Eve geldiğimde annem çoktan işe gitmişti bile. Odama çıkıp sıcak bir duş almak istedim. Fakat hala yaşadığım olayın etkisindeydim,elim ayağım titriyordu. Olaylar gözümün önünden teker teker geçiyordu. Gözlerimin dolduğunu hissettim, evde kimse olmadığı için gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Kapının kenarına çöküp hıçkıra hıçkıra ağladım sesim bütün odada yankılanıyordu. Çaresizdim...... O sokağa girmekle hayatımın yanlışını yapmıştım. Banyoya girip rutin işlerimi hallettim, okula gitmek için çantamı alıp evden çıktım. Otobüs durağında otobüsün gelmesini bekliyordum. Fazla geçmeden gelmişti, arkalarda bir yere oturup acıyan dizlerime dokundum. Hala kanadığını farkettim, okul eteği kısa olduğu için fazlasıyla dikkat çekiyordu. Otobüs durduğunda okulun bir iki sokak aşağısında olan markete uğrayıp yara bandı aldım ve dizime yapıştırdım. Sonra okula yürüdüm, arkamdan biri saçımda olan tokayı açınca saçlarım yüzüme doğru düştü. Arkamı döndüğümde bana kocaman gamzesiyle gülen atakanı gördüm.
"Saçların açıkken daha güzel oluyorsun ve daha seksi" dedi ve koluma girdi. Güzel demesi hoşuma gitmişti ama seksi kelimesi beni utandırmıştı. Atakan'ın koluma girmesi iyi olmuştu bacağım ağrıdığı için sendeliyordum. Atakan da farkına vardı ve beni kaldırımın kenarındaki direğe başladı. Yavaşça aşağı eğilip dizime dokundu. "Ne oldu bacağına" diye sordu. Heyecanlandım bir an doğruyu söylesem Atakan'ın ne tepki vereceğini bilmiyordum. Ayağa kalkıp kolumu sıkıca tuttu, "o mu yaptı? Demir sana biseymi yaptı" diye sordu. Ne diyeceğimi bilemedim, kekeleyerek " d.d...... Düştüm. " Atakan pek inanmadı ama olsun ona doğruyu söylersem olayı büyütebilirdi. Okula kadar kol kola yürüdük, hatta okulun içine kadar. Kapıdan içeriye girdiğimizde bütün gözler bize döndü. Geçen gün beni terslediği banka oturmuş bana daha doğrusu bize ters ters bakan demiri gördüm. Atakan ve ben demir'in tam karşısındaki banka oturduk, kendimi yorgun hissediyordum. Bacaklarım acı içinde sızlıyordu, demir gözlerime baktıkça o anı hatırlıyordum.-3 saat önce-
Evden çıktım yürümeye başladım. Kısaltma sandığım sokağa girmemle ağzımın bir karış açılması bir oldu. Yerde yatan çocuğu tekmeleyen 4 hayvan vardı. Tiz çıkan sesimle çığlık attım, tam kaçmak için arkamı döndüm ki bedenimin uyuşmasını sağlayan o ellerle karşılaştım. Kafamı kaldırdığımda demir'in o kusursuz yüzü ve gökyüzü mavisi olan gözleriyle karşılaştım. Heyecan,korku,endişe bütün duygularım birbirine karışmıştı. Ama en yoğun basan korkuydu...... Kaçmaya kalkmıştım bir adım attım ki çelme çakıp beni yere yüz üstü düşmemi sağladı. Dizim sızlıyordu, birkaç saniye sonra kanamaya başladı. Yere eğildi, çocuğun yere eğilmesi bile güzeldi. Kulağıma fısıldadı "bu daha iyi günlerin yeni bana karşı gelmenin bedelini ağır ödeyeceksin demiştim". Deyip geri çekildi ve yanındakileri de alıp gitti. Ben ve diğer çocuk o ıssız sokakta baş başaydık. Ayağa kalkıp çocuğun yanına gittim, her yeri kanıyordu. Elimi uzattım ve yerden kalkması için yardım ettim. Daha sonra onu öylece sokakta bırakıp eve geldim.
