Erken kalktığıma sevineyimmi? üzüleyimmi? Daha saat 7 bile değilken uyanmıştım. Beni uyandıran şey ise saçlarımdı. Dağılmışlardı ve terden yüzme yapışmışlardı. Loned olsen bo soçlora! Saçımı mı kestirsem aceba? Böyle kısacık falan. Apaçiler gibi. Neyseki mal düşüncelerimden sıyrılarak kalktım. Bugün Salı günüydü. Ve maalesef okul vardı. Herkezin saatlerce telefonda gıybet yaptığı, gezmeye gittiği ve takıldıkları bir arkadaşım yoktu. Ortaokulda bir tane kız vardı. Ulya... çok tatlıydı. Kısa saçlı, uzun ve zayıftı. Bizim okuldan gitmişti ve bir daha görüşememiştik. Aslında pek arkadaş canlısı değilim. Onun yerine ojeler alır, maskeler yapar ve resim çizerdim. Vee upss! bahçede bir köpek var. Bilin bakalım bu kiim! Meymenetsiz Çilli. Banyoya gitmeden direk balkona çıktım. Fikri dede balkonda çay içiyordu. Allah aşkına dede. Sen yaşlısın, okulun yok, git mışıl mışıl uyu. Ne işin var sabahın köründe çay içmeye? Tövbe yarabbim. İçeri geçtim ve banyoya ilerledim. Yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve dolaptan çantamı çıkardım. Maske yapmayı düşünüyordum. Aklıma Aylin geldi ve sinirli olduğumu hatırladım. Turkuaz renklerinde olan bir maske vardı. Yüzüme güzelce sürdüm ve saçımı tepeden topladım. Odama geri geldim ve dolabımı açtım. Bugün fazla sıcaktı. Bu yüzden siyah kot şort ve beyaz üzerinde 'Love Me' yazan t-sihirt aldım. Maske için bi yarım saat geçmesi gerekiyordu. Bende bu sayede çantama 2 defter ve gerekli kitaplar koydum. Tabi içine parfüm, ruj falan koydum. Sonra oje sürdüm. Siyah sürmüştüm. Tırnak yeme huyum yoktu ve bu yüzden uzundu. Bu şekilde oyalanırken yarım saat geçmişti bile. Banyoya koştum yüzümü duruladım ve çıktım. Baya parlak ve pürüzsüz duruyordu. Saçlarımı açtım ve dağanık bir şekilde balık sırtı ördüm. Hafif allık, eyeliner ve bordomsu bir ruj sürdüm. Saate baktığımda 07:48'di. Aşağa inmek istemiyordum. Ne bileyim kahvaltı bile istemiyordum. Aynadan kendime baktım. Çok abartılı değildim. Normalde de böyleydim. Herzaman kendimi göstermeye çalışırdım. Aceba neden bu zamana kadar arkadaşım olmadı? Mesela şimdi bulabilirdim yani. Tam vaktiydi. Çarpık bir gülümseme ile aşağıya inmiştim. Tövbe bismillah. "Dayı sen delirdinmi? "deyince dayım "Sanada günaydın. "dedi. Anlarım hadi ben senin yeğeninim fakat bu ne! Altta eşofman altı üstte bişey yok. Adam resmen kapaklardan fırlamış gibiydi. Hala bakmaya devam ediyordum. "Omlet yaptım sana prenses. Bak çok şanslısın. Hem böyle kaslı bir dayın var hemde seni besliyor." Teallam yarabbim. Neyin kafası bu? "Adam kendini övüyor resmen. Helal be dayı! Yürüyen ego! "deyince bi havalara girdi. Sen bana akıl ver yarabbim. Kahvaltı hazırdı ve ben yemeye başlamıştım. Dayım hemen soru yağmuruna tuttu. "Dün ne oldu? Neden sinirlendin? Kim sinirlendirdi? Yalnış bişeymi söyledik? Sorun ne? "deyince bir iç çektim. "Biliyorsun işte dayı. Aylin ve saçmalıkları. "Dayım hemen gülemeye başladı. "Ooo bilmezmiyiz o saçmalıkları biz. Fesat faree! "deyince değişik baktım. Dayım "Bu seferdemi olmadı? "deyince kafamı 'hayır' dercesine salladım. Gülemeye başladık. Ve o anda Annem indi. "Afiyet olsun gençler. "dedi. Hafif gülümsemiştim. Ardından ise Aylin