Sekiz ocak, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi belki de en büyük şanslarımdan birisiydi. Bu Üniversiteyi kazanmak için çok çabalamıştım. Kazanınca da annemle birlikte taşınmıştık buraya. Hayalimdeki üniversiteydi fakat hayal ettiğim gibi bi üniversite hayatım yoktu burada. Hayallerim şunlardan ibaretti:
Kafama göre ev arkadaşları edinip sabahlara kadar gezip tozmak, barlar sokağında deli gibi eğlenmek, gerçekten derinlerimde birini hissedip deliler gibi aşkı yaşamak vs vs. Ama dönüp baktığımda hayatıma annesi ile birlikte yaşayan, pek bi çevresi olmayan, içine kapanık birisi olmuştum. Bu neyin etkisiydi bilmiyorum. Ancak belkide hayatımı değiştirecek şeyler olmuyordu. Her şey olması gerekenden fazla sıradandı. Tüm çevremi İstanbul' da bırakıp gelmiştim zaten buraya. Ordayken çok mutlu bir hayatım vardı. Taa ki babamı kaybedene kadar. Bu sessizliğim belkide bundandır. Aman her neyse çok da fazla düşünmeye gerek yok, bildiğiniz umutsuz vakayım işte. Bugün dışarı çıktım. Bi kafeye oturdum, bir tane de menengiç kahvesi istedim -çok severim de- kahvem tam geldiği anda Sezen Aksu'dan ben öyle birini sevdim ki çalmaya başladı. Sözlerini dinledim dikkatlice. Neden bilmiyorum ama bu şarkı ilk kez bu kadar dikkatimi çekmişti. Öyle içtendi ki sözleri. Gerçekten sevmek böyle miydi acaba? Sözlere bakarsak ben birini sevmemişim, yalnızca sevdiğimi sanmışım. Öyle biri çıkmadı ya da karşıma.Adına şiirler,şarkılar,kitaplar yazılacak biri çıkmadı. Çıkacak gibi de durmuyor. Dedim ya umutsuz vakayım. Bunları düşünmek istemiyordum artık. Hesabı ödeyip eve doğru yürümeye başladım. Bu günlerde kendimi biraz farklı hissediyordum. Hayatım değişecekmiş gibi. Sadece birkaç saçma düşünceden başka bir şey değildi. Bunları düşünürken yine eve geldim. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Kim bekliyordu beni. Sevgili psikolog Aslı hanım. Sinirden tüm vücudum uyuşmaya başladı. Gelip saçma sapan konuşacağını anlamıştım. Bilmiyorum belki de bana öyle geliyordu." Hoşgeldiniz" dedim. "Hoşbulduk canım,nasılsın?" Dedi. Dur be kadın daha içeri yeni girdim. Bi oturayım,soluklanayım. Hemen terapiye başlama çabaları falan. Hayır ordan bakınca o kadar mı umutsuz görünüyor her şey anlamıyorum ki. "İyiyim teşekkürler, siz nasılsınız?" Dedim her zaman olduğu gibi düşündüklerimi söyleyemedim. "Bende iyiyim,teşekkürler." Cilve yapar gibi konuşması sinirimi bozuyordu. Annem umut dolu gözlerle bize bakıyordu. "Canım kızım, günün nasıl geçti bakalım?" Günün klasik sorusu ve klasik cevabı; "Güzeldi, çoğu zaman olduğu gibi okul sonrası bi cafeye gittim, menengiç içip eve geldim. Hepsi bu annecim." " Ee hadi bakalım o zaman hep birlikte yemek yiyelim. Sonra da siz Aslı hanımla odana geçin." "Peki,üstümü değiştirip geliyorum" dedim. Elimi yüzümü yıkadım, üzerimi değiştirip aşağıya indim. "Buyrun, geçelim Aslı hanım." der demez "Aslı abla demen yeterli canım." dedi. Alçak gönüllü oluşu hoşuma gitmişti. Güven mülakatının ilk denemesinden yüksek puan almıştı benden. Belki de ona karşı bu kadar ön yargılı olmamalıydım. Yemeğimizi yedik. Sonra da benim odama geçtik. Samimi olmaya çalışıyordu. Aslında samimiydi de. Ama ben kalıplaşmış sorulardan pek hoşlanmam neler yapmayı seversin, neler sevmezsin? Gibi. O da ısrarla bunları sorup duruyordu. Sıkılmaya başlamıştım. Bunu fark etmiş olmalı ki soruları daha derin hale getirmeye başladı. "Bu günlerde nasıl hissediyorsun? " diye sordu. Nasıl hissettiğimi tam olarak bilmiyordum. "Sadece çok fazla canım sıkılıyor." Diye yanıtladım bu soruyu. "Peki hayatında değişik olaylar oluyor mu?" Değişik olması için bir çabada bulunmadığımı fark ettim. "Okuldan eve evden okula. Canım sıkkınken de dışarı çıkar biraz hava alır eve dönerim. Hayatımda değişiklik yok." dedim. Boş boş bakıyordu gözlerime ama sanki içinden de umutsuz bu kız diyor gibiydi. " Bence biraz çevre edinip gezmelisin İdilciğim. Sıradan hayatına sen yön vermelisin. Bugün için bu görüşmemiz yeterli. Seni de ilk günden fazla yormayayım. Ama umutluyum senden çok güzel işler yapacağız birlikte." Dedi gülümseyerek. Sanki biraz önce gözlerime boş boş bakan o değilmiş gibi bu cümleleri kurdu." Tamam denerim. Umarım dediğiniz gibi olur." "Bana müsade o zaman görüşmek üzere." " Buyrun ben sizi geçireyim." Dedim elimle kapıyı işaret ederek. Kapıya kadar eşlik ettim. "İyi akşamlar" dedi Aslı hanım. Annem ve ben de "iyi akşamlar" dedik. Aslı hanım gitmişti annemle başbaşaydık. "nasıldı görüşme?" diye sordu annem. "Fena değildi, hoş kadın" diye yanıtladım. Biraz anne kız oturduk televizyon izledik,sohbet ettik. Daha sonra annemi öpüp odama çıktım. Bugünü düşünüp durdum bakalım hayat ne getirecek karşıma. Umutsuz vaka olmaktan çıkabilecek miyim?