"Ben sana yıldızları gösterdim, ama sen sadece benim parmağımın ucunu gördün."
🐉 🐉
Kulağımın dibinde vızıldayan sineğin sesiyle uyandım. Şu sineklerde peşimizi bırakmıyorlar ayol. Cuma günü gelmişti. Yarın hafta sonu bütün gün pinekleyebilirim. Üzerimdeki yorganı ileriye attım. Odamdan çıkıp banyoya doğru ilerlemeye başladım. Mavi peluş terliklerim yerde tuhaf bir hışırtı çıkarıyordu. Yüzümü buruşturdum ve insan gibi yürümeye başladım. Banyo kapısının kulpunu hızlıca aşağı indirip banyoya daldım. Soğuk suyu yüzüme çarpıp havluyla sildim. Aslında sadece üzerinde gezdirdim diyebilirim çünkü yere minik su damlaları damlıyordu. Annem görürse çıldıracaktı. Havluyu yerine asıp odama ilerledim. Yeşil tişörtümü üzerimden hızlıca çıkarıp dolabımın derinliklerine fırlattım. Normal pijama takımı giymeyi seven biri değildim. Daha çok pijamamın altını giyer, üstüne kendi tişörtlerimden giyerdim. Okul formamı alıp hızlıca üzerime geçirdim. Siyah kaprimi çıkarıp, pantolonumu giydim. Normalde kızlar etek giyerdi ama bir çok kızda pantolon da vardı fakat erkeklerde etek yoktu. Neden diye sormayın. Saçıma saç köpüğümden bir tutam sürüp iyice yedirdim. Ne? Saçımın çok çabuk kabaran ve taranması zor bir yapısı var. Saçımı yavaş yavaş taramaya başladım. Bir kaç dakika sonra elimdeki bin tel saça veda ederek çöpe attım. Mutfağa depar atarak girdim. Yine. Annem yaptığı omleti tabaklara koyuyordu, babam da aynada kravatını düzeltiyordu. Annem öğretmendi, babam ise bir şirkette çalışıyordu. Orta gelirli bir ailenin kızı olmama rağmen hiç sıkıntı çekmemiştik veya bana yansıtmamışta olabilirler. Her zaman oturduğum sandalyeme oturdum ve tabağımdaki omleti yemeye başladım. Omlet sevmem ama içine biraz peynir ve biraz dere otu koyarsanız gerçekten güzel oluyor. Babamda gelince herkes yemeğini yemeye başladı. Ağzıma bir zeytin attım ve konuşmaya başladım. Ağzımda zeytin varken konuşmadım, yedikten sonra konuştum. Hani yutak, yemek borusu neyse... Masadan kalkıp anne ve babama uzaktan öpücük atarak odama adımladım. Çantamı alıp, duvar takvimimden bugünün yazılı olduğu tarihe bir çarpı attım. 21 Mayıs 2016.
👽👽
Okula geldiğimde herkes bahçedeki banklardaydı. Gözümü bankların üzerine gezdirdim ama ne Elif ne de İrem bahçedeydi. Elif, ben ve İrem beraber takılırdık genellikle. Artun ve Doruk kendi gruplarıyla ama bu arkadaşlığımıza engel değildi tabiki. Sınıfa adımlamaya başladım. Sıralar tekliydi. Ben; 2. sırada oturuyordum, arkamda Elif ve yanımda İrem. Sınıfa girdiğimde direk aradığım muhteşem ikiliyi gördüm. Sıraları birleştirmişler ve sohbet ediyorlar? Bensiz? Ne? Hararetli hararetli ne konuşuyorlardı acaba? Yanlarına gidip masaya oturdum. "Selaam" birbirlerine bakıp güldüler. Noluyor yahu? "Kanka, çok şey kaçırdın." Hö? "Anlatsana kızım!" İrem gözlerini devirip anlatmaya başladı. "9. sınıflarda okuyan Yağmur'u hatırlıyor musun? Geçen sene ölmüştü." Evet dercesine başımı salladım ve devam etmesi için elimi salladım. "Kızın ağabeyi bu okula gelmiş ama kimse kim olduğunu bilmiyor." Bunun neresi önemli? " İrem gözlerini devirdi. Bu kız niye sürekli gözlerini deviriyor? Elif bizim konuştuğumuz konudan sıkılıp kulaklıklarını takalı çok olmuş gibi görünüyordu. "Kızım adrenalin aramıyor muyduk? Al işte adrenalin. Kim olduğunu biz bulalım ve neden geldiğini anlayalım?" Neden geldiğini ben biliyorum sanırım. Tam 1 yıl olmuştu. O kazadan sonra 1 yıl.
