Bizim mahallede durur o eski,yıkık,yılların yıprattığı o köşk. Sahibi olan adam hep içermiş. Doğru aslında. Viski dolu bardaklar, 1905 yılından kalma, yarısına kadar dolu eski şarap şişeleri, en büyük boyda, içinde bir kaç damla olsa da bira olan bir sürü bardak ve rakı şişeleri hala büyük salondaki, akasya ağacından yapılma masanın üstünde duruyor. Bir başkasının bırakma ihtimali yok. Çünkü köşkün kapıları bir sürü asma kilitle,zincirle, sürgüyle sonsuza dek kilitlenmiş. Sanki içeride bir şeyler saklı. Ama anlatılanlara göre bunun da bir sebebi var. Sürekli ayyaş gezen bj adam sonuç olarak bir yerlerde gecenin bir yarısı kaybolmuş. Bir evin kapısını çalmış. Şansa bakın ki karısı adamı aldatıyormuş. Hem de o evde! Eve giren ayyaş karısını görünce ilk baş şaşalamış. Onun sızmış olduğunu gören karısı onu eve götürmüş. Hiçbir şeyi fark etmeyeceğini sanan kadın kapının önünde onu bırakıp içeri geçmiş. Sabah olduğunda adam zar zor ayılabilmiş. Dün gece o evde karısını gördüğü aklına gelince almış eline beylik silahını, dalmış yatak odasına. "Sen beni nasıl aldatırsın!"diyip çekmiş silahı. Sonra da oğlunun ve kendi canına kıymış. Ama anlatılana göre bir çocuğu daha varmış ve o akşam evde değilmiş. Eve gelip o rezaleti görünce tüm cesetleri gizlice dışarı çıkarmış ve sonra evin kapılarını kilitleyerek oradan uzaklaşmış. Yanında da küçük kız kardeşi de varmış. Beraberce oradan uzaklaşmışlar. Sonra da bidaha onları ne goren ne taniyan var...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bahçenin Son Gülü
ChickLit"Bu bahçe,eski bir köşkün hemen kıyısındaydı. O gün bir kaç kişi köşke girmeye karar verdik. Korkuyordum. Ama benim korktuğumu anlamalarından daha endişe verici bir şey yoktu. Yatak odasında çarşaflar hala temiz duruyordu. Balkonun kapısını araladım...