Soğuk bıçak boynumda cirit atıyordu.Göz yaşlarım iri damlalar halinde yanaklarımdan yere damlıyordu.Korku bütün bedenimi ele geçirmişti.Kendimi kontrol edemiyordum.Ellerimin bağlı olduğu sandalyeden ne bir adım geri ne de bir adım ileri gidebiliyordum.Ellerim uyuşmaya başlamıştı bile.Bu çok ağlamaktan mı yoksa gerçekten mi uyuşmuştu onu bile ayırt edebilecek durumda değildim.Kalbimde oluşan ağırlık,bana fazla gelmeye başlamıştı. "Özür dilerim" diye mırıldandım.Saf nefretle gerçekten rengini kaybetmiş gözleriyle yüzüme baktı. "Özür dilemen onu geri getirmeyecek." dedi.Bıçak her geçen saniye biraz daha boğazıma bastırılıyordu.Boğazıma bir yumru oturmuştu ve yutkunmamı engelliyordu.Bıçağı boynumdan kaldırdı yüzümde burnumdan boynuma kadar uzanan upuzun bir çizik açtı.Ben çığlık atıyordum.Ya da attığımı sanıyordum.O an zihnim işlevini yitirmiş gibiydi.Gözlerim yavaş yavaş kapanırken,kalbimde ki sızıyla bir kez daha çığlık attım.
👽👽
Sabah uyandığımda saçlarım ıslanmıştı.Gözlerimde bir acı vardı ve açık tutmak için gerçekten çabalıyordum.Dün gece gördüğüm kabus gözümün önünde canlanıyordu.Bıçağın soğukluğunu tekrar ve tekrar hissediyordum.Gözlerim yanmaya başladığında derin bir nefes alarak yataktan çıktım.Bilinçaltımın bir oyunu olan bu kabus, beni ürkütmeye yetmişti. Soğuk metalin soğukluğu boynumda, kolumda veya sırtımda değildi. Tam kalbimin üzerindeydi.Bu ağırlığı daha ne kadar taşıyabileceğimi bilmiyordum. Her geçen saniye soğuk metal biraz daha derinlere iniyordu. Derin bir nefes alarak yataktan kalktım. Yavaş adımlarla banyonun yolunu tuttum. Belki soğuk su o ağırlığı biraz olsun hafifletirdi.
🌙🌙
You were red and you liked me 'cause I was blue
Sen kırmızıydın, benden hoşlandın çünkü ben maviydim
You touched me and suddenly I was a lilac sky
Bana dokundun ve aniden lila renginde gökyüzüne dönüştüm
And you decided purple just wasn't for you.
Ve sen morun sadece senin için olmadığına karar verdin.
🐾🐾
Uzun bir arayıştan sonra klasik kıyafetlerimi giymeye karar verdim.Kot ve bluz.Zaten dolabımda ki kıyafetler sayılıydı.O yüzden uzundan kastım beş dakika gibi bir süreydi.Saçımı yukarıdan sıkıca bağlayıp çantamı almak için masama ilerledim.Sıradan bir güne 'merhaba'.Çantamı da alıp çıkışa doğru yürümeye başladım.Mutfakta kahvaltı eden aileme uzaktan öpücük atıp hızlı adımlarla kapıya ilerledim.Ayakkabılarımı alıp kapıyı kapattım.Dışarıda ki oturakta ayakkabımı giyip yürümeye başladım.Telefonumdan Ariana Grande-Into You'yu açıp kulaklıklarımı taktım.Okul evime çok yakındı o yüzden her sabah yürüyerek gidiyordum.Okula girmeden telefonumu kapatıp çantama koydum çünkü telefon yasaktı.Okula girdiğimde herkes beklediğim gibiydi.Her hafta olduğu gibi.Kürsüde konuşan müdürü dinliyorlardı,her hafta olduğu için beklemediğim bir olay değildi.Belli ki geç kalmıştım.Müdür "İyi dersler, sınıflarınıza geçebilirsiniz." dediğinde direk sınıfıma ilerledim.İlk ders edebiyattı.Her pazartesi Devrim Hoca 'beni beş dakika dinleyin.' diyerek bütün ders konuşurdu.Çok çalışmamız lazımmış.Yemin et.Bu derste elinde telefonu,takım elbisesiyle kapıdan Devrim Hoca girdi. "Oturun. Kimler sınava hazır?" Sınav mı? O ne yeniyor mu?
🐼🐼
Sınavdan sonra kantinden aldığım jelibonumla sınıfa çıkıyordum. Sınavım beklediğimden bile kötü geçmişti. Pekte umurumda olduğu söylenemezdi ya, neyse. Sırama oturduğum gibi başımı sıraya yasladım ve gözlerimi kapattım. Sınavdan sonra ders işlenmeyecekti. Son iki ders seçmeli ders olduğu için kimse okuldan gidemiyordu. Çok sinir bozucuydu. Ve bu arada gerçekten uykum vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece yarısı Masalı
Teen FictionBiz kapkara gecenin aydınlattığı yıldızlardık. Birbirimizi takip edersek çıkışı bulurduk ama biz çıkışı bulmak istiyor muyduk? Gece yarısı okunan bir masal gibiydik biz aslında. Tek fark bizim hikayemiz gerçekti. Ölümler gerçekti. Nefretler gerçekti...