İlk Görüşte...

12 0 2
                                    

"Bir varmış bir yokmuş. Çok eski zamanlarda bir kız yaşarmış. Hayatı berbatken bir gece saat 12.00 iken eve dönerken ayakkabısını düşürmesiyle tüm hayatı değişmiş." -Sindrella

Ama gerçek bu değil. O kız, hiçbir zaman baloya gidemez ve ayakkabısını düşüremez. Karşılıksız, başkaları için yaşamaya devam eder.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
"Anne ben çıkıyorum!" El sallayıp evden çıktım.Hızlı adımlarla evden uzaklaştım.

Okul kapısından girdiğimde içeri de herkesin koşturduğunu fark ettim. Birden boynuma biri atıldı. "Eylül!!" Diye bağırdım. "Seni çok özledim." Çilek gibi kokuyordu. Kollarını çekti. "Heyecanlı mısın.?" Hayır anlamında kafa salladım. Yüzü soldu. "Hadi gel diğerleriyle tanışalım." Diyip koşarak uzun bir Ada'mla konuşmaya başladı. Etrafta boş bank var mı diye baktım. Sağ tarafta vardı. Oturdum. Kulaklığımı takıp sıkıcı okul hayatından uzaklaşmaya çalıştım. Biraz sonra yanıma biri oturdu. Bankın üstündeki ağacın gölgesi yüzünden yüzü belli olmuyordu. Rahatsız olmuştum. Banktan kalkıp okulun girişine doğru yürüdüm. Merdivenlerden çıkarken birisi bana çarptı. Dengemi kaybettim. Düşeceğim sırada arkamda birinin olduğunu anladım. Döndüğümde merdivenin ucunda durup beni tutan, az önce aynı bankta oturduğumuz adamdı. Doğruldum. Parmağını dudağına götürdü. Anlamamıştım. Hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı. Sınıfa girdiğimde bir çocuk yanıma gelip oturdu. Elini uzattı. "Ben Erdinç." Ergenlere özgü gülüşünü takındı. Elini tuttum. "Sude." Dedim. Masaya yattım. O da yattı. Teneffüs zili çalınca koridora çıktım. Çarptığım çocuğun yüzünü unutamıyordum. Sarı saçlarını, mavi gözlerini...

Koridor çok kalabalıktı. İnsanların arasından zorla geçerek Eylül'ün sınıfını bulmaya çalıştım. Ne yazık ki ayrı sınıflardaydık. Bir an duraksadım. Bir kaç metre ötede o çocuk ve yanında bir kaç tane kız vardı. Kalbim çarpmaya başladı. Hiç bu duyguyu hissetmemiştim. Başım zonklamaya başlamıştı. Yere yığılacsğımı hissetmiştim. Sadece topuğum yere basıyordu. Ellerimi çırptım. Gözlerimi açtığımda kendimi yerde buldum. Sadece Rüzgar'ın yüzünü görebiliyordum. Ardından biri beni kucakladı. Kafamı kaldırdığımda Rüzgar olduğunu anladım. Ama bu sefer gözüm o çocuğu görüyordu. Mavi gözlerini...

"Bıraksana şunu Enes!" Dedi uzaklardan bir ses. "Yardıma ihtiyacı var görmüyor musun?" Yanaklarımı okşuyordu. "Bırak beni Erdinç." Dedim fısıltıyla. Yavaşça yere bıraktı. Alnımı tuttum. Sallanmaya başladım ki adının Enes olduğunu öğrendiğim çocuk kolumdan tuttu. Gülümsedim. "Git." Dedim. Bunu neden dediğimi bile bilmiyordum. "sevgilim ben sınıfa geçiyorum." Dedi aynı ince ses. Enes arkasını dönüp "Geliyorum!" Dedikten sonra bana döndü. "Hayranlarını Bekletme." Gözlerim kapanmaya başlamıştı. Rüzgar'ın sesini duydum. "Sude, Sude!" Diye bağırıyordu . O çocukta biraz bekledikten sonra fısıldamaya başladı. "Sude kendine gel." Şefkatle konuşmuştu. Ama bir daha hiç kimse hiçbirşey söylemedi.

Gözlerimi revirin odasında açtım. Yanımda Enes ve Rüzgar vardı. Birşeyler konuşuyorlardı. Uyandığımı görünce yanıma yaklaştılar. "İyi misin?" Diye sordu Enes. Kafa salladım. "Siz niye derse gitmediniz?" Hala çocuğa bakıyordum. Onda daha farklı birşey vardı. Sanki ailesi kavga ederken aradan çıkmaya çalışan bir çocuktu. "Birincisi o benim sevgilim değil, ikincisi benim hiç sevgilim olmadı; üçüncüsü... Seni böyle bırakmak istemedik." Son kelimeyi vurgulayarak söylemişti. "Bana niye hesap veriyorsun ki. Banane." Kelimeler ağzımdan zorla çıkmıştı. Yüzü asıldı. Kapıyı açıp çıktı. "o çocuk yakışıklı mı?" Diye sordu Rüzgar. "Yakışıklı çocuk." Kıkırdadım." "Ondan hoşlanıyormusun?" Dedi. "Yakışıklı çocuk."gözümü tavandan ayırmadım. "Aşık oldun dimi ona." Elini çırptı. "Yakışıklı dedik ya!" Diye bağırdım. İMalı bir bakış attı. "Hımmm..." Mırıldanmaya başladı. Ayağımı yataktan çıkararak bacağına vurdum. Sadece yakışıklı." Fısıldadım. Ayağa kalktı. "Ben gidiyorum. Sen de birazdan gel." El sallayıp çıktı. Sinir olmuştum.

*Rüzgar*

Koşarak Enes'e yetiştim. Kolunu dürttüm. Durdu. "Sude senden hoşlanıyor." Soluk soluğa kalmıştım. "Ne? İlk günden !" Diye bağırdı. Sus işareti yaptım. "Sana Nasıl baktığını görmedin mi?" Fısıldadım. "Olamaz..." Ellerini ensesine götürdü. "Lütfen onu üzme." Kibar olmaya çalıştım. Kafa salladı. Sınıfa doğru yürümeye başladım. Sude Enes'e aşıktı. Ama Enes'in gözlerinde Sude'de olan bakış yoktu. Bir şekilde Enes'ten vazgeçmeliydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK HİKAYEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin