Kalem, kalem bulmam lazımdı. Bir an panik oldum tüm kalemliği boşalttım. Ve buldum.
Adımın bu kadar güzel olduğunu hiç düşünmemiştim. Herşey onunla güzelleşiyordu. Ona bu kadar bağlanacağım aklıma gelmemişti. Derste kolumu masaya koymuştum. Kafamı da koluma yasladım ve onu izledim.
Onu öyle saatlerce izleyebilirdim. İzliyordumda zaten taki kolum sıradan boşluğa düşene dek. Sonra kendime gelip dersi dinlemeye devam ettim...

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Odasına girip yatağa uzanan Enes'in kalbi bir başka atıyordu o gün. Yeni sınıf yeni arkadaşlar mı heyecanlandırmıştı? Yoksa başka bir şey mi? Okulda da böyle olmuştu. Deniz'den kalemi alırken elleri birbirine dendiğinde. Aslında normal bir şeydi bu. Her zaman olurdu. Ama değdiği an elleri birbirine sanki yıldırım düşmüştü kalbine. Sanki fırtına kopuyordu içinde. Ama bir tek 'sağol' diyebildi. Deniz belki arkadaş olarak samimi gelmişti olamaz mı? Aklına getirdikce Deniz'i hızlanıyordu kalbinin ritmi. O sırada annesi girdi odadan içeri.

"Enes uyumadın mı oğlum? Hadi yat sabah erken kalkacaksın. Annesi Nezahat Hanım odadan çıkınca iyice örttü üstünü. Ve fısıldadı kendi kendine.

"Işıklar tekrar açıldığında her şey anlaşılacak..."

-Yenildim Gözlerine-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin