Sabahın erken saatiydi. Akın yeni uyanmış okul için hazırlamaya başlamıştı. Son olarak aynanın karşısında saçlarını taradıkdan sonra, kahvaltı yapmak için mutfağa yöneldi. Annesi kendince birseyler mırıldanarak kahvaltı hazırlıyordu. Annesine yaklaştı ve yanağına bir öpücük konurdu.
- Günaydın anneciğim" dedi
Akın'ın bu hareketi Esma Hanımı irkitmisti. Ama Akın'a belli etmeden
-Ah paşam günaydın.
Akın masaya oturdu ve içten bir ifadeyle
-Ellerine sağlık anne masa mükemmel gözüküyor. dedi
Esma Hanım gülümseyerek
-Afiyet bal şeker olsun paşam.
Daha sonra kahvaltı yapmaya başladılar. Araya küçük küçük sohbetler ekleyerek ortamın sessizliğini bozulmuşlardı. Zamanın nasıl geçtiğini anlamayan Akın saatine baktı.
-Ooo çok geç kaldım ben gidiyorum anne.
Diyerek ani bi hareketle sandalye kalktı annesini öptü ve seri bir şekilde mutfaktan çıkıp salona yöneldi. Ayakkabılıktan ayakkabısını alıp giydi ve sokak kapısını açıp kendisini dışarı attı.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4. Sınıf öğrencisiydi Akın. Bu üniversiteye gitme sebebi babasının ölümüydü.
Akın henüz 7 yaşındayken babasının ani ölümü onu çok etkilemişti. O zamanlarda trafik kazası denilmişti annesine. Ama kazanın nerde olduğu, nasıl olduğunu, çarpan araç ve sahibi hakkında hiç bir bilgi verilmemişti. Olay yerinde güvenlik kamerası yokmuş ve gören duyan olmamış. Sadece ordan geçen bir kişi Haluk Bey'i yerde yaralı bir şekilde görünce ambulansı aramış bulunduğu yeri tarif etmiş. Ambulans olay yerine geldiğinde sadece Haluk Bey'in cansız bedeni yerde yatıyorumuş. Polis olay yerinde inceleme yapmış ve birsey bulamamış. Otopsiye gönderdiklerin de trafik kazası geçirme olasılığı yüksek olunca trafik kazası denilmişti.
Fakat akın bunlardan bi haberdi.
Tek bildiği şey babasının ölümü.
Yaşı geçtikçe artık herseyi daha iyi kavrıyordu. Babasının ölümünde bir sır perdesi olduğunu anladı. O günden sonra tek ideali avukat olup o sır perdesini aralamak ve buna sebep olanların cezasını çekmesi idi. Her zaman kafasında atıp tuttuğu cevapsız sorulara cevap bulmaktı. Çok çalıştı ve hedeflerine yaklaştı avukat olmasına sadece 1 yıl kalmıştı.Akın yolda hızlı adımlarla yürüyordu. Arkasında tanıdık bir sesin kendisine seslendirdiği farketti. Arkasına döndüğünde pembe arabasının arka koltuğundan oturmuş camdan kendisine bakan Ezgi' yi gördü. Akın şaşirmamıştı çünkü Ezgi herzaman heryerde karşısına çıkıyordu. Okulun en güzel ,en popüler ve cok zenginiydi.
Geçen yıl Akın'a teklif etmişti. Ama Akın nazik bir şekilde reddetmişti. Ama ne yazık ki Akın dan hala hoşlanıyor ve beğeniyordu. Bu yüzden hırs yapıp kendine aşık etme çabalarına girşiyordu. Derslerde yanında oturuyor , ona sorular soruyor ve hediye alıyordu.
Akın her seferinde uzaklaşmaya çalışıyordu. Ama ne yapsada Ezgi yi kendisinden uzaklaştıramıyordu.-Merhaba Akın .
Akın zoraki gülümseyerek
- Merhaba .dedi
-Atla birlikte gidelim gecikiceksin sonra
-Teşekkür ederim Ezgi ben yürümek istiyorum .
