2

66 8 1
                                    

Hızlı tren Lyon Garı'na yaklaşırken yavaşladı. German bir saattir uyukluyordu. Gerindi. Trenin canından dışarı baktı.
"Kahretsin, yağmur yağıyor!"
"Şaşırdınız mı? "diye sordu Jorg.
"Pek sayılmaz " diye yanıtladı German.
Bir an Jorge ' nin yanının boş olduğunu fark etti.
"Mechi nerede? "
Jorge gülümsedi.
"Lavaboya gitti. Gideli on beş dakikadan fazla oldu, sanırım makyaj yapıyor. "
"İşte iyi bir polis. Ayrıntıları gözden kaçırmıyorsun. " diye takıldı German.
Yeniden dışarı bakıp yüksek sesle kendi kendine sordu
"Kadınlar neden sürekli burunlarını pudralamaya ihtiyaç duyuyorlar, merak ediyorum. "
"Erkeklere güzel görünmek için olabilir. " dedi Jorge.
"İyi bir polis olduğuna şimdi iyice ikna oldum" diye gülümsedi German.
Ardından Mechi ' yi Sarah ile kıyaslamak için henüz erken olduğunu düşündü.
Önceki akşam, şehre vardiklarında tren garında buluşacaklarına dair Sarah ile konuşmuşlardı. Sarah, Tini'nin hafta sonunu babasıyla geçirmesine izin vermişti. German, eski eşinin buna hemen ikna olmasına oldukça şaşırmıştı.
Bir sessizlik oldu. Ardından Mechi geldi.
"İşte hazırım " dedi.
German onu gözalıcı bulmuştu ama bir yorumda bulunmadı.
Mechi bir Hollywood yıldızı edasıyla "Dünyanın başkenti kollarını açmış bizi bekliyor. Onu çok bekletmeyelim. " dedi
İki adamda aynı anda ayağa kalktılar.
"Kesinlikle katılıyorum. " diye haykırdı Jorge.
Arzularınız bizim için bir emirdir. " dedi German.
Aralarında hiyeyarşi olduğunu unutmuştu. Cümlesini bitirirken fark etti bunu. Ama sonra, en azından staj boyunca komiserlik unvanını deri ceketinin cebine bırakmaya karar verSarah Trenin frenleri uzun uzun gıcırdadıktan sonra nihayet durdu.German , Mechi'ye inmesi için yol verdi.
Jorge trenin basamaklarından inerken neredeyse düşüyordu.
"Sakin! Bacağını kırmak için hiç de iyi bir zaman değil" diye takıldı Mechi.
Bir müddet kalabalığın peşi sıra ilerlediler, sonra German aniden durdu. Tini ve Sarah tren garının en ucunda onu bekliyorlardı. Uzun zamandır ikisini bir arada görmemiştir. Tini'nin gitgide daha çok Sarah'a benzediğini düşündü.
Aynes babasını özlemle kucakladı. İtalya'da geçirdikleri üç haftalık tatil baba-kız birbirine daha da yakınlaştırmıştı. Tatilden bu yana beş haftadan fazla geçmişti. German ,her ne kadar Tini'nin bundan hoşlanmadığını bilse de alnına bir öpücük kondurdu. Kızmadığını görünce şaşırdı.
Tini,diğer iki polis memurunun yanına gitti.
"Merhaba German, bakıyorum formunu koruyorsun"dedi Sarah.
German da eski eşine aynı şekilde iltifatta bulunup ardından meslektaşlarını tanıştırdı.
Sarah,Jorge'ye şöyle bir bakıp geçmişti, ama Mechi'den gözlerini alamamıştı.
"Acele etmeliyim. Gerard ile Normandiya'ya gidiyoruz. Meraklanmaya başlamıştır, arabada beni bekliyor."
German o an ,Sarah 'nın kızıyla hafta sonunu geçirmesine neden karşı çılmadığını anladı.Demek ki böylece editör arkadaşıyla birlikte bir hafta sonu tatili yapabileceklerdi.
"Size Paris'te iyi tatiller diliyorum"diyerek kalabalığın içine daldı Sarah.
Tini babasının kolundan tuttu.
"Şimdi nereye gidiyoruz?"
German,Tini'nin saçını okşadı. Hazır keyfi yerindeyken bunun olabildiğince tadını çılarmalıydı.
"Önce valizerimizi otele bırakacak ,ardından şehri keşfedeceğiz."
"Ben Eyfel Kulesi'ni kesinlikle görmek istiyorum!"dedi Jorge.
"Ben de Louvre Müzesi'ne gitmak istiyorum"dedi Mechi.
"Sorun değil ,ben size rehberlik ederim"dedi German.
O an German'ın gözünün önünde bir resim canlandı: Çamurlu çarıkıyla uç köylü şehre ayak basmıştı.
Tini mutlu görünüyordu.
"Peki,sen nereye gitmek istiyorsun?"diye sordu babası.
Tini çoktan çıkışa doğru yönelmişti.
"Villette parkının orada büyük bir lunapark var. Bu akşam oraya gidelim mi?" diye sordu Tini arkasını dönmeden.
German diğerlerine döndü.
"Size uyar mı?"
Jorge,German'a çekinmeden meydan okudu:
"Böylece atış standında hangimizin daha iyi olduğunu görmüş oluruz."
"Ben de pamuk helvaya bayılırım!"dedi Mechi.
Yavaş adımlarla gardan ayrıldılar.
Başlarının üstünde kara kara bulutlar toplanıyordu ve hiçbiri bunun farkında değildi.

Acayip CinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin