3.bölüm

39 16 3
                                    

Ailee'nin en büyük zaafı ne saçları nede başka bir şey.ANNESİ.benimde annem yok ama babam bana onun eksikliğini hiç hissettirmedi sağ olsun.Ailee ile öyle bir bakıştık ki,az önceki sözlerimi geri almak istedim.hemen ayağa kalktı.sandalyeye astığı paltosunu ve çantasını aldı.masanın üzerinde ki telefonunu da alarak çıkışa yöneldi.bende ayağa kalkıp kolundan yakaladım.

"ya ben ne yapayım ailee?ben annemi hiç tanımadım."

bu sefer ses tonu yükselmişti;

"sen ve ben bir miyiz?"herkes bize bakıyordu.

ağlayarak dışarı çıktı.bende geri dönüp sandalyeye oturdum.yüzümü ellerimin arasına aldım.wonwoo'da bana bakarak;

"hey ne oldu az önce? sen iyi misin?"

"ben iyiyim ama aynı şeyi ailee için söyleyemeyeceğim."

biraz daha sessizce oturduktan sonra wonwoo'ya;

"acaba yanına mı gitsek?"

"N'oldu ki?"

ailee'nin özelini ondan habersiz başka birine söylemek bana kötü bir şeymiş gibi geldi.

"kendisine sorsan daha iyi olur."

"sen arabaya git bende hesabı ödeyip geleyim."

"tamam."

arabayı park ettiğimiz yere doğru yürürken wonwoo!da yanıma geldi.nefes nefese kalmıştı.

"neden bu kadar koştun?"

"sa-sana yetişebilmek için."

arabaya bindik ve telefonumu çıkarıp ailee'yi aradım.tahmin ettiğim gibi açmadı.

"istiyorsan benim telefonumdan ara."

uzattığı telefonu aldım ve tekrar aradım.bu defa açmıştı.

"alo?"

"ailee?"

"evet."

"ah ailee,benim kim olduğumu bildiğini biliyorum."

"ee?"

"neredesin?"

"ne yapacaksın? yanıma gelip yaptığın patavatsızlıktan dolayı özür mü dileyeceksin?eğer öyleyse özrün kabul edildi say.başka bir şey var mı?"

"seninle konuşmak istiyorum lütfen."

"sana,anla beni yalnız kalmak istiyorum."

"ailee kendini de beni de kandırma.sen üzüntünü asla yalnızken atlatamazsın.yanında hep birini istersin."

"yalnız değilim."

"ne yani yanında ben değilde başka biri mi var?"

"kız kardeşimin yanındayım."

"ah ailee."

ailee'nin kız kardeşi küçükken ölmüştü.bisiklete binerken araba çarpmış ve hayatını kaybetmişti.gi'yi bende çok seviyordum.

"kapatıyorum."dedi ve telefon aniden yüzüme kapandı.

geri aradığımda ise telefonu tamamen kapatmıştı.neyse ki artık nerede olduğunu biliyordum.mezarlığı wonwoo'ya tarif ettim.oraya vardığımızda arabadan indik.ailee'nin sırtı bize dönüktü.bağdaş kurmuş ve mezarın yanında oturuyordu.kendi kendine konuşuyordu.içimden bir ses o kızın sana ihtiyacı var diyordu.

"Gi...bunca zaman senin yanına gelmedim.ama bir nedenim vardı.senin yanına gelseydim,o aşşağılık herifi buldun mu?annemizi hastalığından kurtarabildin mi? diye sorsan ben ne cevap verirdim bilmiyorum.üzgünüm kardeşim.ne o herifi buldum nede annemizi kurtarabildim."

ağlamaya başlamıştı.

"annem günden güne dahada kötüleşiyor.hastanede kalmaya başladı.her gün yanına gidiyorum ve her gece seni rüyasında gördüğünü söylüyor.hadi ama Gi,neden benim rüyalarıma gelmiyorsun?seni çok özledim.mavi gözlerin,sarı kıvır kıvır olan saçlarını,minik ellerini ve tombul yanağını çok çok özledim.hani birbirimize söz vermiştik.genç kız olduğumuzda birbirimizin sırdaşı olacaktık?o zaman 12 yaşındaydım sende 10.şimdi ben 23 yaşında genç bir kız oldum.çirkin,aptal,sakar,beceriksiz bir genç kızım.bence artık sözümüzü tutma vaktimiz geldi.en azından benim bunu yapmam gerek.evet bir arkadaşım var,vardı.onu kelimelerle anlatamayacak kadar çok seviyorum.oda bir zamanlar beni sevdiğini söylüyordu.ama beni sürtüğün biriyle aldattı.daha sonra bir şans istedi.biliyordum bir kere yaptıysa yeniden yapabilirdi.ama,ama sana'da söylemişti.ben bunun zaten farkındayım.yinede o işler öyle olmuyormuş.hala seviyorum.dün onu başka biriyle gördüm.canım ne kadar yansa da vazgeçmem gerektiğini biliyorum.öylede yapacağım.hatırlıyor musun Gi? bizim bir sözümüz vardı;beklentiler ne kadar yüksek olursa hayal kırıklığı da o kadar büyük olur.birini ne kadar çok seversen sev aynı hızla kaybedersin.asla böyle bir aptallık yapmayacağız demiştik.özür dilerim ben sözümü yine tutamadım."

ailee daha şiddetli ağlamaya başlamıştı.tam yanına gidecekken wonwoo kolumdan tutarak gitmeme mi söyledi.ailee konuşmasına devam etti.

"küçükken bir hayalimiz vardı.benim tasarımcı olmak,sende lösemili çocuklar için ücretsiz eğitim vermek istiyordun.ben hayalimi gerçekleştirdim bir tasarımcı oldum.her yıl senin adına lösemili çocuklar vakfına bağış yapıyorum.onlarla konuşuyorum.ah birde işten çıkmasaydım daha iyi olurdu."

ağlamayı kesmiş hatta bazen gülerek konuşuyordu.yinede yüreğinin kan ağladığını çok iyi biliyordum.

"ama benim suçum değildi.benim kararımdı ama kesinlikle suç benim değildi.patronum sarkıntılık ediyordu.o yüzden çıktım.birde elli yaşında.annemin hastane masraflarını nasıl karşılayacağım?haciz memurları da evde ne var ne yok alıp götürdü.ama merak etme senin odanın kapısına bile dokundurtmadım.senin yanına gelmeyi artık daha çok ister oldum.ama önce o lanet herifi bulacağım ve annemi iyileştireceğim.lütfen bugün rüyama gel Gi lütfen.yarın yine geleceğim,ondan sonra ki günde.ben artık hep sana geleceğim."

ayağa kalktı arkasını döndüğünde göz göze geldik.gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş ve şişmişti.kollarımı açtım oda aynı şekilde ve ortada buluşup sıkıca sarıldık.

"ağlama artık sulu göz."

"sensin sulu göz."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 17, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

>İmkanlının İmkansızı<Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin