Kelebek

17 0 0
                                    

Telefonumu da elime aldıktan sonra tam odamdan dışarı çıkmıştım ki Mert'in sesi kulağıma çarptı
"Arda hadi seni bekliyoruz"

"Tamam ulan biraz bekleyin sizde."

Yurtdışından daha dün gelmiştim İstanbul'a bu yıl babamın ısrarı üzerine yeni satın aldığı okulda okuyacaktım "Özel Samyeli Lisesi"
Bana kalsa yurtdışında okunmaya devam ederdim ama babam bu ne dersem diyeyim her zaman onun sözü geçer.

Aşağı indiğimde Mert, Nisa, Ural, Gamze, Melis ve Emre beni bekliyorlardı.
Mert bizim grubun en eğlenceli çocuğuydu, Nisa ise sesini çıkarmayan fakat damarına bastığınız zaman ne yaptığını bilmeyen bir kızdı.
Ural ise en sert olan kişi aramızda aslında Ural doğru düzgün güldüğünü bile göremezsiniz. Eskiden yaşadığı şeyler kolay değil ama gözünün önünde abisinin intihar etmesine şahit oldu. Sonra da annesi onu terk etti ve babası ile arası hiç iyi değil.
Gamze ise grubun en süslü ve en kendini beğenmiş kızdır.
Narsist de diyebiliriz.
Melis ise Gamze'nin yandaşcısı.
Emre ise benim küçüklüğümden beri tanıdığım gerçek bir dost gerçek bir arkadaş. Onun hakkını ne yapsam ödeyemem.

Mert "nerde kaldın be ağaç olduk burda seni beklemekten" dedi. İç çektim bazen bu çocuğun sabırsız halleri beni deli ediyordu.

"Geldik ya olum işte" dedim sinirle.

O sırada Emre " hadi gidelim" dedi. Ve herkes arabalarına doğru yol aldı fakat Ural motor tutkunu olduğu için o motoruna bindi.

Sonunda kafeye gelmiştik Gamze'nin bahsettiği meşhur kafeydi buraydı "Secret kafe"

Arabamdan indim ve tam içeri geçerken bize doğru gelen bir kız çarptı gözüme.
Biri bu kıza ne kadar güzel olduğundan bahsetmişmiydi acaba.
Gören kişi dönüp bir daha bakardı o cennet yüzüne. Beline kadar uzanan açık kahve saçları, beyaz teni,
Minik yüzü o kadar güzeldi ki insan bakmaya doyamıyacagı bir güzellik. Ben kıza öyle boş boş bakarken o ise sadece kafası eğik bir şekilde yürüyordu. O sırada biri kolumdan tuttu ve içeri çekti.
Çeken kişiye baktım ve Gamze olduğunu gördüm. Sinirle Gamze 'ye baktım.

"Neden beni çekiştiriyorsun Gamze" dedim sinirle.

"Nerdeyse kızın içine düşecektin Arda neyine bakıyorsun o eziğin" dedi burun kıvırarak. Bense sinirlenmiştim neden bilmiyorum belki o güzel yüzlü kızı bir daha göremeyeceğim diye sinirlendim belki de Gamze o kıza ezik dedi diye sinirlendim.

hepimiz masaya geçtikten sonra siparişlerimizi verdik.

bizimkiler konuşurken masaya Batuhan geldi.

"Nabersiniz millet" diyerek masaya oturdu. o böyleydi işte selam verme ihtiyacı bile duymazdı.
Hepimiz iyiyiz dedikten sonra
Batuhan birden değişik bir ses çıkardı kimse ne olduğunu anlamadı hepimiz Batuhan'ın baktığı tarafa baktık ve yine o cennet yüzlü kızı gördüm. Beyaz elbisesinin içinde aynı bir kelebek gibiydi evet kuğu değil kelebek çünkü kuğu herkesin dikkatini çekmeyebilir ama beyaz ve ışık saçan bir kelebeğe herkes bakar öyle değil mi?

"Oğlum varya bu kız benim olsun başka birşey istemem lan güzelliğinin yanında masumluk akıyo resmen" dediği şeye yumruğumu sıktım. Nasıl olurda benim kelebeğime güzel diyebilirdi.
Birden bana nolduğunu sorguladım. Bananeydi ki belki sevgilisi vardı kızın hem daha ilk gördüğüm anda kıza vurulacak halim yoktu ya. Ben bunları düşünürken Gamze "Nesi var ayol kızın çirkinin teki işte bu kıza bakıyorsan eğer git öldür kendini Batuhan" dedi iğrenerek.

"Bu kız mı çirkin hayatımda gördüğüm en güzel kız ulan bu saf bi güzelliği var bikere" dedi kıza hayranlıkla bakarak. Bu sefer daha çok sinirlendim o anda Batuhan'ın suratına yumruğu geçirmemek için zor tuttum kendim. Beni sinirlendiren şey neydi? Kıskanmış mıydım? Nedeni ne bilmiyorum ama bu kız benim olmalıydı sadece bana ait olmak zorundaydı kelebek.

