"Gerçek yaşanmış bir hikaye"
"Gerçek hayatta olan şeyler "
"Acılar Öldürmez"
"Belkide hayat herkesi eşit derecede seviyosa"!!!
"OKUMAZSANIZ PİŞMAN OLURSUNUZ"***Yalnızlık:
Annenizin babanızın arkadaşlarınızın komşularınızın dostlarınızın veya diğer kişilerin yanınızda olmaması sizinle ilgilenmemeleri değildir.Sizinle konuşmamaları sizi sevmemesi sizi küçük görmeleri sizden birşey beklememeleri sizi umursamamaları değildir aslında...
Yalnızlık:Kaderdir yaşamdır herşeyi içinde yaşamaktir sonra da "Ölmektir"...
Yani demek istediğim kader ağlarıyla örülmüş ve üstünden hiç çıkmayan ve hiçkimsenin çıkarmaya gücünün yetmemesidir.Herşeyi üzüntüyü, sevinci, paylaşmayi, mutluluğu, mutsuzluğu, kabuğuna çekilmiş ve her gün insanların ona birşey yapacağından korkan bir kaplumbağa gibi yaşamaktır.
İşte acı gerçek böyledir.
Ama biz genede yaşamaya devam ederiz.Çünkü herşeye alışmışızdır. En çokta mutsuzluğa
Şimdide aynen burda yazılan şeylerin daha fazlasını yaşayan bir kızı anlatacağım Çok güçlü bir kız.***Dünyanın en güzel köyünde küçük ve çok güzel bir kız yaşarmış kızın hiçkimsesi yokmuş. Ailesi onu doğurduktan sonra ölmüşler. Ne kadar ilginç değil mi? Aynı gün ikiside ölmüş. Yani doğduğundan beri yalnızlığa alışmış bir kızın hayatı daha ne kadar ilginç olabilir değil mi? Dünyada hep yalnız bir kız.
"Kızın ismi TUĞBA"
Tuğba Mermerci köyünün en güzel evinde yaşarmış. Gerçektende çok güzel bir evi varmış.
Kızı biraz tanıtacak olursak,Gözleri zifiri karanlıkta parlarcasına ışıl ışıl parlar,saçları rapunzeli kıskandıracak kadar güzel,vücudu ince ve zarif,dudakları dolgun ve pembemsi bir yapıya sahipti.
Derler ya,
"GÜZELLİK ABİDESİ" sanki o kadar güzeldi anlatılmaz yaşanırdı!!!
Tuğba gene günlerden bir gün iki katlı olan evinin üst katında odası olan ve güneşin ilk ışıkları oraya vuran yuvarlak penceresinden giren güneşin ışıklarıyla uyanmıştı. Sabahın enerjisi üzerinde olan Tuğba alt kata inen sarmal merdivenlerden kayarak indi.***Daha sonra küçük kümese giderek tavukların yeni yumurtladığı yumurtaları alarak kahvaltı hazırlamaya koyuldu.
Kahvaltısını bahar çiçekleri kokan ve çiçek festivalı olan balkonunda güzelce kahvaltısını etti.Sonra işini pitirip etrafı toparlayıp. Komşuları olan Ayşeye gitti. Zaten ondan başka kimsesi yoktu.Bir de evinin yakınlarında oturan Ebe nine vardı. Bu ebe nine köylerde, şehirlerde ün salmıştı. Ebe nineyi tanıtacak olursak, hayatı yaşamış o kadar yaşamış ki hayat onu hiç yaşlandırmamış sanki hâlâ eski direncindeymiş gibi kendisini kuvvetli hissediyordu.Tuğba hayatını sadece bu iki insanla geçiriyordu. Zaten ebe ninesi de olmasaydı ne yapardı ki?
