-Tanıtım-

308 19 2
                                    

Hiç sevdiğiniz  birini bilerek terkettiniz mi?

Onsuz geçen zaman da hiç canınızın çekildiğini hissettiniz mi?

Ben sizin yerinize şimdilik cevaplayacağım soruları.

Evet canım çekildi, hatta çekilmekle kalmadı özlem tüm enerjimi sömürdü. Geriye sadece ben ve yorgun olarak adlandırabileceğimiz bedenim kaldı. Ruhum ise her gün onun ismini haykırırken kendisini umutsuzluğun uçurumundan sonsuzluğa attı.

Gözlerim onu arıyordu, tüm özlemiyle. Aradan kocaman acı dolu 3 yılı gerimizde bırakmıştık. Hadi ama sevdiğim.. Artık dayanacak güç kalmadı bende, daha fazla bekletme bücürünü.

"Bedenim sensizliğin vermiş olduğu cehennem ateşinden kurtulmak istiyor.."

Onun adlandırdığı gibi minik ellerimi kot pantolonumun dar cebine yerleştirmiş, gözlerimi girişe çevirmiştim. Her geçen saniyeyi sayıyor, beni bu kadar beklettiği için kendimce onu öldürme planları yapıyordum. Saniyeler birbirinin peşini kovaladıkça yerimde duramıyordun adeta. Sonunda tam sabrım tükenmişken onu gördüm.. ilkin gözlerime inamamış olsamda tam ordaydı işte. Siyahın en koyu tonuna sahip olan saçlarını dalgalar halinde şekillendirmiş, eskiye göre kendisini daha çok olgun gösteren, deniz mavisi renklerinde olan takım giyinmişti. Gözlerim hâlâ onu kalabalığın arasında zor seçiyorken, çevresini saran onlarca insanlara inat resmen ben burdayım diye haykırıyordu. Kısa boylu olmama lanet ederek, hafiften ayak uçlarıma basarak onu daha iyi görmeye çalıştım. Daha doğrusu beni farketmesi için uğraşıyordum, bir yandanda.

"Hadi Sehun...bu tarafa bak..."

Kalbim her geçen saniye sanki yılların acısını çıkartırcasına öyle hızlı atıyordu ki, uzun zaman sonra böyle oluşuna alışmam biraz süremi alacak gibiydi...

Nerdeyse kalbimin ritmik sesi onca müzik sesine karşı;

"Ben burdayım, senin uğruna atıyorum, artık duy beni!"

diye isyan da bulunuyordu onu duymayana karşı. Dudaklarım bir taraftan saniyeler arasında kurumaya niyetliyken, zorlukla yutkuna bilmiştim. Gözlerim uzun bedenini ve nereye doğru ilerlediğini kestirmeye çalışıyordu. Sanki benim burda olmadığımı biliyormuş gibiydi. Çok umursamazca hareket ediyordu. Artık umutsuz şekilde dayanamayarak tutmuş olduğum nefesi verdim, tekrar ayaklarım üstüne normal şekilde basmaya başladım. Saniyeler içinde yüzümde ki o eşsiz gülümseme sönmüştü.
Yanımda ki bedenin bana karşı olan acıyan bakışlarını hissediyordum, lakin haklıydılar... Tamamen acınasaydım. Sanırım derin bir nefes alıp vermenin zamanı gelmişti.

Her ne kadar beni görmezden geliyor olsada, ben onu izliyerek geride bırakmış olduğumuz üç yılın özlemini böyle gideriyordum. Yanında tutmuş olduğu, saf bir güzelliğe sahip olan kadına kollarını sıkıca sarmıştı.

Bir an kendimi o kızın yerinde hayal ettim.. Gerçi bundan yıllar önce o kollar arasında ki bedende bana aitdi. Ne var ki bunlar üç yıl önce yaşanmışlığın ufak anılarıydı. Kalbim tekrar etrafını saran umutsuzlukla çökerken, ben sessizce onu izledim. Arada nasıl kahkaha attığını, eşi benzeri olmayan gülümseyişi takınışını ve elbetti dudaklarını arada bir yanında bulundurduğu bedene temas ettirişini.

Ayaklarım güçsüzlüğüme yenik düşerek titremeye başlamıştı bile. Başım dönüyordu... Bedenime bu kadarı fazla geliyordu. Kendimi şu an öldürmeyi bile düşündüm. Onu böyle görmek, sanki günlerce çöllerde susuz kalmışken ve sonunda su bulmuşken onunda elinden çalınması gibi bir şey...

Bende Sehun'un beni sevişiyle susuzluğumu gideriyorken, şimdi beni sevmiyorsa nasıl yaşaya bilirdim?

Biliyordum. Onca yolu tekrardan boşuna gelmiştim. Hayır durun boşuna değildi. Artık kaldıramıyordum, en kısa zamanda hayata veda etmeliydim.

"Ey sevdiğim şu an beni farketmen için her şeyi verirdim..."

Sonunda gözleri beni bulmuştu. Bedenim ani olaya karşın şaşkınca duruyorken, gözlerim beni büyülemeye yeten koyu kahverengi gözlerine odaklanmıştı. Lakin görmüş olduğum bakışlar çok farklıydı. Soğuk ve ürkütücü..

"Yoksa hâlâ bana kızgın mısın sevdiğim?"

Çok sürmedi.. bakışlarını benden çekip, sanki beni görmemiş gibi umursamaz olmaya devam etti.

"Hadi ama Sehun cidden beni unuttun mu? Yoksa görünümün gibi yüreğin de mi değişti? "

Aklımda kendimce ona karşı bir sürü cevapsız soru üretiyordum. Merak ediyor olsamda, cevaplar çoktan belliydi. Beni görmezden gelerek, sanki hiç bir şey olmamış gibi gülmeye devam ederek kanıtlamıştı.

Titreyen elimi saçlarıma götürüp çekmek, hıçkırıklara boğularak deli gibi içimde ki fırtınaları dışa vurmak istiyordum.. Olduğum yerden bir türlü ayrılamıyorken, tekrar aşk mıknatısı beni ona doğru çekiyordu.

"Ne yapacağım sevdiğim? Hadi söyle... Ben kalbime daha fazla söz geçiremiyorum..."

Gözlerimde ki yanma hissi her saniye artıyorken, bedenim daha bi güçsüzleşiyordu. Hayat benden her ne kadar pes etmemi istiyor olsa da, aşkım hâlâ direnmeye devam ediyordu işte. Benim suçum değildi, onu sevmeye, sevmemeye ben karar veremiyordum sonuçta ki, bunu aradan geçen yıllarda kanıtlamıştı.

"Onu unutmak oldukça imkansız bir şeydi.."

Daha fazla ona bakmaya katnalamayacağımdan dolayı kafamı öne eğmişken, sarsılan bedenime karşın aniden kararmaya başlayan görüş açımla bedenimin tamamen pes ettiğini anlamış oldum.

"Ve yine, ve yine, güçsüzlüğüme teslim olmuştu bedenim"

ChaudaryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin