Elinde bir kartvizitle tekrar dışarı çıktı. Kartviziti gence uzattı. Genç aldığı kartviziti inceledi. Birkaç adım caddeye doğru adım atıp geri döndü ve kafasını kaldırarak işyerinin tabelasını okumaya çalıştı. Kartvizitte satış danışmanı yazıyordu. Ayrıca kırmızı tükenmez ve oldukça bozuk bir yazıyla cep telefonu numarası ile bir isim kartvizite ilave edilmişti. Kartvizitin üzerinde elini gezdirdi.
"Bu sizin numaranız mı?" diye sordu.
Genç kız heyecanla başını sallayarak onayladı ve "Simit için teşekkür ederim." dedi.
Genç adam, bunun önemli olmadığını, onu indirimli olarak aldığı fazla geldiği için paylaştığını söyledi. Samimi fakat ciddi bir tavırla kızı başıyla selamladı ve oradan ayrıldı.
Genç kız, onu gözden kayboluncaya kadar izledi. '
"Yakışıklı adammış. Yakışıklılığı şöyle dursun, bence çok iyi bir insan dedi kendi kendine. Adres karşılığında bir simit, ne büyük bir nezaket! Tam idealimdeki erkek!"
Kalabalığın içinde genci kayboluncaya kadar izledi. Tekrar mağazanın önünde beyaz eşyaları inceleyen müşterilerle ilgilenmeye başladı. Bir grup müşteriyle birlikte içeriye girdi. Heyecanla tekrar kapıya çıktı. Biraz önce tanıştığı gençle tekrar karşılaşabilmek umuduyla kalabalık insan topluluğunun içinden kendisine doğru gelen lacivert tişörtlü esmer çocuğu görebilmek, kalabalığın içinden ona doğru gelen genci hemen seçebilmek umuduyla kalabalığı dikkatlice gözetlemeye başladı.
Genç adam ise genç kızın tarif ettiği kafeye çoktan ulaşmıştı.
"Bir çay ?" diye seslendi.
"Bir çay verir misin abime!" diye yan masada oturan kır saçlı bir adam bardak şıkırtılarının geldiği yöne doğru bağırdı.
"Bende senin gibi müşteriyim. Ama burası da bizim sayılır." Diye genci bilgilendirdi.
Genç :"Kusura bakmayın. Sizin ilgilendiğinizi sanmıştım."
"Önemli değil! Benim burada yetkili olarak düşündüğünü bir çırpıda anladım, olur böyle şeyler! İlk kez geldiğin için beni garsonla karıştırman normal! Bende buranın ağası gibi oturmuştum değil mi ama? Oturuş tarzım seni yanıltmış olmalı. Sende bu halimi görünce, beni buranın patronu çaycı sandın tabi ki! İnsanlık hali, insanoğlu beşer şaşar. Böyle hatalar her zaman yapılır. Ben kendimi tanıtayım istersen genç adam:
"Ben emekli Tuğgeneral Hasan Yalçın" diye böbürlenerek kendini tanıttı.
Memnun oldum dedi genç
Ama sende itiraf et yeğenim. Oldukça dalgındın içeriye! Farkında mısın? Seni görende Karadeniz'de gemileri batmış sanır.' diye söylendi.
Genç :"Yok... Dalgın değilim. Sadece birazcık yorgunum ." Dedi.
Kır saçlı adam:
"Tabureye oturacağına masaya oturdun ama !" diye genci alaya alarak, ortalığı çınlatan bir kahkaha attı.
Buzdolabının arkasından gelen su sesi ve cam sesinden bardak yıkadığı anlaşılan çaycı tezgâhın üstünden gözlerini fal taşı gibi açarak kafede su sesini bastıran bu kahkahanın nedenini anlamaya çalıştı. Kapının önünde içeriyi gözetleyerek bir parça da olsa günün nafakasını elde etmeye çalışan siyah bir kedi bomba gibi patlayan korkunç gürültüden ürktü. Bir anda an da fırlayarak gözden kayboldu.
Tabureye benzeyen küçük bir masanın üzerine oturduğunu fark eden genç:
"Tabureden farkı yokmuş. Fark edemedim. Ne kadar da benziyor tabureye!" diye mahcubiyetle kır saçlı adamı yanıtladı.
Küçük masanın üzerinden kalkarak bir tabureyi kendine doğru ayağıyla çekti ve oturdu.
Tekrar ayağa kalktı. Cüzdanının arasından defalarca katlanmış küçük kâğıt parçası çıkardı, kâğıdı özenle açtı. Arasından küçük bir hapı eline aldı, inceledi. Birkaç dakika çevresini izledikten sonra hapı ağzına attı. Arka arkaya bir kaç yudum çay içti. Kâğıdı tekrar defalarca katlayarak yine aynı özenle cüzdanına yerleştirdi.
Kır saçlı adama Genç adama seslendi:
"Hastalık illeti yakamızı bırakmıyor! Bu havalarda çok dikkatli olmak gerekir. Evde, çoluk çocuk hepimiz hastayız. Büyüklerin hastalığını pek fazla önemli değil! Nasıl olsa bir gün atlatıyoruz. Ama çocuklar için öyle mi? Değil. Sabahlara kadar bizleri de uyutmuyorlar. Tetikte bekliyor, her an hastanenin yolunu tutacak gibi hazır kıta beklemek zorunda kalıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ŞEYİM YOK
General Fiction"Depresyondaki bir gencin hikayesi "Kavga etmekse, kavga etmek! Ben her şeye hazırım. Korkma dostum! Bir asker olduğumu bir kez daha sana hatırlatmam gerekiyor. Ne gençleri tokatladım ben. Boylu poslu alt edilemez ne gençleri dize getirdim ben. Bir...