Ebe nine onu küçük yaşta alıp büyütmüştü, ebe nine onun herşeyiydi.Ebe nine onu çok seviyordu. Ebe ninenin çocuğu olmadığı için onu alıp büyütmüştü ve onu çocuğu olarak saymıştı. Onu o kadar çok seviyordu ki ona bütün hayatını adamıştı. Tuğba da bunu bildiği için onu yalnız bırakmamaya çalışıyordu.Ebe nine herşeyi hisseden bir kadındı. Hayatı hissederek yaşıyordu.SİZCE DE ÇOK DEĞİŞİK DEĞİL Mİ???***"EVET KABUL EDİN DEĞİŞİK"
Ebe nine herşeyi hissettiği için herşeyi biliyordu. Sanki önceden bu hayatı yaşamış daha sonra gelmiş bu dünyaya. Gerçekten de Çok Değişik Bir Kadın.Ebe nine zorlukla yolda yürüyordu. Daha sonra tuğba onu görünce hoşgeldin ebe nine deyip balkona oturdular
Ebe Nine:Nasılsın güzel kızım,iyisindir inşallah,sakın hiçbirşey için üzme kendini tamam mı bitanem,ömrüm, hayatım,dünyam,yavrum.Dedi ve lafını bitirdi.
TUĞBA:(Gülerek Cevap Verdi) Tamam ebe ninecim sen hiç merak etme ben hiç üzülmem zaten üzülsem bile alışmış artık bu kalbim acıya bana hiçbirşey olmaz sen hiç merak etme.
Ebe Nine:Eee yavrum biz iki insan yanlız başımıza kalmışız bu dünyada alışmışız bütün acılara ama gene de artık bundan sonra hep mutlu olmaya çalışalım "MUTLULUK" bir kere de bizim kapımıza gelsin kızım.
TUĞBA:Yok Be nine bizim kapımızı çalmaz. Çalsa bile yanlış gelmiştir. Bize bundan öncesi de sonrası da yalnızlık ve acı.
Ebe Nine:Doğru be kızım bizim kısmetimiz de böyle Ne yapalım kaderimiz de bu varmış.
TUĞBA:Evet ebe nine kısmetimiz böyleymiş ne yapalım Sen de olmasan ben ne yapardım Ne ederdim bu dünya da???
Ebe Nine:Doğru be kızım ikimiz birbirimizden ayrı yaşayamayız.
TUĞBA:Evet ebe nine seni çok seviyorum.
Ebe Nine: Ben de seni çok seviyorum kızım.***Tuğba mutfağa çayları getirmeye gider. Çayları getirdiği zaman tam masaya koyacakken tüm bardaklar elinden düşer ve kendisi de oracıkta kala kalır. Ve şoku atlattıktan sonra hemen gidip bardakları toplar ve ebe nineden sakarlığı yüzünden özür dilemeye başlar.
Ebe Nine:Olur be yavrum böyle şeyler sen kafana takma özür dileyecek birşey yok der ve konuyu kapatmaya çalışır.
Tuğba hemencecik çaylarn yenisini doldurur ve ebe ninenin yanına gelir.
Ebe nine: Söyle bakalım yavrum bir derdin sıkıntın var mı??? söyle bakalım ninene.
TUĞBA:Yok bir sıkıntım ninecim herşey aynı bildiğin gibi.
Ebe nine:Yok kızım sende birşey var söyle bakalım ninene hadi yavrum ne olmuşsa söyle bana.
TUĞBA:Ebe ninecim geçenlerde balkonun oralar da bir ses duydum gidip baktım ama kimsecikler yoktu. Ertesi gün gene aynı şey oldu ama gene kimseyi göremedim. Kim olabilir diye düşündüm ama bulamadım. Kim gelir ki bu fakirhaneye bu eve kim dolaşabilir ki bu evin etrafında.
Ebe Nine:Kızım sen hiç kafana takma belki buradan geçen bir yolcudur. Açtır,açıktadır diye senden yemek istemek için gelmiştir. Bir daha da gelmez. Gelirse de bana haber verirsin tamam mı??? GÜZELİMMMM
TUĞBA:Tamam ebe ninecim.
