Yarın iki tane sınavım olduğu halde duvara yaslanmış çekirdek çıtlatıyorum. Başka okula gitmek istiyordum. Okulum dan nefret ediyordum. Çalışmak hiç istemiyorum, herşeyin durmasını istiyordum. Sadece kendimi toparlamam için bir hafta yeterli süreydi. Bir hafta okula gitmesem devamsızlıktan kalıcaktım, ders çalışmasam sınıfta kalıcaktım yani her şekilde sınıfta kalıyorum.
Şu sıralar biriyle konuşuyorum ismi Umut. 1.85 boyunda, gözlüklü kumral birisi. Benden bir yaş büyük, Başak Burcu benim gibi bügün umutlanmasını istedim onu üzmekten korkuyordum.
Annemin gülme sesleri geliyordu. Yavaşça kapıyı araladım. Dayımın kızıyla konuşuyordu. Seneye üniversite sınavına giriçektim ve onlar beni yatılıya vericeklermiş. Evde mahvolurken ordaki aptal insanları nasıl çekebilirdim? Ordan kacıcaktım bunu kafama koymuştum. Benim halimi nasıl görmüyorlardı?
Kapıyı biraz araladım. "Biraz hava alıcam, eve erken gelirim" dedim. Boğuk sesimle konuştum. "Dikkat git" olumlu anlamda başımı salladım. Kapşonlumu takıp kapıya yöneldim. "Bu saate nereye gidiyorsun?" Babam arkamda ki koltukta otuturdu. "Biraz hava alıcam" dedim. "Annen den izin aldın mı?" televizyona bakıp konuşuyordu. "Evet" diye geçirdim. Konuşuyorduk yüzüme bakabilir di.
Anahtarımı alıp çıktım. Herkes bana tuhaf bakıyordu kaç senedir bu sokakta oturuyorduk bir türlü bana alışamamışlardı.
Boğaza geldiğimde hava kararmıştı, Annem bir defa aramıştı ekmek almam için bende beni merak ettiği için sanmıştım.
Kapşonlum biraz açılmıştı. Şapkamı geçirdim, ağladığımı biri görmesin istiyordum onların yapmacık hareketlerini görmek istemiyordum.
Kahverengi banka oturdum. Sanırım buraya ikimizden başka biri gelmiyordu. Benden önce geliyordu, hep oraya oturuyordu. Yüzünü hiç görmedim, başını sağ tarafa arkaya bakar gibi oldu hızlıca başımı çevirdim anlamış mıydı?
Saatlerce aynı şekilde oturduk. O aynı yerini bozmamış denizi izliyor olmalıydı. Gitmek istemiyordum onu merak ediyordum tenha oluyordu, korkmuyordum o vardı ama sessizlik çok fazlaydı. Ayağa kalktım yanağımda göz yaşım kurumuştu. Elimle sildim yerde benden başka gölge vardı, ona bakmalı mıyım?
Ona bakamadım. Korktum bilmiyorum ama kalbim çok hızlı atmıştı. Markete girdim, meyveler o kadar güzel dizilmişti ki göz hakkı diye birer tane almak istedim. Ekmek olan yeri görünce sevinmiştim, büyük yerde uçta ekmek reyonunu koymuşlar dı.
İki tane ekmek alıp, sıçak olmuştu soda alıp dost doğru kasaya adımladım. Sağ kısımda o burdaydı, benden uzakta değildi sesini duyabilirdim. Çok sessiz konuşuyordu, sinir oluyordum sesini o kadar merak ediyordum ki bunu bana yasak kılıyordu. Üzülmüştüm. Soda'ı açması için bekliyordum. Arkasını döndü. Çok.
Anlatamıyordum. Kelimeler bile onun yanında çirkin kalıyordu. Bana ifadesiz bakmıştı. Tanımadığım biri beni kırmıştı. "Buyrun" kasiyere döndüm. Limonlu sodayı bana uzatıyordu. "Teşekkürler" dedim. İfadesiz teşekkür ettiğim için, kadı nın da suratı ifadesiz olmuştu.
Sol taraftan ilerlemeye başladım. Herşey boş şeylerdi. Gülmek, ağlamak. Sadece en iyi şekilde ağlıyordum. Gülemiyordum, unutmuştum nasıl gülebilirdim?
Sokak kızların kahkalarıyla yankılanıyordu. Ses bizim apartman dan geliyordu. Erkekler, kızlar birlikte oturmuş ne yaptıkları belirleyemiyordum. Onları rest geçip apartmana girdim. Yakında burdan gidicektik, benim için gidicektik benim kadar onlar da rahatsız oluyorlardı.
"Anne?" Evde kimse yoktu. Duvara, yatağın üzerine koltukların üzerine bakmaya başladım not koymuş olmalılar. Mutfağa girdim, dolapların üzerine bakmaya başladım yoktu. Markete gitseler bile not bırakan insanlardı şimdi ise birşey yoktu.
Cöbümden telefonu çıkartım. Babamın numarasını tuşladım. Çalıyordu. Kalbim daha fazla atıyordu her bir sessiz seste. "Alo?" Kalbimin atış sesi daha fazla artırdı. "Baba? Nerdesiniz?" Telaşa kapıldım. "Babannen kalp krizi geçirmiş, şimdi oraya gidiyoruz. Şimdi diyiceklerimi iyi dinle; 1 ay sonra dönebiliriz duruma bağlı. Zaten tek durabiliyorsun değil mi? Yanlız kalırsan halana git. Eve girdiğin zaman kapıyı hemen kitle, evi havalandır. Kendine iyi bak kızım, dönünce iyi olarak görmek istiyoruz seni."
"Tamam. Sizde kendinize iyi bakın"
Şimdi tamamen yanlız mı oldum? Kase de anahtarı alıp ilk önce kapıyı kitledim. Camlar kaplıydı, perdeleri çektim. Salona girdim. "Çok güzel" dedim kendi kendime. Şimdi ne yapıcaktım? Mutfağa girdim annem yemeği yapmış gitmişti. Tencereyi ocağa koyup, altını açtım. O orda ısınana kadar bende çantamı, laptopu almak için odaya gittim.
Masaya bıraktım. Çekmeceden kaşık alıp masaya koydum. Ocağın altını kapatım masaya koydum.
Çorbayı hem içiyordum, hemde perfonmas ödevini yapıyordum. Hiç kimse nin olmaması güzeldi. Kafam çok rahatı. Telefonumdan mesaj gelince bir hızla ekran görüntüsünü açtım okul sayfasından gelmişti. Magazin bölümü vardı. Ordan bildirim yağmurları geliyordu. Merak ettim açtım.
Oydu. Beni kıran. İfadesiz surat. Bizim okula mı gelmişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kıyısı
ChickLitKendimi savuruyordum benim en iyi yapabildiğim şey buydu. Savurmak, başka denizlere. Denizlerde tatlı su arıyordum. Ama savrulduğum her deniz acı suydu. Hastalıklı bir kalp, o tatlı suyu bulana kadar yaşabilir miydi?