Zorlukla yataktan kalkıp saatte baktım.Saat akşam 8 olmuştu.Uyuduğum zaman nasıl saat bu kadar hızlı geçiyor bir türlü anlamıyordum.Hızlı bir şekilde üstümü değiştirip dışarı çıktım.Soğuk hava bedenimi delip geçerken yaptığım tek şey adımlarımı hızlandırmaktı.Haftalardır beklediğim kitap en sonunda gelmişti.Sanırım şu anda beni bu kitaptan daha çok mutlu edebilecek başka bir şey olamazdı.Kitapçının ağır kapısını zorlukla itip içeri girdim.İçeride benden başka en fazla 10 kişi daha vardı.Gerçekten de bu kapıyı bu kadar ağır yapmaları gerekiyor mu?Defalarca baktığım bölüme doğru gittim.En üst raftan en alta kadar hepsine bakıp aradığım kitabı bir türlü bulamadım daha bu sabah bir tane olduğuna emindim.Bir , iki metre solumda kitabı inceleyen çocuk dikkatimi çekti.Elaya çalan gözleri ,açık kahve saçlarıyla sıradan biri gibi dursa da oldukça çekiciydi.Beyaz tişörtünün altındaki dövmeleri görmek gayet kolaydı. Neredeyse belinden düşecekmiş gibi duran pantolonuyla fazlasıyla mükemmeldi.Çocuğu incelerken elindeki kitabın aradığım kitap olduğunu fark edememiştim. İstediğim kitap onun ellerindeydi.Belki kibarca istesem bana verebilirdi ya da terslerdi ama bunu göze almaya değerdi.Bu kitabı daha fazla bekleyemezdim.
Her şeyi göze alarak adımlarımı ona çevirdim, tam karşısında durdum."Şey pardon?" diyerek yapmacık bir kibarlıkla çocuğa seslendim.Bir süre geçtikten sonra gözlerini baktığı kitaptan ayırıp benimkilerle buluşturdu."Evet?"diye karşılık verdi.Ses tonu oldukça dinlendiriciydi ve ama şu anda bunu düşünmemeliydim aslında bunu bir daha hiç düşünmemeliydim.Kendimde yeterli cesareti bulup "Elindeki kitap benim uzun süredir istediğim bir kitap biliyorum belki yanlış bulacaksın ama senden rica ediyorum kitabı bana verebilir misin?" sonlara doğru titreyen sesimi saymazsak gayet mükemmeldim ama o kadar sert bakıyordu ki sesimin titremesine engel olamadım.
Söylediklerimi bir süre düşündü ya da sadece boş bir şekilde yüzüme baktı ve bu durumda ikincisi daha mantıklı geldi.Hafif bir şekilde sırıttı ve "Bu kitabı ben de uzun süredir bekliyordum neden sana vereyim ki?" diye sordu.Derin bir nefes alıp" Gerçekten de gerekli olmasa senden istemezdin hadi ya biraz beklesen bir şey olmaz"diye sızlandım.Alaycı bir ifadeyle yüzüme bakıp"Haklısın çilli bir süre beklesen bir şey olmaz" deyip omzuma çarparak kasaya doğru ilerledi.
Bana ne hakla çilli diyebilirdi.Bir süre yerimde durdum.Hem istediğim kitabı alamamış hem de laf yemiştim.Onun peşinden kasaya doğru ilerleyerek son bir kez daha şansımı denedim bu kitaba gerçekten de ihtiyacım vardı.Bu duruma düşmekten nefret ediyordum ama yapmalıydım.Son kez yanına ilerleyip "O kitaba ihtiyacım var ve almak zorundayım bunun nesini anlamıyorsun?" başını bana çevirip güldü ve ilerlemeye başladı.O çıkış kapısına doğru ilerlerken ben de arkasından yürümeye başladım.Bir deli cesaretiyle onu takip etmeye karar verdim.Bir yanım saçmaladığımı söylerken diğer yanımda o kitabı ondan almam gerektiğini en azından yaptığının saygısızlık olduğunu söylemem gerektiğini söylüyordu.Fark etmemesi için aramızda mesafe bırakıyordum aksi takdirde olaylar benim için kötü sonuçlara yol açabilirdi.Soğuk havayla beraber yağmur da başlamıştı neyse ki çok değildi. Montuma daha çok sarılıp adımlarımı hızlandırdım zaten başka bir şey de yapamazdım.Bir süre boyunca yürüdükten sonra boş boş yürüdüğünü düşünmeye başladım.Artık ayaklarım bedenimi taşıyamayacak duruma gelmişti ama pes edemezdim dönüş yolunu da bildiğimden emin değildim.
Yaklaşık yarım saat daha yürüdükten sonra bir uçurumun önünde durdu.En ucuna kadar ilerledi,bir an intihar edeceğini düşünürken aksine yavaşça oturdu.En yakın ağacın arkasına geçtim.Saklanmam gerekiyordu onu tanımasam bile beni sapık zannetmesini istemiyordum.Bir süre hiçbir şey yapmadan sadece denize baktı.Acaba şu an ne düşünüyordu.
Düşüncelerimi okumuş gibi cevap verdi "Tanımadığın kişileri takip etmemeni kimse sana söylemedi mi?" dedi sesini bana duyurabilecek şekilde.Beni fark etmiş miydi asıl sorum fark ettiyse neden bir şey dememişti.Oysa tam da filmlerde ki gibi hareket etmiştim ya da ben öyle olduğumu düşünüyordum.Yine de belki bana söylemiyordur diye düşünüp saklandığım yerden çıkmadım."Çilli sen ağacın arkasından çıkacak mısın yoksa ben mi gelip seni oradan çıkarayım ve inan ki benim yapmamı istemezsin"dedi bu söyledikleriyle beraber hızlı adımlarla yanına doğru yürüdüm.
Alaylı bir şekilde "Ne o yoksa benden zorla kitabı almaya mı geldin"dedi.Haklıydı buraya gelirken kafamdan ne geçiyordu hiç anlamıyorum ya da aklım yerinde miydi daha doğru bir soru olmalı.Bana kafasını çevirmeden sadece gözleriyle bakmaya devam etti "Oturmaktan korktun mu?" diye bana resmen meydan okur bir şekilde sordu."Niye korkayım?"diyerek yavaşça yanına oturdum.Doğruyu söylemek gerekirse evet biraz korkmuştum ama ne kendime ne de ona itiraf etmek istemiyordum.Yüzünü bana döndü ve bir süre boyunca elalarını mavilerime kilitledi.Bir an bir şey görmüş gibi ışıldadı gözleri bakışlarını değiştirmeyerek "Neden buradasın"dedi.
"Neden burada olduğumu biliyorsun ben sadece kitabı istiyorum.Eminim ki senden daha çok ihtiyacım var."
Başını tekrar denize doğru çevirip "Bunu asla bilemezsin"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR PARÇA UMUT
Teen Fiction"umudunu kaybetmiş bir insan, yaşamını nasıl bulabilirdi ki? bu bir cinayetti aslında ölenler iyi bilirdi."