Sonra ebe nine evine gider ve herşeye alışmış bir şekilde ve bütün hayatın yorgunluğu hâlâ üzerinde olarak o çok uzaklara bakıpta köyünü seyrettiği koltuğa oturur.Ve şöyle düşünmeye başlar.
"Ya bu koca dünya aslında herkesi eşit derecede seviyosa ya biz insanlar hiç bilmemişsek ya ömrümüzün sonuna kadar aslında mutsuz olmayacaksak, ya da bu dünyada biz hepimiz bir yıldız oluyorsak ve hep gökyüzünden aşağı bakacaksak....."!!!
Diye düşündü ama bu düşüncelerin ona fayda sağlamayacağından aslında hiç düşünmeye gerek olmadığına karar verdi.
Daha sonra bütün gün yalnız başına sıkılıp bıkmadan etrafı seyretmeye daldı.Belli çok düşünceliydi.Ve sorularına bir cevap bulmak istiyordu. Ama ne acı ki hiçbirşeye cevap bulamıyordu.***Akşam olmuştu o hâlâ dışarda çok güzel esen rüzgarın uğultusunu dinlemekteydi.Biliyorum ona huzur veriyordu.
Daha sonra üzerine bir hırka almak için içeriye girdi birde ne görsün karşısında bir adam.Evet o bir adamdı. Şaşkınlığı o kadar yüzüne yansımıştı ki kendini adama bakmaktan da alamıyordu. Bunu bende çözememiştim neden hâlâ bakıyordu adama. Acaba ona soru mu sormalıydı,kızmalımıydı,korkmalımıydı.....
Ne yapacağını bilmiyordu...
Orada yerinde kalakaldı...
Belli ki adam da onu gördüğüne şaşırmıştı. Ama o da konuşmuyordu.Adeta ikisi birbirine gözleriyle soru soruyorlar ve cevaplıyorlardı...
Sonra kendilerine geldiler.
Adam:Korkma sana birşey yapmaya gelmedim senin burada olduğunu bile bilmiyordum.
TUĞBA:(Adama hâlâ şaşkınlıkla bakarak) Demek siz ha...
Adam:Evet ben. Ne demeye çalışıyorsunuz anlamadım.Eğer sizi korkuttuysam özür dilerim.
Bağışlayın Hanımefendi.
TUĞBA: Şaşkınlığını alamayarak ben, şey, yani dışardan gelen o ses...
Adam:Hadi ama o kadar korkunç değildi...
Adam lafını bitirmeden tuğba adama biraz sert davrandı.
TUĞBA:Sen ne kadar rahatsın böyle bir kızın, yalnız yaşayan bir kızın evini nasıl gözleyipte evine gizlice girersin!!!
Adam:Ama ben sizin burada yaşadığımızı bilmiyordum,yani sizi burada hiç görmedim...
TUĞBA:Neyse tamam uzatmayalım kusura bakmayın biraz sert davrandım ama sizde beni anlayın lütfen bir genç kızın evine biri gizlice giriyorsa bu tepkiyi vermesi gayet normal değil mi sizcede???
Adam:(Gülerek)Evet haklısınız Özür dilerim. Bağışlayınız hanımefendi.
TUĞBA: İyi affettim. Bu kadar olayı büyütmeye gerek yok.Yanlış gelmiştiniz herhalde hadi size güle güle....
Adam:Hayır ben gidemem bana yardım edin gidecek hiçbir yerim yok. Lütfen bana yardım edin Tuğba hanım.ÇOK İLGİNÇ KIZ KALAKALMIŞTI NE CEVAP VERECEĞİNİ BİLMİYORDU...
YILLAR SONRA BİR ADAM GELİYORDU.VE ONDAN, ONA YARDIM ETMESİNİ İSTİYORDU NE YAPMALIYDIIIIIIIII...!!!!?????