Bu olayı demir altın harflerle kazımıştı, ama bunun bedelini kötü ödeyecekti bu burada bitmedi....
Zilin çalmasıyla sınıfa girdik. Atakanla yerimize geçtik, demir gelip arkamıza oturmuştu. Ondan korkmaya başlıyordum, benim düşmemi sağlayıp dizlerimi kanatmaktan zevk alan biri bana daha neler yapacaktır. Düşündükçe başım dönüyor, düşüncelerimden sıyrılmamı hoca sağladı. O kadar dalmıştım kendime gelip hocaya baktım.
-iyi görünmüyorsun kızım , git bi elini yüzünü yıka.
+peki saolun dedim.
Çıkarken demir sinsi sinsi gülümsüyordu. Aklıma kötü şeyler geldi, tuvalete girdim yüzüme soğuk su çarpıp aynadan Yüzüme bakıyordum. Gördüğüm manzara beni korkutmuştu, demir arkamdaydı.
Hemen kapıya koştum fakat kapı kilitliydi. Ne zaman buraya gelmişti,ne zaman kapıyı kilitlemişi, burada ne işi vardı korkuyordum. Kolumdan tutup beni lavaboya yasladı. Tiz sesimle canım yanıyor diyebilmiştim. Sesim o kadar çaresiz çıkmıştı ki demirin gözünde bir an olsa bile pişmanlık görmüştüm. Yavaşca kolumu tutuğu parmaklarını genişletti ve benden bir adım uzaklaştı. Ve o muhteşem dudakları aralandı;
"Canını yaktıysam özür dilerim yeni ama canını daha çok yakmamı istemiyorsan bana karşı gelmeyi değil bana itaat etmeyi öğren". Dedi ve kilitli olan kapıyı açıp gitti. Arkasından sadece bakabildim, daha fazla vakit kaybetmemek için sınıfa doğru yürümeye başladım.
Kapıyı çalıp içeri girdim. Demirin sınıfta olmadığını fark ettim, yerime oturduğumda Atakan iyi olup olmadığımı sorunca evet anlamında kafamı salladım. Okulun arka bahçesini izlerken banklardan birinde sigara içen demiri farkettim. Çok düşünceliydi, ona baktığımı hissetmiş gibi bir anda göz göze geldik. Kafamı çevirmek yerine daha derin bakmaya devam ettim gülümsedi. Buzlar prensinin o kocaman gamzesine aşık olmuştum.
Zilin çalmasıyla o derin düşüncelerden sıyrıldım. Atakan kantine itmeyi teklif etmisti fakat dizim çok acıdığı için kibarca reddettim. Sınıfta sadece ben kaldım, kulaklığımı takıp irem derici dinlemeye başladım. O sırada kafamı sıraya gömdüm, bazı şarkılar vardır insanları anlatan bu şarkıda beni anlatıyordu. O arada sınıf kapısının hızlıca açılıp kapandığını duydum. Kafamı kaldırdığımda demiri gördüm. Yavaşça kendi sırasına geçip oturmaya başladı sınıf bir anda demirin telefon sesiyle yankılandı. Tam olarak telefonun diğer ucundaki kişinin sesini duyamıyordum. Fakat demirin dediklerini anlayabiliyordum. Demir " efendim, evet, bu akşam, saat 10 da"dedi ve kapattı. Bu akşam saat 10 da olan neydi acaba? Kapı tekrar açıldığında içeriye Atakan'ın girdiğini gördüm. Ben Demir ve Atakan birbirinden iki nefret eden erkek ve ortada kalmış ben. Bu hiç iyiye sonuçlanmayacaktı, Atakan yanıma gelip "kalk gidiyoruz" deyip kolumu tuttu ne olduğunu anlamadım. Yavaşça ayağa kalktım, tam o anda biri kolumdan tuttu arka tarafa çekti. Demir'in arkasında olduğumu fark ettim , demir çok sinirlenmişti. Bunu elindeki damarların şişkinliğinden anlayabiliyorum. Birden bağırmaya