👀
1 yıl önce...Tam olarak 16 yaşındaydım. Artık araba kullanmayı boş ara sokaklardan,caddeye taşımalıydım. Odamdan çıkıp koşarak annemin yanına gittim. Salonda film izliyordu. Yanına oturdum. "Anne sana bir şey soracağım." dedim sevimli olduğunu düşündüğüm sırıtışımla. "Sor kızım" "Anne ben artık 16 yaşındayım. Artık araba kullanmak istiyorum. Boş ara sokaklarda değil, trafiğe çıkmak istiyorum." Annem bu isteğim karşısında afallamıştı. Belli ki beklemiyordu. "Babanla konuş kızım benimle değil ama bana sorarsan daha erken." "Tamam"diyerek odama çıktım. Babamın gelmesine yaklaşık 15-20 dakika vardı. Kabul etmesi lazımdı çünkü gerçekten kendimi hazır hissediyordum. 15 dakika boyunca yatağımda yuvarlanmıştım, kitap okumuştum, takla aymıştım ve sonunda babam gelmişti. Koşarak babamın yanına gittim. Elinde ki çantasını aldım ve dolaba koydum. Babam çoktan koltuğa yayılmıştı bile. Yanına gidip oturdum. "Baba sana bir şey sormam lazım." "Sor kızım" derin bir nefes aldım. "Baba ben artık arabayı boş ara sokaklarda kullanmak istemiyorum. Senin gibi trafiğe çıkmak istiyorum. Gerçekten hazırım." Babam bu söylediklerim karşısında kaşlarını kaldırdı. Ve tekrar indirdi. Şaşırdığı belliydi. "Tamam" O an çok şaşırmıştım. Bu kadar kolay mıydı? "Ama gece süreceksin. O zaman yollar daha boş oluyor." "Kabul!" Diye bağırdım ve babama sarıldım. "Çok teşekkür ederim. Hiçbir şey olmayacak. Buna hazırım." Ama babamın içindeki kötü his gözlerine yansımıştı. Yada ben saçmalıyordum. Saat 22.34 ü gösterirken babamla arabaya bindik. Bana ara sokaklardan ilerleyerek trafiğe çıkmamı söyledi. Neden olduğunu anlamamıştım ama kabul ettim. Arabayı kullanmaya başladığım ilk ara sokaktan geçerek caddeye çıktım. Kırmızı ışıkta durdum. Barların olduğu bir sokaktaydım. Fazla kalabalık değildi sanırım o yüzden buradaydık. Yeşil ışık yazdığı zaman gaza bastım. Sokak boş olduğu için hızımı biraz arttırdım. İşte özgürlük, buydu... Gözlerimi kapattım ve direksiyonu sıkıca kavradım. İşte o an... Bir ses. Arabayı durdurup hızlı bir şekilde arabadan aşağı indim. Yerde bir kız. Saçları kıpkırmızı, elbiseleri kıpkırmızı ve en kötüsü ise, kızın elinde tuttuğu bira şişesi onlarca parçaya ayrılmış ve onun kanını her yere saçmıştı. Bu benim eserim miydi? Ben birini öldürmüştüm. Ben. Bunu. Nasıl. Yapmıştım? Olay kimsenin haberi olmadan kapanmıştı. Sadece kızın ailesinin haberi vardı. Susmaları için yüklü miktarda para verilmişti. Şimdilik yırtmıştım.
👑👑
"Sarıldığımızda dünya güzel bir yer olacak,güneş tepedeyken bile yıldızlar çıkıp bizi izleyecek."
👻👻
Herkese merhaba! Haftalar sonra yeni bölüm geldi. Biraz kısa oldu ama diğer bölüm güzel olacak. Bu bölümde asıl olayları anladığınızı umuyorum. Sorularınızı varsa lütfen yorum olarak yazın. Destekleriniz için çok teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece yarısı Masalı
Teen FictionBiz kapkara gecenin aydınlattığı yıldızlardık. Birbirimizi takip edersek çıkışı bulurduk ama biz çıkışı bulmak istiyor muyduk? Gece yarısı okunan bir masal gibiydik biz aslında. Tek fark bizim hikayemiz gerçekti. Ölümler gerçekti. Nefretler gerçekti...