Sararmış çınar yapraklarının altında
İçimizi okşuyordu kuzeyden esen yel
Ve biz kazıyorduk topragı..
Saydık işte koca kubbeli caminin sağına doğru tam üçyüz altmışbeş adım..
Ne az ne çok tam 365
Yani böyle yazıyordu haritada,
Mutluluk tam kazdıgımız yerdeymiş
Harita orayı gösteriyodu.
Mutluluğu gömmüş oraya zamanında korsanlar,
kazıyorduk delicesine,
O kadar açtık ki mutluluga
Bir kalıp mutluluk için heryeri kazmaya kabuldük.
Öyle sanıyorum, mutluluk bizden kaçıyordu, en son 365 gün önce Arkadaşımın espirisinden sonra gülmeyi unutmuştum,
Varsa acı bir tebessüm başkada birşey yok..
İllallah etmiş olmalı ki mutluluk, bir türlü çıkmıyordu, kazıyorduk.. Kazıyorduk ama nafile,
Tırnaklarımız kanadı ellerimiz parçalandı
Ama bulamadık mutlulugu,
Kuş oldu uçtu sanki mübarek..
Aslında sorun bizde diye geçirdim aklımdan,
kalbimizin özüne inebilsek keşke
Ama ne çare inmeyi beceremedik bir türlü.
Tarumar olmuş kalplerimiz,
Çehremize yansıyordu sanki,
Esef kaplamış her yanı..
Bir buğu var gözlerimizde,
Silinmiyor...
Kalplerimize bir vecd lazım
Avuçlarımıza bir çağlayan lazım..
Ama bulamıyoruz kazdıgımız yere,
Yavaş yavaş saplanıyoruz...
Susuyor herkes.
Bilmiyorum kaçıncı buuttayız?
Işıklarda söndü hududta..
Ve Biz yavaş yavaş ölüyoruz..
Topragı kazan ellerimiz agırlaşıyor...
Agırlaştıkça agırlaşıyor...
Upuzun ve dörtnala bir siyahlıkta
Kayboluruz....