geldi. "Yanım çok kalabalık sesin gelmiyor bağıır. Müzik son ses bangır bangıır!"Delirmişti bu. Yüzümü çevirdim ve sinirli bir şekilde bahçeye bakmaya başladı. Sonra izin istedim. "Müsadenizle ben kalkayım artık. "dedim. Dayım "Geldiğinde büyük bir ihtimal burda olurum güzelim. "dedi. Babamı dün görmemiştim zaten. Onunda verdiği bıkkınlıkla. "Tamam dayı. Hoşçakalın. "dedim. Fazlasıyla sahte bir gülüşle. Annemi öptüme ve geçerken Aylinin omuzuna dokundun.Pişmanlık içeren bir gülüş sergiledi. Ve dışarıya çıkmıştım. Yürümek istiyordum fakat istemiyorum. En iyisi yürümek. -Yazarın aklı grinin 738282983 tonu nxxjx. - Caddeye çıktım ve kaldırımda yürüdüm. Bi 15 dakika sonra okul gözüme çarptı. Ne güzel ya. Okuldaki kızlar arkadaşları veya sevgilisiyle buluşur. Ben hep okula tek gelirim. Arkadaş edinmek istiyorum ama herkezin bi arkadaş grubu var. Bi grup gözüme çarptı. Sarı saçlı 4 kız ve 3 erkek vardı. Lavoboya gittim. Saçlarımı düzelltim. Belki o gruba dahil olabilirdim yani. Lavabodan çıktım ve yanlarına yürüdüm. Aralarında sadece bir kızı tanıyordum. Hemen şirin bir sesle "Selam"dedim. Sağdaki kız hariç herkez cevap verdi. "Aslında sizinle bişey konuşmak istiyordum. Yani görüşlerinize saygı duyarım ama sevinen veya üzülen olabilir. " dedim. Ne mal bir konuşma tarzıdır bu. Saçmalığın dibine vurmuştum yani. Sağdaki kız"Ne istiyorsun!" deyince dikleştim. "Rahatsız ettiğim için özür dilerim. İyi eğlenceler. " deyince yürümeye başladım. Arkamdan 'Beklermisin. Dururmusun. Dinlermisin. Özür dileriz. 'gibi şeyler duysamda aldırmadan bina kapısından içeri girdim. Bi arkadaşımız olsun dedik biraz sıçmış olduk. Neyseki sınıfıma ulaşmıştım ve oturmuştum. Kulaklığımı çıkardım ve müzik dinlemek için pencere kenarında en arka sıraya geçmiştim. Önlerde bulunmayı sevmezdim. Yaklaşık 15 dakika sonra Türkçe hocamız girdi. Ayağında spor ayakkabı olan, lacivert kot ve buz mavisi bir bluz giyen Nalan hoca sınıfa selam verdi. Bu hocayı severdim fakat dersi tam bir cenaze töreni gibi olurdu. Teneffüs zilinin verdiği mutluluk ile kantine uçtum. Tost ve meyve suyu içebilirdim. Yeni kahvaltı yapmıştım fakat dinazorların doyduğu hangi kitapa yazıyordu? Yani ayılığım üstümdeydi. Tost almak için sıraya girdim ve yanımdaki kıza baktım. 'Okulun ezik kızı' gibi bakış atıyordu. Belliydi kim ezik zaten. Kaşarlı tost istediğimi söyledim. Abla kaşarın bittiğini görünce yeni açmak için eline kaşar paketini açtı. "Ablacım ona hiç gerek yok. Ben sana şu yellozu vereyim. Maksat müdür amcamıza yardım olsun dimi! " deyince abla güldü. Kız ayağını vura vura gitti. Ergen midir? Salak mıdır? Yelloz mudur? Allahın dolu zamanına gelmiştemi allah yaratıp göndermiş. Anlamıyordum ben şu kızları. Neyseki yemeğimi aldım ve yemeye başladım. Boş masaya geçince birinin benimle aynı anda karşı sandalyeyi çekmesi ile o tarafa baktım. Şu yanlarına gittiğim gruptaki bir çocuktu bu. 'Ne var. ' dermişçesine baktım. "Arkadaşım adına özür dilerim. Ani çıkış yaptı. Biraz değişiktir o. Tekrar özür dilerim. " dedi ve gülümsedi. Bende 'Sorun yok. Ve gidebilirsin. ' deme çalıştım. O gidince bende bi güzel mideme indirdim yemekleri. Sınıfa döndüm ve derse başlamıştık.