Kız masamıza siparişleri getirdiğinde garson olduğunu anladım. Gözleri griydi. Çok nadir bulanan bir göz rengiydi gri. Çok güzellerdi.
Her şeyi çok güzeldi zaten kelebeğin. Yeni doğmuş bir bebeğin güzelliği vardı.
Yüzünü daha yakından inceleme fırsatı bulmuşken uzun uzun baktım. Uzun kirpikleri, minik burnu, küçük gözleri, o öpülesi dudakları herşeyi ile sanki Tanrı onu özenerek yaratmış gibiydi. Ben düşüncelerime dalmış iken birden ne olduğunu anlamadan Gamze ayağa kalktı ve tepsideki ve masanın üzerindekiler Gamzenin kolu çarpması sonucu yere döküldü.
Kelebek olanları şok olmuş bir şekilde izliyordu. Sonra başını yere eğdi.
Gamze suçlu olmasına rağmen kızı azarlamaya başladı.
Sinirden damarlarım berildi.
Ne hakla benim kelebeğime bağırabilirdi tam Gamze'ye kızacağım sırada bir ses

"ZEYNEP" diye kükredi. O sırada kız kafasını kaldırdı ve patron olduğumu düşündüğüm adam sinirle bizim masaya geliyordu.
Adını Zeynep olduğumu öğrendim kız kafasını tekrar yere eğdi.
Adam yanımıza geldi.

"Yeter artık cidden bıktım senden, sakarlıgın yüzünden hanfendinin başına birşey gelebilirdi ve bu kırdığın bardakların parasını kim verecek? İşine son veriyorum git burdan geldiğin heryere uğursuzluk getiriyorsun zaten lanet olası kız." Ben duygularımı sindirmeye çalışıyordum. Ne hakla ona böyle bağırabilirdi üstelik hiçbir suçu yokken onu böyle azarlama hakkı yoktu. Fakat kız neden hiç konuşmuyordu kendini savunması gerekmiyor muydu?
O sırada Melis
"neden kendini savunmuyorsun konuşacak yüzün mü yok?" Deyip kahkaha atmaya başladı ve diğerlerinde bunda gülünecek birşey yoktu. Ural bile gülüyordu.
Garson diye tahmin ettiğim çocuk "o konuşamıyor dilsiz. Ve sen patron bu kız hiçbir şey yapmadığı halde hersuçu onda buluyorsun, hep ona bağırıp çağırıyosun. Neden çünkü sesi çıkmıyor onun zaten demi sen ne dersen de bişe diyemez ama unutma bunu alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Zaten kızın yaşadığı hayat yeterince zorken bu yaptığın insanlığa sığmaz, yazık acıyorum sana.
Ha bu arada sen kovmadanben ben istifa ediyorum çalışmam böyle biyerde." Dedi ve gitti.
O esnada Zeynep'in gözünden bir damla yaş düştü sanki biri kalbimi ateşe tutuştumus gibi yandı içim.
Kafası eğik bir şekilde çıktı kafeden. Kim bilir hayatında ne zorluklar vardı.
Ama bu burda bitmedi.
Patron denilen adama sinirle baktım gerçi ona adam demek yakışmazdı. Ve kolundan tuttuğum gibi bi kenara çektim.

"sen kim oluyorsun da o kıza böyle davranma hakkını buluyorsun" diye şiddetle bağırdım.

"Ama Arda bey önceden de böyle bir sakarlığı tutmuştu zaten sırf güzel diye burda çalışıyordu yoksa işime yaramaz dilsiz bir kızın ne faydası olabilir ki?" Dediği an yüzüne yumruğu geçirdim.

"Lan hayvan insanlığı o kızdan öğren sen yatacak yerin yok senin şerefsiz hemen arayıp işine devam etmesini söylüyorsun yoksa sen işine veda etmek zorunda kalırsın." Dedim sinirle.

Adam ne olduğunu anlamadı bile hak etmişti o yumruğu hatta güzel bir dayağı hak ediyordu. Kim olursa olsun benim kelebeğimi üzemezdi.
Zaten daha sonra da Gamze'ye kızacaktım.
Herkes olanları şok olmuş bir şekilde izliyordu.

Emre "Arda bi sakin ol" diye beni uyardı ama şu anda mantıklı düşünemezdim.

"Anladın mı?" Diye bağırdım şerefsize kafasını salladı.
Hemen terk ettim orayı.

babamın sağ kolu olan Hakan'ı aradım.

"Alo hakan bana hemen Secret kafede çalışan Zeynep adında dilsiz bir kızın hayatını araştırıyorsun herşeyi eksiksiz olsun bütün geçmişini bulacaksın bugüne kadar neler yaşamış ögrenceksin bugün akşam dosya elimde olsun." Diye emir verdim ve telefonu suratına kapattım.
Bazen böyle duygusuz olabiliyordum ama elimde olan birşey değildi sinirlendiğim zaman ne dedigimi bilmezdim.

Arabayı kenara çektim ve dışarı çıktım.
Boğazın o güzel havasını soludum. Kelebek benim olmalıydı sadece bana ait olmalıydı sevgili varsa bile umrumda değil gerekirse zorla ayırırım.

"Benim olacaksın kelebek"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YANLIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin