Ilık bir ilkbahar ayıydı.Bir elimde telefonum diğer elimde çantamla İlayda'nın beni aramasını bekliyordum.Beklerken bir yandan da bu garip caddeyi inceliyordum.Bana gayet tuhaf gelmişti.Bunları düşünürken telefonum çalmaya başladı.
İlayda arıyor...
Telefonu uzun bir süre sonra içimdeki heyecan ile açtım:
+Alo?
-Alo?Feyza benim İlayda nerdesin?
+Adresi vermeni bekliyorum.Ayrıca herkes orda mı?-Evet.Herkes burda Adresi veriyorum.....
Adresi verir vermez hemen bir taksi çevirdim.Taksiye bindiğimde heyecanım kat be kat artıyordu.Taksici "adres neresi?" diye sorduğunda direk adresi söyledim.Taksiciye
"biraz hızlı olur musunuz"dedim
sesimdeki heyecanla.Taksicinin bana imalı imalı bakarak "hayırdır kızım ne bu acele?" dediginde ona
"Hayır amca hayır" deyip telefonuma gömüldüm.Kuzenim Merveye
Merve ben İlaydaların yanına gidiyorum.Bana şans dile...
Yazıp koltuğa yayıldım.Amca kısa bir bakış atıp
"Geldik kızım." dedi.
Taksiye ücreti ödeyip hemen aşagıya indim.Biliyordum,eğer Gurbet ordaysa kesinlikle geç kalmamalıydı.Çünkü Gurbet dakikliği severdi.
Cafenin kapısından girerken birden telefonum titredi.Mesajı açmayı düşünürken birden karşımda benim pek sevgili dostlarımı gördüm.Bensiz ne de güzel eğleniyorlardı.Tabii onların buraya geleceğimden haberleri olsaydı kesinlikle gelmezlerdi.Hepsini tek tek izlemeye başladım.
Meyra Deniz;
Melike Körükçü;
Gurbet Karadamar;
İlaydanur Çelik;
Ömer Alptekin;Ömer mi? Onun burda ne işi vardı ki? Kim onu çağırdı?Ah İlayda ah! Herkes tam derken kastettigin bu muydu?
Masaya ağır adımlarla ilerledim.Beni önce Meyra fark etti.Beni fark eder etmez bir anda kaşları çatıldı ve hızla ayağa kalkarak:
"Onun burda ne işi var?" diye bağırdı.
Onun bağırmasıyla sırayla herkes bakmaya başladı.Ve herkesin gözünde aynı ifade ile karşılaştım.
Son sözlerimi çok sessizce söylemiştim.
"Merhaba,ben geldim..."