başladı. "Ona bidaha dokunursan seni öldürürüm" dedi ve atakana yumruk attı. Yerde yatan atakanı görünce tiz sesimle çığlık attım. Hemen atakanın yanına gittim ve iyi olup olmadığını sordum. Burnu kanıyordu, elimdeki bandanayı açıp atakana verdim. Ve burnuna tutmasını söyledim, o anda sınıfın kapısı hızla çarptı. Arkama baktığımda demir'in olmadığını fark ettim. Atakan'ı bir sıraya oturttuktan sonra bende sınıftan çıktım. Bahçede deli danalar gibi bir o yana bir bu yana gidip gelen demiri fark etmemle daha çok sinirlendim. Nasıl bu kadar cürretkar olabilirdi ki, zengin olması başkasına yumruk atabilir anlamına gelmezdi. Hızlıca merdivenlerden indim ve demirin karşısına durdum."sen ne cürretkar ne psikopat birşeysin s.....s....sen kendini ne sanıyon ya sen atakana nasıl vurursun, nerden geliyor lan bu özgüven " diye bağırmaya başladım. Demir şaşırmıştı kolumdan tuttu ve beni kendine çekti. "Bidaha sakın bana o sesini yükseltme şimdide elimde kalmadan karşımdan siktir git"dedi son kelimeyi vurgulamıştı. Daha da sinirlendim ve demire tokat attım. Ben demire tokat atmıştım. Herkes donmuş bir şekilde beni izliyordu, yavaşça demire yaklaştım ve " bir daha ne benimle ne de atakanla uğraşiyim deme" diyip arkamı döndüm. Merdivenlerdeyken demirin bağırışını duydum. "Bunun bedelini ağır ödeyeceksin yeni" dedi. Sınıfa geldiğimde herkes atakanın yanındaydı. Bir kaç kişiyi itip atakanın dizinin önüne çöküp iyimisn? Diye sordum burnu kanadığı halde gülümsedi."iyiyim yeni " dedi. Elinden tutup kaldırdım "tuvalete gitmeye ne dersin?" diye sordum. Gülerek" erkekler tuvaletinin kapısında beklersen olur" dedi bende tamam der gibi kafamı salladım. Atakanla kapıya doğru yürürken kapıdan içeri giren demiri gördüm, sinirliydi. Sadece yandan bir bakış attım ve tuvalete doğru yürüdük. Atakan girdi ve elini yüzünü yıkadı, hep benim yüzümden oldu. Resmen vicdan azabı çekiyorum, arkamdan gelen alkış sesiyle irkildim. "Atakana yandaşlık etmenin cezası çok büyük bilmeni isterim yeni" atakanın tuvaletten çıkmasıyla yürümeye başladık. O yokmuş gibi davranmak zordu ama bunu yapmam gerekiyordu. Beni tekrar kolumdan tuttu ve "beni kimse görmezden gelemez buna sende dahil"dedi ve atakanın kolumdaki elini hızlıca ittirdi ve beni peşinden sürüklemeye başladı. Tiz çıkan sesimle ona küfürler savurmaya başladım. O ise beni hiç dinlemiyordu, en sonunda durdu ve beni arabasına bindirdi. Hala ne olduğunu anlamıyordum, kapımı sertçe kapatıp söfor koltuğuna oturdu. Arabayı çalıştırdı ve gaza bastı, korkuyordum. Fazla hızlıydı, " yavaşla" diye bağırdım, ama o aksini yapıp daha da hızlandı. Tekrar "yavaşla" diye bağırdım o anda dolan gözlerimi kapattim ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Arabayı durdurdu açık olan pencereden içeriye giren su damlalarını hissettim. Kolumda birde onun parmaklarını, ürktüm ve hemen kolumu çektim. "Benden uzak dur" deyip arabadan indim. Yağmur hızlanmıştı biraz yürüdükten sonra koşarak yanıma