#*#*#*#*#*#*#*#*#
Eve gelmiştim ve yorgunluktan kendimi yatağa atmıştım. Kendime gelmem için duş almam lazımdı fakat fazla yorgunum. Saate baktığımda 14:36 idi. Kıyafetlerimi çıkardım ve mavi pijamalarımı giydim. Eve geldiğimde kimse yoktu. Dayım burda olacağını söylemişti. Duşa girdim ve yaklaşık 1-2 saat orda kaldım. Biraz dinlenmek iyi gelebilirdi. Kitaplığıma gittim ve yeni aldıklarımdan en kalınını seçtim. Okumaya başlamıştım ki zil çaldı. Ayracı koydum ve hızla aşağı indim. Gelen Aylin di. " Abla sana bomba haberlerim var." deyince hafif sırıttım. "Noldu yine zihinsel engelli kardeşim. " dedim. Ceketini koltuğa fırlattı ve bir hışımla mutfağa koştu. Yine ne olmuştu aceba. Tezgaha çıktı ve heyecanlı bir şekilde anlatmaya başladı. " Şu annemin İsviçredeki arkadaşı varya hani. " deyince devam etmesi için kafa salladım. " Vee onlar yaz tatilinde burdalaar! " dedi. Göz devirdim ve omuz silktim. " E bundan banane. Bizi çokmu ilgilendiryor? " dedim. "Bazen diyorumki aceba bu benim ablam mı? Hayır yani doğumhanede karıştırdılarmı.Veya çöpün içinde bulup annemgil onu evlatlıkmı aldı?" deyince 'Allah neden seni yarattı. Ne gerek vardı insan kirliliğine? ' dermişçesine baktım. Odama çıktım ve yatağıma girdim. Kitabı elime aldığım anda içeri dağdan inmiş bir sığır daldı.Hıhı bu Aylin değildi canım. Aaa aşk oslun. Aylin bu kadar danamı? Saçmalamayın canolar. Bu tabikide lanet bir kızdı. Yahu bırakta dinlenek dimi. Hemen yanıma geldi. Yavru köpekler gibi sarıldı ve kitabımı elimden aldı. " Canım ablam güzel ablam. Meleğim, çiçeğim, papatyam, mutluluğum. Herbişeyim.. " demeye başladı. Ne isticekti bakalım. Baya baya saydırdıktan sonra bi bıkkınlık geldi. " Ay of yeter. Bu kadar çok sevme! Saaddete gel bakalım. " deyince dudaklarını kıvırdı. " Beni haftasonu sinemaya götürecen dimi? " deyince anladımki bensiz gidemiyor. " Valla canım akıllı ve uslu olursan belki. İşimde çıkabilir yani bilemiyorum. O gün ola hayrola.." deyince göz devirdi. ' Hep böyle diyorsun. ' bakışı atma başladı. Hayır yani anlıyorum. Onunda benim gibi arkadaşı falan yok ama hepmi o be. Valla sıkıldım. Her haftasonu ya sinemaya ya sahile yada parka gideriz. Hayır yani deli danalar gibiyiz. Sıkıldım bu durumdan. Ayağa kalkmıştı ve odadan çıkmıştı. Sanki kitap okuma heveside kalmıştı. Göz kapaklarıma inen ağırlık ile zorda olsa kitap okumaya devat ettim. Yaklaşık bir 50 sayfa okumuştum sanırım. Yatağıma daha çok sokuldum. Kitabımı yastığımın altına koydum. Ve gözlerimi kapattım...
Yazar notu: Bu bölüm biraz değişik ve saçmada olsa üşenmeden yazdım. Umarım beğenenimiz olmuştur. Bölümleri sık yazmaya çalışacağım. Sizi seviyorum. Hoşçakalın.. 😍❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmurun Damlası
RandomNormal bir hayatı olan kız. Babasının geçirdiği kalp krizi sonrası başka yere tasınmışlardır. Bir kız kardeşi olan Aliya yeni gittiği üniversitede yeni arkadaşlar edinmiştir. Ve bu arkadaşların yanında gelen sorunlar vardır. (Bu kitabı kendimi de...