-Bırak inadı Akın geç kalacaksın derse.
Akın saatine bakarak düşündü derse 10 dk kalmıştı yürüyerek giderse gecikicekti. Istemeyerek de olsa
-Tamam peki . Dedi
Ezgi arabada yana kaygı , Akın kapıyı açarak arabaya bindi. Ezgi sevinçten havaya uçuyordu. Ama durum Akın için pek öyle gözukmuyordu arabaya bindiğine bir süre sonra pişman olmuştu. Yol bitmek bilmiyordu sanki 5 dakikalık yol Akın' a 1 saat gibi gelmişti. Ezgi Akın ile sohbet etmek için sürekli soru yöneltiyordu. Akın bundan rahatsız olacak ki sürekli kısa cevap veriyor ve dışarıyı seyrediyordu. Sonunda üniversitenin önüne geldiler. Akın Ezgi yi beklemeden kendini dışarı attı.
- Teşekkürler Ezgi. dedi
Ezgi gülerek
-Rica ederim Akıncığım her zaman. Dedi Sesli bir şekilde.
Akın kafasını sallayarak onayladı ve ordan uzaklasmak icin seri üniversite girişine doğru yürüdü. Birden "ah" diye bir ses duydu. Arkasını döndüğünde Ezgi yerlerdeydi ve ayak bileğini ovaliyordu. Akın yanına giderek
-Iyi misin . dedi
- Bileğimi burktum sanırım, çok acıyor.
Akın Ezginin bileğine bakti bileğide morluk ve şişme yoktu.
-Ayağa kalabilecek misin? diye sordu
Ezgi suratını acı bir ifadeyle buluşturarak
- Hayır. dedi
Akın elini uzatarak
-Ben sana yardım ederim. Dedi
Ezgi elini Akın'ın eline uzatarak ayağa kalktı. Ezgi gereğinden fazla sokulunca Akın rahatsız olduğunu belirterten bir yüz ifadesi takındı. Tabi bu Ezginin umurunda değildi. Okula girdiklerinde bütün gözler şaşkın bir şekilde onları süzuyordu. Bazıları aralarında fisildasiyordu. Akın bundan çok rahatsızlık duydu ama elinden bişi gelmiyordu ve soğuk soğuk terlemeye başladı. Ezginin arkadaş grubu yanlarına gelerek imalı imalı bakışlar atmaya başladılar. Akın daha fazla bu imalı bakışlara maruz kalmamak için zoraki gülümseyerek
- Arkadaşların burada olduklarına göre artık bana ihtiyacın kalmadı.
derken Ezgi yi yavaşça bıraktı.
Görüşürüz deme gereği duymadan hızlı adımlarla oradan uzaklaştı. Ezgi Akın'in gitmesinin ardından kızlara dönerek-Artık sevgiliyiz . dedi
Kızlar şaşkın bir halde Ezgi ye bakıyorlardı. Aralarında bulunan Ilayda daha fazla sessizliğini koruyamadi
- Ne zamandan beri, nasıl oldu ? dedi
Ezgi hemen ekledi .
-Bugün yolda beni gördü arabama binmek istedi ve bende onayladim. Yolda benden hoşlanmaya başladığını söyledi ve teklif etti. Tabii bende kabul ettim.
Suna hayranlıkla Ezgi ye bakarak- Çok şanslısın okulun en yakışıklı en karizmatik erkeği artık senin.
Ezgi nispet yaparmış gibi sırıtarak.
-E çok normal bende okulun en güzel kızıyım. dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİYE HASRET
Teen FictionHayatı yalan uzerine kurulu Duygu Hayatını babasının ölum sebebine adamış Akın Hayatını hırs hırçınlığına kaptırmış aşktan uzak Ezgi Hayat onları bir yerlerde birleştirseydi ne olurdu ? Beklenmeyen olaylar,aci , ask hepsi bir arada . Hepsinin t...