geldi. "Arabaya" diye emretti, nefret ettiğim şeyleri yapan bir erkeğe nasıl aşık oldum ben? Kolumdan tutup beni arabaya doğru sürüklemeye başladı. Canım yandığı için kolumu elinin içinden kurtarmaya çalıştım ve başardım......Yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Yağmur ağladığımı hisseder gibi, ağlamamı demirden saklamak ister gibi bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Bu çocuğun hiçmi acıması yoktu? Tekrar bileğimden tutup "lafımı ikiletme yağmur çok yağıyor hastalanacaksın" dedi ısrar etmeden ayağa kalktım. Ve arabaya doğru yürüdüm kapıyı kapatıp söfor koltuğuna geçti. Arabayı yavaş sürüyordu kafamı cama yaslayıp yolu seyretmeye başladım. Araba durduğunda kafamı kaldırıp nerde olduğumuza baktım. Bir apartmanın önünde durmuştuk, "nerdeydiz" diye sordum. "Benim eve geldik bu şekilde eve gidersen annen kızar hadi in" dedi. Arabadan indi yağmur dinmişti heryer toprak kokuyordu. Arabadan inmedim demir gelip kapıyı açtı ve "in" diye emretti. Tiz çıkan sesimle "beni evime götürür müsünn?" dedim hayır anlamında kafainut bir sağa bir sola çevirdi. Bileğimden tuttu ve beni aşağı indirdi. Çok yorgundum, ayaklarım bedenimi taşımıyordu. Dizimde olan yara bandı ıslandıgı için kaldırdım demir yürüyemedigimi anladığı için hafifce yere eğilip sırtına binmemi söyledi. Dediğini yapıp sırtına bindim, kafamı sırtına yasladım. O kadar güzel kokuyordu ki ona bir daha aşık oldum. Asansöre binmek yerine beni 5.kata kadar taşıdı, hatta evin içine kadar. Kilidi çıkarıp kapıyı açtı wv bembeyaz dizayn edilmişti, herşey beyazdı. Kapının karşısında ayakkabılık vardı, kapının yanına durup demiri izledim. Bir odaya gidip birkaç dakika sonra geldi, elinde beyaz bir havlu vardı. Bana doğru fırlattı düşmesin diye tuttum. "Soldan ikinci odaya gir ve temizlen" dedi. Havluyla yüzümü kuruturken sonra "eve gitmek istiyorum" dedim. "Ne kaftan anlamaz baş belasısın sen öyle git ve dediğimi yap" diye bağırdı. Yürüdüm dediği odaya gelince duraksadım kapıyı açtım ve içeri girdim kapıyı kilitleyip arkamı döndüm, bir şok daha bu oda bir kzi için dizayn edilmişti. Herşey baştan aşağı pembeydi sinirlendim, kızlarla yattıgı odada asla ama asla soyunmazdım. Kilitlediğim kapıyı açıp hışımla dışarıya çıktım, salonda yarı çıplak olan demiri gördüm. Evin kapısına doğru yürüdüm, ve "senden nefret ediyorum" diyip merdivenlerden aşağı koşmaya başladım, arkadan demirin sesini duydum asya diye bağırışını duydum. Ama duymadım evden tam sokağa çıkıyordum ki birinin kolumdan tuttuğunu gördüm ve işte bu sefer herşey bitmişti...........
Okuyup votelediğiniz için çok tskrlr bunuda okumanız dileğiyle😍😍😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY PSİKOPAT
Teen FictionBen Asya Doğan 17 yaşında lise öğrencisiyim.Nefret ettiğim bir babam,bu hayattan kurtarmak istediğim bir annem var.Sırf ben babasız büyümeyim diye 17 yıl babamın kahrını çekmiş annem bana herzaman örnek olmuştur. Bazen bir kardeşimin olmamasına üzül...