HVV 1 ↘ Kader ↙

582 66 158
                                    


"Kanka," diye mırıldanarak yanaştı Ceyda. Sabahtan beri diğer şapşiklerle bizim evdeydiler ve nedense bugün bana takmışlardı. "Ne oldu yine?" diye homurdandım huysuzca gözlerimi onda gezdirerek. Kumral saçlarını salmış, bıkmış bir ifade ile bana bakıyordu. "Yalçın'da ne buluyorsun?"

Benim cevap vermemi beklemeden cümlelerime can veren kelimeleri boğazıma tıkarak konuştu Batı. "Ne demek ne buluyorsun? Çocuk benden yakışıklı lan," dediğinde gülümsedim ve bacaklarımı kendime çektim. "Ama popom kadar olamaz, lütfen..."

Hep beraber kıkırdadık. "Ya, bakın; bir şey bulup bulmamak ile ilgili değil ki bu." Kafamı dizlerime yasladım ve bir gülümseme bahşettim. "Düşünün: O kadar ülke arasında doğmuş Türkiye'de, o kadar il içinden gelmiş İstanbul'a, ve o kadar okul içinden benimkini bulmuş, üstelik aynı sınıfa... Ya, bu tesadüf olamaz!"

Herkes alayvari bakışlarını üstüme hapsederken, konuşmaya devam ettim. "Hem ben isteyerek âşık olmadım ki ona. Rüyaymışcasına oldu. Böyle önce usulca, sonra aniden... Ama uyanırsam asıl kâbus başlayacak gibi..." Gözlerimden hiç gitmeyen gülümsemesi belirince kalbim tekledi.

"Amma edebiyat yaptın lan," dedi Batı ve koluna bir cimcik yedi. Bukre gözlerini kısarak Batı'ya bakıyordu. "Ya kız ne güzel duygularını döküyordu kalbimize... Niye bozuyorsun ki?" Batı Bukre'ye baktığında sırıtışı gülümsemeye dönüştü.

Gözlerinin parladığına yemin edebilirdim!

Güldüm ve gözlerimi kapattım. O'nu gördüm. İşte bu yüzden karanlığı seviyordum, gözlerimi kapattığımda beni karşılayan sûreti görebilmeye ihtiyacım vardı çünkü.

"Âşkından uyuyan prensese dönüştü kız. Hemen futbol manyağı prensi aramalıyım!" Gözlerimi hızlıca açtım ve Yonca'ya baktım. "Saçmalama!" diye bağırdım alelacele.

Yonca keyifle güldü ve telefonunda beliren numarayı bana gösterdi. Arıyordu! Yalçın'ı arıyordu! Yonca arıyordu! Hani çılgın, yeşil saçlı manyak!

"Çok geç..." diyerek güldü ve telefonu hoparlöre aldı. Harekete geçtim ve elinden telefonu almaya çalıştım. Başaramayınca korkarak panik anında yaptığım gibi avuç içime tırnağımı geçirdim.

"Alo?"

Ve o sert, kadifemsi, huzur veren ses.

Gözlerimi kocaman açtım ve heyecan ile Yonca'ya baktım.

"Ah, selam enişte."

Kalbim göğüs kafesimi zorlarken, Sinan Yonca'nın elinden telefonu aldı ve Yalçın'ın yüzüne kapattı. Ne demişti Yonca? Enişte mi?

"O çocuğun telefon numarasını nereden aldın, Yonca?" Yonca suçlu gözlerle sevgilisi, Sinan'a baktı. O elleriyle yeşil, orta boyda saçlarını düzeltip, dudağını dişlerken kendime geldim ve "Bunu yaptığına inanamıyorum!" diye bağırdım. Korku ve heyecandan titremişti sesim.

"Ya ne var be? Eniştem olduğunu bilmesini istedim sadece." dedi Yonca zeytin yağ misali su üstüne çıkmaya çalışırken. Sinan'ı yanına oturttu ve yanağına bir buse kondurdu. "Ay, canım sevgilim, kıskanır mıymış beni?" Aslında onun çılgınlıklarına alıştığımızı fark ettim. Zira ben ve Sinan haricinde kimse Yonca'yı tınlamıyor, kendi hâllerinde takılıyorlardı.

"Kayra, gidelim mi artık? Saat on oldu da." diye mırıldandı Ceyda. Kayra kafasıyla onayladı ve "Olur meleğim, gidelim." dedi. Diğer hepsi de ayaklanırken, kapıya kadar eşlik ettim ve vedalaştım onlarla teker teker.

Ardından odama gittim ve ders programımı ayarladım. Yarın okul vardı yine...

-

Merhaba! Yeni bir kitap ile karşınızdayım! Bayağı bir heyecanlıyım yahu, inşallah beğenirsiniz. Ve haklısınız, çok kısa. Bu bölümü karakterleri az da olsa tanıyın diye yaptım. Düşünceleriniz benim için çok önemli. O zaman ne yapıyoruz? Yoruuum!

En sevdiğiniz - yakın hissettiğiniz karakteri yoruma yazın bakalım. Yeni bölüm çok yakında! Kendinize iyi bakın... ❤

Umarım beğenmişsinizdir.

Henüz Vakit VarkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin